Şehri markalaştırmanın püf noktası 'gastronomi turizmi'

Hafta içinde ciddi sosyal düşüş (whatsapp,fb, instagram) ve bilinç kaybı yaşarken.. Aslında giderek asosyalleşen hayatın gerçekleri hep önümüzde.
Bugün tüm bunlara inat farklı şeyler yapmaya çalışan insanlardan söz edeceğim.
Zaman zaman kaleme alıyorum.
Eğer ki şehirleri geliştirip kalkındıracaksak.. Markalaştıracaksak..
Turizmi lezzetle, tatla buluşturursak o yolun adı daha da şekillenir.
Bu da gastronomiden geçiyor.

Güncel sıkışmışlığın arasında Bursa Gastronomi Derneği'nin 'Gastronomi Buluşmaları'na davetliydim.
Ben 'gider izlerim, sonra da hissettiğimi yazarım' diyordum ki. Durum öyle değilmiş.
Başkan Ramazan Başan giydirdi hepimize önlüğü, taktık kepleri, geçtik ocakların başına..
"Hadi bakalım" dedi Executive Şef Sezer Özdemir..Çok egzantrikti.
Malzemeler bunlar, tarif edeceğim sizler de yapacaksınız.
Evdeki mutfağa girmeye benzemiyor.
12 kişilik ekipte alanında uzmanlaşmış, şirket, sektör,STK, bürokrat, gastronomi temsilcileri, akademisyenler, uzmanlar.. Bense daha ilk hamlesinde mantarları pişirirken işaret parmağını sıcak kepçeye tutturup yakan yemek çömezi..
Neyse ki solumda Dr.Emel Adamış hocam imdadıma yetişti..
O mantara müdahale etti ben parmağı soğuk suya..
Birbirini tanıyan, tanımayanların zirvesi,inan birçok zırvanın ötesindeydi.
Başta, Ramazan başkanla birlikte, Emel hoca (Akademisyen), Sezer şef'le, Yüksel Aktaş (Hacıhasanoğulları Baklava Börek ),Mustafa Yelbey (Bilginet Akademi),Özgür Gül (Şarabın İzinde),Nejat Yahya ( Bursa-Çin Kardeş Şehirler Fahri Konsolosu ), İskender İskenderoğlu Başkan Yrd. (Kebapçı İskender),Mümin Akgün (Başkan Yrd. (Kardelen kestane),Burcu Güneş (Et Uzmanı),Bekir Bayırlı (Gıda Denetmeni), Hakan Ziya (Gastro Akademi ) keyif ötesi bilgiler paylaştı. Önümüzdeki tariflere, şef'e odaklandık..
Şunu hissettim ama samimiyetle paylaşayım.

Bir anda çok şeyden uzaklaşıp, bambaşka dünyadaydım.
İlaç gibiydi, terapi.. Yemek yapmayı bilin ya da bilmeyin, size çok şey katıyor.
Ev sahibi Gastro Akademi de buradan yola çıkmış.
Sevgili Hakan Ziya arada anlatırken sektöre sadece ürün satmanın ötesinde olduklarını gördüm. İnsan kaynağı niteliği, kaliteli aşçı, uzman personel eğitimi çok verimli çalışmalar. Yakında İstanbul'da bir üniversitede 'gastro akademi' özel dersler verip insan yetiştirecek..
Şehir adına yeni bir ilk.
Ve derneğin de tüm bu çalışmalar içerisinde ki aktivitesini, etksini, şehre katabileceklerini düşünün.
Bu kenti tanıtacağız diye yırtınanların gastronomi turizmcileriyle bir arada yürümesi gerekli.
Benim yönetenlere ivedilekle önerimdir.
Kadın kasap, et kraliçesi Burcu Güneş'i tanıdık. Bugüne dek toptan şimdi de parakendede binbir çeşit ürünle kente değer katması önemli.Mutlaka öğretecekleriyle, kesinlikle onunla elde bıçak et'le anlatacaklarını dinlemeli ayrıca..
"Bir Yerin Tabaktaki Kimliği" kitabındaki çalışmalarıyla satır arasına sıkışmamış Dr. Emel Adamış'ın da akademik anlamda yerel yemeklere, kültüre dair söyleyeceği, önereceği çok şey var.
Kardelen'in Avrupa'yı fethedip dünya markası olma yolundan, Kanada yolculuğuna kestane şekerinin ayrı hikayesi de Mümin Akgün'den ayrıca yazılacak anlatılar.

Hatta şehrin hikayesine yolculuğuna katkı koyacak değerler.
Zaman zaman da bu bakış açılarını sizlerle buluşturmak yazmak, paylaşmak da benim kentli sorumluluğum.
Böreğin baklavanın abisi Yüksel Aktaş'ın bu organizasyonun sonunda sandalyeyi çekip otururken 'bizim bu insanların önünü açmamız lazım' sözleri de bir öngörüdür.
İskender İskenderoğlu'da dünden bugüne bir markanın değeri..
Nejat Yahya'nın, Mustafa Yelbey'in Bekir Bayırlı'nın, Özgür Gül'ünde farklı tespitleri var...
Düşüncelerin belki tamamı buraya sığmaz, ama dedim ya..Paylaşacağım ara ara..
Özetlersek, ne mi anladım bu buluşmadan..
İyi olmuş be, harbiden, iyi olmuş..
Hani hep diyoruz ya...
Katma değeri yüksek ürünlerin kazandıracakları fazla olur diye..
Bir tas çorbanı, dönerin, kestanenin ve tebessüm eden nitelikli insanın kente kazandıracağı o kadar çok şey olur ki..
Çünkü mesele tamamen bunların ötesi...
Bakarken görebilmesini, yararlanmasını bilene..