Her teknik adam gittiğinde ilk akla gelen sorudur; Bursaspor’un yeni hocası kim olacak?
Bu klasik sorunun cevapları da çok klasik isimler oluyor. Her teknik adam boşluğunda ismi ortaya atılan hocalar maalesef hep aynı.
Hatırlarsanız Özcan Bizati ve son olarak da Adem Çağlayan isimlerinde hepimiz şaşırmıştık.
Malumunuz herkes Bursaspor’un adına yakışan isimleri takımın başında görmek istiyor. Bu da gayet doğal. Sürpriz isimlerin barınması, başarıya bağlı oluyor. Başarısızlıkta ise tahammül seviyesi fazlasıyla düşük kalıyor.
Adem hocaya kısaca değinelim.
Pablo Martin Batalla sonrası takımın başına gelmiş, ateşten gömleği giymişti. Takımın şampiyon olmasında ne kadar pay sahibi orasını bilemem ancak futbolcularla olan iletişiminin zayıf olduğunu net bir şekilde gözümüze çarpıyordu.
İletişimde ciddi bir eksiği vardı Adem hocanın. Bunu daha önce de defalarca kez söyledim. Kendisine de söyledim. Bizi ve taraftarı geçtim ama futbolcularla olan iletişim çok önemli.
Geçen sezon Bursaspor’u şampiyon yapan futbolcuların ayrıldıktan sonra Adem Çağlayan’la ilgili düşüncelerini siz tahmin edin.
14 gün süren Erzurum kampında Adem Çağlayan’ın akşamları otelde nadiren olması da dikkatimi çekmişti. Kapmsa, herkese kamp olması gerekirdi!
Takımın idmanları 15-20 dakikası açık geri kalanı kapalıydı!
Adem hocaya bunu da söyledim. “Kötü bir sonuçta, bu takım çalışmıyor derler, bizler de, hayır bu takım çalışıyor diyemeyiz sizin bu formatınızla” dedim.
Sonuç?
Sahada gördüklerim kadarıyla ya bu takım çalışmıyor ya da bu takım çalıştırılamıyordu!
Enes Çelik keşke Erzurum kampında 5 değil de 15 gün kalabilseydi. Ancak milyon tane meseleyle uğraşan başkanın 5 gününü ayırıp, Erzurum’a gelmesi bile mucizeydi.
Bursaspor’un maçları kendisi için çekiliyor, Youtube’dan verilen özel bir linkle, olduğu yerden takımı takip edebiliyordu başkan.
Şanlıurfaspor’la oynanan ve kaybedilen maç sonrası sinirlendiğini duymuştum. Haklı bir sinirlenmeydi, çünkü çok ciddi paralar ve mesailer harcanan bir takımı böyle görmek istemiyordu Enes Çelik.
‘Winner’ bir takım ‘Winner’ bir teknik adamla olur! Bakın bunu net söylüyorum. İstediğiniz kadar kaliteli oyuncu getirin, takımın başında liderlik özelliği olmayan bir isim varsa maalesef başarı gelmez.
Erzurum’da bazı işlerin ters gittiğine şahit oldum. Diyeceksiniz ki ‘E o zaman neden bu kadar net bir dille söylemedin?’
Bursaspor camiasını çok yakından tanıyan birisi olarak bunları net söylemek imkansız.
Size bir örnek vereyim.
Emin Adanur döneminde Afyon’a kampa gittik. Herkes takımın şampiyon olacağını, özlenen Süper Lig’e yükseleceğini söylerken ben etrafımdaki herkese, “Bu takım küme düşer” dedim.
Bu köşe yazısını okuyorsanız zaten fanatik bir Bursasporlusunuzdur. O gün ben sezon başında ‘Bu takım küme düşer’ desem hanginiz tepki göstermezdiniz?
Bu sezon başında da aynı şey geçerli. Daha sezon başlamadan, ’Adem hocayla bu iş olmaz’ desem, daha sezon başlamadan karamsar bir tablo çizdim diye ne tür mesajlarla alabileceğimi tahmin edebiliyorsunuzdur.
Elbette alacağım mesajlara göre yorum yapmıyorum ancak dengeleri de gözetmek zorunda kalıyoruz maalesef.
Adem Çağlayan’ın Bursaspor kariyerinin uzun sürmeyeceğini sert bir dille söylemesem de yazılarımda ve yayınlarımızda bunları alttan alttan dile getirdim.
Bugüne dönecek olursak…
Arnavutköy Belediyespor’la oynanan maç dışında hiçbir maçta ‘Winner’ bir takım göremedik. 8-10 atılan takımları bir kenara bırakın. Neredeyse Karadeniz Ereğli ve Yeni Mersin İdman Yurdu’nu bile yenemiyordu Bursaspor.
Araba arıza ışığını yakmış, cayır cayır bağırıyor zaten. Yapılması gereken belli.
Adem Çağlayan zaten yapılması gerekeni biliyor ki ‘Pazartesi istifa ettim’ diyor. Adem hocanın açıklamalarını çok talihsiz buluyorum.
Pazartesi günü istifa eden, en azından bunu kafaya koymuş birisine ben mutfaktan su taşıtmam. Takıma 7 günde 6 puan kaybettiren bir hocanın da sonra çıkıp, “Çok deşmeyi seven bir camia, sürekli bir şeylere vurmaya çalışan… Müthiş bir başkanımız var, müthiş bir yönetim kurulumuz var, müthiş bir oyuncu topluluğu var. Sadece çok iyi bir teknik adamla bu takım şampiyon olacak.” demesi de manidar. Söylenecek çok söz var ama daha fazla ‘deşmeyelim’.
Bu arada aldığımız bilgiye göre yönetimin böyle bir şeyden de haberi yok. Tabi Adem Çağlayan maçtan sonra koşarak ‘istifa etti ben’ demese belki de 1-2 dakika sonra nasibini resmi sitede de görebilirdi. Gönderileceği kesindi.
Artık Adem hoca defteri kapandığına göre gelelim asıl konuya; Bursaspor’un yeni hocası kim olacak?
Ömer Erdoğan ismini görüyorum. Kendisiyle bir telefon görüşmesi olduğunu dair iddialar da kulağıma geliyor. Doğruluk payının olup olmadığını öğrenir öğrenmez sitemizde ve gazetemizde görürsünüz. Ama bir yoklama olacaktır elbette. Bu da gayet doğal.
Ertuğrul Sağlam ismini de sosyal medyada gördüm. Bu isim de gayet doğal.
Ancak şunun altını net çizeyim. Hiçbir teknik adamla, futbolcuyla duygusal bağ kurmayın. Bu işler duygusal değil tamamen duygusal mantalitesiyle oluyor.
1000’de 1 görürsünüz sadece Bursaspor’u düşünerek hareket eden. Bu işler para ve proje işi. ‘Kalbim Bursaspor için atıyor’ diyenlerin yaptığı maaş pazarlığını görseniz ağzınız açık kalır. Bursaspor’u zor günlerde kimlerin dava ettiğini duysanız, kalbiniz sızlar. O yüzde Bursaspor’u başarıdan başarıya koşturacak kim varsa, o gelsin. En önce kalite, sonra farklı kriterler.
Bu isim Ömer Erdoğan da olabilir, Ertuğrul Sağlam da, Yalçın Koşukavak da, Özer Hurmacı da, Mehmet Altıparmak da, Mustafa Er de, İsmet Taşdemir de.
Ama camiayı tanıyan, taraftarı bilen ve en önemli kulübün büyüklüğünün farkında olan bir isim olursa elbette tadından yenmez.
Bekleyip göreceğiz.