Yazının Giriş Tarihi: 04.07.2012 00:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.07.2012 00:22
Sağlık hizmetleri hep tartışmalıdır.
Neden dersen; insanın canı yanar…
Canı yanarken, cebi de yanarsa acısı daha artar.
Düşünün hem canınız yanmış, hem de üste para ödüyorsun
Hiçbir “ölümlü” kabul etmez bunu…
Hükümet anketlerine göre halk sağlık hizmetlerinde “pek memnun”…
Ne oldu son 10 yılda?
SSK, Bağkur ve bilumum dağınık sağlık hizmetleri birleştirildi.
Yukarda Allah var. Çok da iyi oldu.
Tam gün yasası çıktı.
Türk Tabipleri Birliği tam gün yanlısı olmasına rağmen hükümet doktorlar karşı gibi gösterdi.
Sonuç doktorların yüzde 90’ı kendisi tam güne geçti.
Özel hastaneler bir anlamda kamulaştı.
Bıçak parası gitti, özel farkı geldi.
Aile hekimleri geldi. Canla başla koşturuyorlar.
Hastanesi, doktoru, eczacısı, hemşiresi, sağlık müdürlüğü ne varsa alt üst oldu.
Bir genelge bir yılda 10 kez değişti.
Yasalar yarım yamalak kaldı.
Kafalar karıştı. Kesin olan hiçbir şey yok…
Yarın ne çıkacak, ne olacak öngören de yok…
Hepsi tamam…
Ama çok önemli bir sorun ile karşı karşıyayız;
“ Sağlık hizmetleri ulaşılabilir, ama hiç bu kadar sonuca ulaşamaz bir durumda olmamıştı”
Ne demek bu?
Her türlü işlem için doktora ulaşmak, reçete yazdırmak, ilaç almak kolaylaştı.
Aşı, muayene, nezle tedavisi için sorun yok…
Ama kritik tedaviler için, ciddi ameliyatlar için ve ciddi uzmanlık gerektiren tedaviler için ne doktora ulaşılabiliyor, ne de randevu alınabiliyor.
Kanser tedavileri, büyük ameliyatlar, ciddi sorunlar için sağlık hizmetleri kamuda sonuca ulaşamaz durumda…
Bazı konularda uzmanlaşmış hekimler hastanelerden ayrıldı. Hastanelerdeki “kıdemli abi” zinciri koptu. Bu nedenle zor ve riskli ameliyatlar için kamu hastanelerinde sevkler arttı.
Onlarca kıymetli uzman yaşanan baskılar, tehditler, sağlıkta şiddet ve çıkan sert yasalar nedeniyle riskli tedavileri göze almıyorlar.
Yılarca en zor ve uzun eğitimler geçen bu hekimler zor, yıpratıcı ve vefasız bu yaklaşımlar nedeniyle mutsuz, isteksiz ve umutsuz…
Mutlu ve sağlıklı olmayan, kaygılı, canı sıkkın bir sağlık personeli, nasıl sağlık hizmeti verecek?
Mutlu olmayan insanlar, başkalarına mutluluk sunamazlar.
Binlerce hastasını tedavi eden, ama bir hastada başarılı olamayan hekim “hedef tahtası” olursa, hekimlere “insan” değil de “ilah” muamelesi yapıp, “ölümsüzlük” için çare istenirse bu vefasız ve insafsız tavır sürdükçe, ameliyat yapacak doktor, tedavi uygulayacak sağlık personeli bulamayacağız.
Doktoru, eczacısı, hemşiresi aylardır sokakta, meydanda, medyada bağırıyor.
TTB, sağlık ile ilgili uzmanlar, yazar, çizer kim varsa aylardır yazıyor.
Sevgili Lale Akasoy zaten her gün yazıyor.
Ama kimin umurunda?
Başınıza gelmeden durumu anlamanız ve kabul etmeniz zor.
Allah kimsenin başına vermesin ama bir yakınınızın ciddi ameliyat ve tedavi gerektiren bir hastalığı olursa, gittiğiniz ilk hastane ve uzmanda konunun çözülmediği göreceksiniz.
Çünkü sağlık hizmetleri hiçbir dönemde olmadığı kadar ulaşılabilir, hiçbir dönemde olmadığı kadar sonuca ulaşamaz durumdadır.
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…
Yıl 1986 – 1987 … Bursa Hakimiyet Çocuk Kulübü… Fomara Caddesi’deki Bursa Hakimiyet binası giriş katındaki Çocuk Kulübü’ndeyiz. Her cumartesi günü olduğu gibi, gazete ana baba günü... Öğrenciler ziyarete gelmiş. O günlerde binlerce üyesi olan Çocuk Kulübü üyeleri bugün artık 35- 36 yaşında iş güç sahibi insanlar…
Zihin fukara olunca, fikir ukala olur
Cahil ile dost olma: İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.
Saygısızla dost olma: Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.
Aç gözlü ile dost olma: İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,
Görgüsüzle dost olma: Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.
Kibirliyle dost olma: Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.
Ukalayla dost olma: Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.
Namertle dost olma: Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.