Kasaba siyaseti ve 'şey' olmak!

İşte asıl tam da bu bakış açısından kurtulmalı siyaset.

Seçimler, tercihler, süreçler..

Sonrasında siyasetin aldığı kararlar ne garip değil mi?

Yok anketler..

Yok 'o', yok 'bu', yok 'şu' derken..

Deprem bölgesi Hatay'da CHP ısrarla Lütfü Savaş üzerinde durdu.

Bekledi, tartıştı, ona buna sordu.. O dönemde kaleme almıştım büyük hataydı !

Anket vs yaptırdılar.. Peki bugün ne oldu?

Hatay Büyükşehir Belediye Eski Başkanı Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi.

Sözde alternatif bulamamışlardı! Özde kovuldu !

Nitekim seçimi de kaybetmişti..

Bunu siyaset, seçmenine nasıl anlatacak?

Anlatabilecek mi?

Lidere dayalı sistemde oligarşinin sağ ya da sol partilerde ki malum etkisi ve sonucu...

Poli-tike.. Yani, çok yüzlülüğün gerçek yansıması..

Dün 'oy ver' diye ısrar ettiğini, bugün partinden atıyorsan ve hatta önümüze ille de 'bu' diye diretiyorsun..Sonra sende kaybediyorsun!

Aynı şey İyi Parti'nin İzmir'de Büyükşehir adayı Ümit Özlale içinde geçerli.

Bir süre önce partisinden ayrılıp o da CHP'ye geçti!

Kazanamayacağı belliydi.

Akşener'in parçalama stratejisi içerisinde ki mihenk taşlarından biriydi. Birlikte hareket ediyorsun ama İzmir'e aday çıkarıyorsun!

Son derece nitelikli bir insandı Özlale ama malum siyaset tüm bi nitelikleri un ufak etti.!

Muhalefet tüm bunlardan ders çıkarır mı?

Ya da iktidar...

Başarısız olmuş, seçim kaybetmiş, kadroları seçim dönemi ısrarla gözümün içine sokarcasına yine 'seç' derler mi?

Değişmesi gereken bu...

Hiç bir parti üye bazında önseçime yanaşmıyor..! İşine gelmez..

Tamam mutlaka belli nitelikli isimleri bir şekilde Ankara'da oyunun içine sokmak gerekebilir..

Onun içinde banko yerlerden seçilsin isteyebilirler...

Ama şöyle bir bakın dünyaya, Avrupa'ya...

Siyaseti böyle kasabalı kafasıyla yürüten bir biz kaldık!

Hiç unutmam rahmetli Deniz Baykal her seferinde ısrarla davet ederdi 'katıl' diye..

“Sağolasınız almayayım” demiştim.

Yine rahmetli İsmail Cem, gazetecilik döneminden dostumuz ağabeyimizdi.

Siyasete girdiğinde, yayınlar için her uğradığında 'haydi gel' diye ısrar ederdi.

Bende ona “siz Kemal Derviş'e dikkat edin” demiştim.

Nitekim yanılmadım. Ekonomi Kemal'e ermedi, Derviş'in sabrı buna yetmedi..

ABD'den geliş, bölüş ve parçalama görevini icra edip bir dönemi bitirdi.

Daha böyle vereceğim çok örnek var da...

Bir siyasi kimliğe bürünseydik şu üç satırın bir satırını bile yazamazdık!

Mutlaka bir yerlerde bir şey olurduk..

Sonra o 'şey' olarak kalırdık!