Müsilajda ana kirletici evsel atıklar!

Geçenlerde okudum.
Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün 2019 yılı Çevre Durum Raporu.
Ve doğrusu verileri gördüğünüzde müsilajın sebepleri şaşırtıyor.
Marmara Denizi'nde ki kirlilik bağıra bağıra 'ben geliyorum' demiş.
Bazen bodoslamasına atlıyoruz konuların üzerine.
Fakat bu kez özne sadece sanayi atıkları değil.
Evsel atıklar da körüklemiş bu yaşananları.
Detaylarını Milliyet'ten Mert İnan paylaşmış.
Denize yakın bölgelerdeki zeytin üretim tesislerinin atıklarının arıtılmasının çok zor olduğu ifade ediliyor.
Ama en çok da şu bilgiler dikkat çekiyor.
"Yaz aylarında turizme bağlı olarak artan nüfustan kaynaklanan evsel atık sular, kış aylarında ise zeytinyağı üretiminden kaynaklanan zeytin karasuyu en önemli çevresel sorunları oluşturmaktadır."
Bu görüşü destekleyen...
En önemlisi asıl kirlilik yoğunluğunu aktaran detaylarsa ürkütücü.
Eski DSİ yetkilileri paylaşıyor.
Marmara'da özellikle azot ve fosfor kirlilik yükünün yüzde 60'ı daha çok karasal kirlilik yükü olarak Marmara'nın çevresinden geliyor.
Özellikle Güney Marmara, İzmit Körfezi ve İstanbul kirlilik yükünde başı çekiyor.
Marmara Denizi'ne havzadan gelen karasal kirlilik yükünün yaklaşık yüzde 70'inin evsel, yüzde 28'inin derelerden gelen yayılı yük, yüzde 2'si de sanayi kirlilik yükü.
Düne kadar birçok konuda sanayiyi suçladık.
Kirliliğe dair çok da haber yapıp eleştirdik.
Ne var ki gerçekten söylendiği gibi müsilaj ekolojik dengenin çöküşünde bir sonuç.
2007'den bu yana kendini gösteren kirlilikte vahim olansa yerel-genel yönetimlerin bu konuya kavramadaki yetersizliği...
Evsel atıklar bu denli kirlettiyse..
Seyretmek, önlem almamak, alamamak vahim ötesi..
Bugün bu kadar yırtınırken keşke görebilseydik...
Ya da raporları, bilim adamlarını dikkate alabilseydik...
Çok düşündürücü değil mi?
Doğa dengesi hızla bozulurken, salyalarını üzerimize kusarken, mevsimlerin dengesi bozulurken temelinde yine düşünmeyen insan var..
Özetle yağmur yağarken, fidan sulayan kafaların çok ötesine bakmak lazım.

GÜNÜN SÖZÜ:
Doğaya hoyratça davranan toplumlarda, insanlar arasındaki ilişkiler de hoyratça oluyor. (John Bennet)