Bursaspor öyle bir fabrikadır ki ne zaman hangi futbolcunun parlayacağı belli olmaz.
Tam bir futbol şehir. Her gün hiç sıkılmadan, yeşil beyaz muhabbetler dönüyor dükkanlarda, sokaklarda, okullarda, iş yerlerinde…
Bu muhabbetlere şahitlik eden çocukların da iştahı kabarıyor… Belki sokak aralarında, belki halı sahada, belki parkta, belki de Bursa’nın profesyonel veya amatör kulübünde ter döküyor bu gençler. Hayallerinde ‘Ben de bir gün Bursaspor’da oynar mıyım?’ düşüncesiyle…
Durum böyle olunca da Vakıfköy, sadece Bursa’nın değil ülkenin futbolcu fabrikası haline geliveriyor.
Her ne kadar son yıllarda o istenen görüntüyü bize sunamasa da Vakıfköy her zaman aklımızın bir köşesinde duruyor. Ve bu Vakıfköy mantığıyla yetişen ve yetiştiren insanların da A takımın başında yer aldığımızı düşündüğümüzde; ‘Bursaspor’da transfer sezonu bitmez!’ başlığını rahatlıkla atabiliriz diye düşünüyorum.
O isim; Tahsin Tam.
Menemen FK maçına çıkardığı 11 ve futbol anlayışından anlayabilirsiniz.
‘Takımın transfere ihtiyacı var!’ diyenlere devre arasını beklemeden transfer yaptı adeta Tahsin hoca.
Menemen FK maçında iyi oyun ortaya koyan ama sezon boyunca süre almakta güçlük çeken bir kaç isim sayayım size; Hamza Gür, Musa Çağıran, Tunahan Ergül, Ertuğrul İdris Furat ve Zeki Dursun.
3-0 sona eren maçta kimler iyi oynadı deseniz, sayacağınız isimlerin ilk 5’i belki de bu isimler.
Ve bu isimlerin hiçbiri, bu sezon takımda en çok süre alan 10 isim içinde yer almıyor.
Hal böyle olunca, hak edene hakkı verilince, Bursaspor bugün 3-0 kazanır, yarın 5-0.
Bursaspor yenilmez mi? Yenilir. Gayet doğal. Ama mücadele ederek, azim göstererek, iyi niyet ortaya koyarak olursa tek bir eleştiri duyamazsınız. Bugüne kadar Bursaspor taraftarının, skordan bağımsız iyi oynayan takımı eleştirdiği ne gördüm ne de duydum.
Bu niyetle gidersek, önce gönüllerin sonra da 2. Lig’in şampiyonu oluruz.
Şampiyon olmak elbette kolay değil. Kimse, kimseye bedavadan şampiyonluk vermez. 2-3 sene öncesine kadar biz bu ligde küme düşmeme mücadelesi veriyorduk. Ama o zamanlar elimizde ıspanak vardı, dereotu vardı. Sofrada et yemeği beklemek, hayal olurdu. Fakat şimdi malzeme var. Sadece malzeme değil adeta et fabrikası kuruldu. Herkes de o sofrada et yemeği görmek ister. İşler değişti, sahadaki performans da değişmeli. Mantık bu.
‘Daha düne kadar kapanacaktınız’ diye seviyesiz yorum yapanlara bu sözlerim… Bursaspor aslına döndü. ‘Her zaman her yerde en büyük Bursa’ tezahüratı laf olsun diye söylenmiyor tribünlerde.
Başkan Enes Çelik gereken ne varsa yaptı. Tek tek sayacak değiliz her defansında. Ama Özlüce’ye gittiğinizde de, stadyuma uğradığınızda da, tribünlere çıktığınızda da, borç tablosuna baktığınızda da, Bursastore’a girdiğinizde de, yani aklınıza ne geliyorsa, Bursaspor’la ilgili bir şeye dokunduğunuzda o farkı hissediyorsunuz.
Her şeyin para olmadığını Fenerbahçe-Ali Koç işbirliğiyle örneklendirebiliriz. Para sadece bir araç. Sende ticari zeka veya futbol aklı yoksa, kamyonla para dökseler ne fayda?
Bursaspor’da yaşamadık mı bunu?
Süper Lig’den düşerken de TFF 1. Lig’e veda ederken de bakın bakalım kaç para harcanmış Bursaspor’a?
O dönemlerde Bursaspor’un Bursasporlulardan başka dostunun olmadığını da gördük.
Peki şimdi ne yapmalı?
Her gün birlik, beraberliğimizi kuvvetlendirmeli, birbirimizi yermek ve eleştirmek için enerji harcamamalıyız. Pozitif eleştiriden bahsetmiyorum elbette. Ama kalp kırıcı sözleri bu camiada kimse hak etmiyor. Hele hele bu kalp kırıcı eleştirileri düne kadar, ‘Bursaspor bitti’ diyenler yapıyorsa, o daha vahim bir durum.
Bursaspor bu sene de gelecek sezon da şampiyon olacaksa, camianın birlikte hareket etmesinden başka şansı yok.
Saha içinde ufacık değinecek olursak da kritik bir maraton bizi bekliyor.
Hiç yenilmeyen 68 Aksaray, ters takım olma kimliğiyle Muşspor, ligin en flaş takımı olarak gösterilen Kahramanmaraş İstiklalspor ve lider Gebze SK ile sırasıyla oynayacağız. Bir de bu maçların arasında Süper Lig ekibi Antalyaspor’la oynanacak Türkiye Kupası maçını da ekledik mi buyur buradan yak diyebilirsiniz.
İşte bu tablonun sonunda Bursaspor hanesine 15 puan yazdırır, kupada da tur atlarsa, şu tezahürat da tam yerine oturmuş olur; ‘Şampiyon olacağı davullarla, zurnalarla…’