Dört bir yanımız alev alev..
Bitmiyor..
Tükenmiyor..
İnsanlar, hayvanlar...
Yangınla cayır cayır yanıyor.
Her kafadan bir ses..
Ama inanın insanın içi acırken..
Yüreği dağlanırken...
Ardı arkası kesilmeyen spekülasyonlar..
İddialar...
Eleştiriler...
Yeterli ve yetersizliklerimizin göstergesi..
Doğa mı hıncını alıyor..?
İnsan mı bunu yapıyor anlamaya çalışıyoruz.
Küresel ısınma, pandemi, seller derken şimdi yangınlar...
Ama nedense..
Ve neredeyse Türkiye'nin her yerinde..
Kafaları kurcalayan onlarca soru!
O orman içlerinde kaçışan canlıları gördüğümde..
Ya da evlerinde..
Kurtarma çalışmalarında hayatlarını kaybedenleri...
Neresindeyiz insanlığın diye sorasım geliyor.
Ve ister istemez..
Varsa bunda birilerinin eli...
Yaktığınız "canlı" kadar..
Yaktığınız "yuva" kadar..
Yaktığınız "ağaç" kadar..
Yaktığınız "yürek" kadar..
"siz de yanın" diye haykırıyorsunuz yüksek sesle.
Eğer ki amaç bir korku iklimi yaratmaksa..
Oldu da...
Mesele ne cübbeli'nin sözleriyle..
Ne de politize edilen bakış açılarıyla çözülmüyor.
Siyasallaşan her noktada tıkanıp kalıyoruz çünkü.
Özü çok açık..
Hazır olacaksın..
Senin dört bir yanın ormanlarla çevriliyse..
Her tür kötü senaryo önlemini alacaksın.
GÜNÜN SÖZÜ:
"Günler ağır.Günler ölüm haberleriyle geliyor. En güzel dünyaları yaktık ellerimizle.."
(Nazım Hikmet Ran)