Kötü çocuk olma zamanı gelmedi mi?

Ortalık ne zaman karışsa..
Özellikle de, Suriyeli, şimdi de Afgan göçmen akını gündeme gelince..
Avrupa Birliği cephesinden yeni hamleler geliyor.
Mesela Bakın AB Komisyonunun Kurumlararası İlişkiler ve Öngörü'den sorumlu birimi var.
Onun da başkan, yardımcıları..
Gerçi söyledikleri öngörüden öteye gitmiyor..
Ama açıkladıkları duyurularla.. Stratejik raporlarla..
'Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.' diyorlar.
Bu durumda gelin biziz...
Fakat diyorlar ki kibarca mültecilere. 'gelmeyin, arka bagajda kalın'
Nerede? Türkiye'de..
Avrupa 2050 periyodunda, kendini etkileyecek 5 ana başlığı belirlerken küresel düzende ve demografideki değişiklikteki ana unsur Türkiye ve komşu ülkelerle yakın işbirliği öngörüyor.
Suriye'li mülteciler konusunda öyle yakın oldular ki..
Kapıları biz tek taraflı açabildik..
Sonra ne oldu?
Bırakın yardım mardım geyiğini..
Afganlar için de benzeri konular gündeme gelince seni AB üyesi yapmayan mantık, kullanmaya çalışıyor sadece.
Asıl bizim burada akılcı stratejik hamle ve öngörülere ihtiyacımız var.
Mesele S-400'ü savunurken, 'pahalı da olsa Patriot da alırız' demenin ötesinde.
U dönüşsüz...
Para versinler bakalım..
Para versinler işletelim.
Para versinler kalalım...
Görüşlerinin ötesinde Türkiye 2050'li yıllarını düşünmeli.
Dış politikayı 1/ 100.000 ölçekli imar planları gibi yapıp..
Piccinato planlarını iç edip..
Binaları dikey dikey dikmeye devam ettiğimiz sürece.
Küt diye çakılır kalırız...
Haydi Türkiye ile ilişkiler düzelsin..
Ya sonuç..
Sana Bulgaristan, Güney Kıbrıs kadar değer vermeyip ince ayarlarına devam ediyorlar.
Göçmenleri tuttuğumuz, depoladığımız, baktığımız sürece iyi çocuğuz..
Kötü çocuk olma zamanı gelmedi mi?
Biraz zillere basalım..
Camları kıralım..
Arabaların logolarını söküp eskicilere satalım..
Ama bir şeyler yapalım!