Bursaspor bu hafta sonu kısmetse şampiyonluğunu ilan edecek.
İyisiyle, kötüsüyle diyeceğim ama bu sezon çok şükür kötü bir olay yaşamadık.
Belki Pablo Martin Batalla olayları akıllara gelebilir ama o işin de sonu mutlu bitti. Hem Arjantinli için hem de camianın sevgisi zedelenmeden gerektiği gibi yollar ayrıldı.
Geri kalan güzel olayları tek tek saymaya kalksak bu köşe yazısı bitmez.
‘Şampiyon Bursaspor’ tezahüratlarının kulağımızda yankılandığı bu günlerde, ciddi bir sınavdan geçeceğimizi de unutmayalım.
Nedir bu sınavın konusu? derseniz, hemen söyleyeyim; ‘Başarı testi’
Bursaspor devamlı başarısız olan bir kulüp değil. Son 10 yıldır bize bu duyguyu alışkanlık haline getirmek isteyenler belki olmuştur ancak yeşil beyaz renklerin bir araya gelmesi bizde mutluk ve başarı öykülerini de beraberinde getiriyor.
2010’da yaşanan Süper Lig şampiyonluğu elbette bunların başını çekiyor. Türkiye Kupası şampiyonluğundan, İntertoto günleri, efsane isimlerin milli formayı terlettiği günlerden, tarihi galibiyetler sonrası Yalova’daki coşkulu sevinçlerimizi unutmak ne mümkün.
Az evvel de belirttiğim ‘başarı testi’ burada başlıyor işte. Bursaspor’un başarısız olduğu son 10 yılı masaya yatırdığımızda kimsenin sorumluluk almadığını, oluşan sonucu üstlenmediğini, herkesin topu bir başkasına attığını net şekilde görmüştük.
Komik duruma düşen koskoca adamları hatırlarsanız. Koskoca derken, yaşlarından ötürü diyorum!
Şimdi tam tersi bir konumdayız. Bursaspor başarılı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Zaten finansal ve yönetimsel anlamda ciddi başarıları, çok kısa sürede elde etti Enes Çelik ve ekibi. Saha sonuçlarıyla alakalı da bu hafta sonu mutlu sona ulaşılacak. İşte burada; ‘Başarıyı en çok kim üstlenecek?’ sorusuna herkes kendi payına düşen kadar cevap vermeye başlıyordu eskiden.
“O değil ben”, “Ben var ya şunu yapmasam…”, “Bu olayda benim payım şu kadar”, “Ben olmasam…”, “Benim bağlantılarım”, “Benim performansım”, “Benim abiliğim”, “Benim babalığım”, “Benim kardeşliğim” uzar da gider bu sözler.
Fark ettiyseniz hep ‘ben’ kelimesinin çoğunlukta olduğu sözler bunlar.
Neden?
Ortada bir başarı var ve herkes kendi payına düşenin fazlasını ister bu dönemde.
20 yıldır Bursaspor’u az çok takip eden bir kardeşiniz olarak söylüyorum bunları.
O pastadam ‘ham’ yapmak isteyenlerin aç gözlülüğünden geldik zaten bu noktalara. Kimse Bursaspor’u daha iyiye nasıl taşırımı değil, bencil duygularını nasıl maddi manevi lehine çeviririmimi düşündü yıllarca.
Bursaspor’u, Bursaspor’un menfaati için değil kendi çıkarları için her masada ortaya attılar, belki para belki itibar kazandılar. Ama o günü birlik itibarlar ve kazandıkları haram paralar, bugün o kişileri ya sokakta ya da rüyasında ya da vicdanı ile baş başa kaldığında rahat bırakmıyordur diye düşünüyorum.
İşin özetine gelelim…
2010’da şampiyon olan Bursaspor’da başkan İbrahim Yazıcı, bu başarı öyküsünü en üst kalitede göğüslemiş, gereken payı da gerektiği kadar futbolculara, teknik heyete, taraftara, sanayicilere, siyasilere, basına, personele ve kendi yöneticilerine bölmüştü.
Yazıcı’nın vefatı sonrası neler yaşandığını az çok da biliyoruz. Şimdi günümüze geldiğinde koltukta Enes Çelik’i görüyoruz.
İbrahim Yazıcı sonrası ‘Onun gibisi bir daha gelmez’ dediğimiz 12 yılın sonunda Allah yüzümüze güldü. Umutların tükendiği noktada Enes Çelik çıktı Bursaspor’un karşısına. Milyonlarca Bursasporluyu ankete çağırsak güvenilirlik testinden %100 oranla alnının akıyla çıkacaktır başkan Enes Çelik.
Kendisi bir başarı öyküsü yazıyor. Senaryo onun elinde. Bu senaryoda başrolü ve yan oyuncuları günlere, haftalara, aylara bölerek kendisi seçiyor. Bugün başrol olan oyuncu yarın figüran olabilir. Asıl önemli olan işin sonunda çıkacak olan o eser. Yani Bursaspor’un başarısı…
TFF 3. Lig’de şampiyon olmak başarı mıdır? Eğer TFF 3. Lig’de mücadele ediyorsan başarıdır elbette.
1.8 milyar TL borcu 400-500 milyonlara indirmek bir başarı mıdır? Başarının hasıdır her halde!
40 bin taraftarı her maçta stadyuma çekmek bir başarı mıdır? En güzel başarılarılardan bir tanesidir kuşkusuz.
Kalıcı gelir konusunda dev adımlar atmak bir başarı mıdır? Sormaya, söylemeye bile gerek olmayan bir konudur velhasıl.
Daha sayamadığımız birçok başarı ve oluşacak başarıları hiç emek vermeden ya da verdiği emeği abartarak anlatacak insan yok şu anda ne yönetimde, ne tribünde, ne sahada, ne kulübede ne de dışarıda.
O güven çerçevesinde geçiyor Bursaspor’un günleri. Ama bu durum olmayacak anlamına gelmez! İşte az evvel de belirttiği gibi Başkan Enes Çelik kimi başrol, kimi figüran oynatacağını iyi bilir. Dış etkenleri de kulübe zarar vermeden savuşturacağına eminim, ki kimsenin cesaret edemeyeceğini de az çok tahmin edebiliyorum.
Son olarak hem Enes Çelik’e hem yönetimine hem futbolculara hem teknik heyete hem de personele bu şampiyonluğu büyük taraftara ve eşsiz camiaya hediye ettikleri için tek tek teşekkür etmeyi de borç bilirim.