Kitaplar ve Tanrı'nın Temsilcileri...

Çok umutluydum... Otobüslerde, metrolarda ve parklarda kitap okuyan gençleri, yaşlıları gördüğümde içimden 'Hah, tamam... Türkiye olarak kitaba önem vermeye başladık' diyordum. Ta ki TÜİK verilerini görünceye kadar. Verilere göre kitap basımı artmış ancak kitap satışında düşüş gerçekleşmiş. Bu bana da biraz garip geldi. Bunun nedenini kitapçılara ve işin erbaplarına sorduğumda farklı bir görüşle karşılaştım. Söylenene göre yeni basılan kitapların bir kısmının içeriği kalitesiz ve konu çeşitliliği ciddi manada kısır. Buna, bir de bin bir ümitle popüler kültürün hakim olduğu konularda kitaplar yayınlayarak ticari kazanç elde etmeye çalışan yazarlar eklenince, iş içinden çıkılmaz bir hal almış. Durum böyle olunca okuyucu da daha çok klasik kitaplara, tanınmış Türk ve yabancı yazarlara yönelmiş.

Bu düşüncelerle yazıya girmeye hazırlanırken aklıma birden Ahmet Ümit geldi. Gittiğim bir konferansında katılımcılara yayıneviyle arasında geçen bir anısını anlatmıştı. Ümit'in anlattıklarına göre çalıştığı yayınevi usta yazarı sıkıştırmaya başlar 'Abi bu aralar kitap yok mu? Elinde çalışma varsa basalım.' Tabii ki bu konuşmaya kızan Ümit, işini daha da ağırdan alır. Araştırmalarına daha çok zaman ayırır. Kitap ne kadar ufuk açıcı, yol gösterici olsa da ticari kaygılar bu sektörde de hakim anlaşılan. Ahmet Ümit, yayıncının istediğini yapsaydı belki de hiçbir zaman ikinci kitabı çıkamayacaktı... Emek her zaman kaliteyi de beraberinde getirir...
Diğer yandan birçok kez telefonla konuştuğum ve kitabını büyük bir zevkle okuduğum Kutsal Topaloğlu'nu da es geçmemek lazım. 'Tanrı'nın Temsilcileri' isimli romanı için 3.5 yıl araştırma yapan Topaloğlu, eşine az rastlanan bir yapıta imza atmış. Romanında, popüler olmasına rağmen birçok kişinin yeterli bilgiye sahip olmadığı 'Şamanlık' konusunu ele alan Topaloğlu, okuyucusuna Sümerlerden, Babillere, Akadlardan, Perslere kadar birçok kadim milletin inanışını ve hikayelerini sunmuş. Selçuklu'nun simgesi olan Çift Başlı Kartal'ın hikayesini anlatmış. Kitabın ana kahramanı Joshua'yla birlikte okuyucusunu Mezopotamya'ya kadim şehirleri gezmeye götürmüş. Ellerine sağlık cidden çok başarılı olmuş...
Hazır konu 'Şaman'lardan açılmışken, ben de bir hikaye anlatayım. Yıllar önce üniversite sıralarında otururken bir hocam, bana garip bir hikaye anlatmıştı. Anlattığına göre hoca bir araştırma için Kuzey Asya taraflarında bir şehre gitmiş. Burada araştırma yaparken hocayı ikna eden rehberi, bir Şaman kadının yanına götürmüş. Rehber Şaman'dan hoca için fal bakmasını istemiş. Şaman kadın bazı tütsüleri yakmış ve transa geçmiş. Herkes merakla acaba şimdi ne olacak diye bakarken kadın, transtan çıkıp rehbere bir şeyler fısıldamış.
Yüzü düşen rehber, kadının dediklerini hocaya nasıl aktaracağını düşünürken hoca, 'Ne dedi?' diye sormuş merak ederek. Bu sorudan sonra açıklama yapmak zorunda kalan rehber, 'Bir yakınınız kansermiş. Şaman öyle söylüyor' diyebilmiş. Hangi yakınım demeye kalmadan cevap rehberden gelmiş. Telefona sarılan hoca o yakınını arayarak durumu anlatmış. Ama o yakını böyle bir şey olmadığını, kanser olmadığını belirterek 'Merak etme ben iyiyim' demiş. Daha sonra doktora giden yakını kanser olduğunu öğrenmiş. Ben de hocanın yalancısıyım...

Türklerin eski inançları,

Kutsal Topaloğlu'nun Bilgi Yayınevi'nden çıkan romanı "Tanrı'nın Temsilcileri" anlattığı konu ve türü bakımından birçok tabuyu yıkmış bir kitap olarak raflardaki yerini aldı. Türklerin İslam öncesi inançları, Atalar Kültü, Şamanizm ve Göktanrı Dini ile bu inançların günümüze yansımaları romanın ana konusunu oluşturuyor.

Kitapta, tabiat sevgisi, eski Türklerde kadın ve aile, Türklerin Müslüman oluşu, Sümerler, Mezopotamya dinleri ve bunların bugünkü inançlarımıza etkileri, dinler tarihi ve şizofreni yan konular olarak işlenmiş durumda. Romanda çift başlı kartal, hayat ağacı gibi sembollerin izi sürülüyor, nazar boncuğu ve ağaçlara bez bağlamak gibi binlerce yıllık tarihe dayanan ve bugün de hayatımızın içinde karşılığı olan ilginç bilgiler veriliyor.