Ne Özel’i? Bu bildiğin genel!

Türkiye siyasetinin hafızası zayıf olabilir ama halkın hafızası sandıkta sert çalışır. Bugün ülkenin tansiyonu yüksek, dışarıda savaş rüzgarları eserken içeride suni kavga çıkararak siyaset üretmeye çalışanlara karşı uyarıda bulunmak artık bir zorunluluk haline geldi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son dönemdeki söylemleri, özellikle “sokağa çıkacağız, meydanlarda olacağız” tarzındaki açıklamaları, siyaset değil, düpedüz sorumsuzluktur. Oysa 6-7 Ekim olaylarında sokağa çağrı yapan Selahattin Demirtaş’a en sert eleştiriyi, bizzat o günkü CHP Grup Başkanvekili sıfatıyla kendisi yapmıştı: “Bu söylemler son derece tehlikelidir” diyordu. Ne değişti? Dün tehlike dediğine bugün sarılmak, tutarlılık değil, samimiyet erozyonudur.

Biraz hafızaları tazeleyelim. Bu ülkede “kırmızı ışıkta durdu” diye kahramanlaştırılan bir Cumhurbaşkanı vardı: Ahmet Necdet Sezer. Ama aynı isim, anayasa kitapçığını Ecevit’e fırlattığında ülkede ekonomik deprem yaşandı. Bankalar battı, faizler fırladı, halk ağır bedeller ödedi. Küçük bir hareket, büyük bir krize sebep oldu.

Aynı şekilde bugün de toplumun sinir uçlarıyla oynamak, sokakları siyasete alet etmek, devlet adamlığı değildir. Hangi görüşten olursa olsun, bu millet artık kavga değil, çözüm istiyor. Çünkü kuru gürültüyle siyaset olmaz!

Bu noktada aklıma tam da Özgür Özel’in tarzını tarif eden bir fıkra geliyor:

**

Kavga Partisi

Bir gün Türkiye’de yeni bir parti kurulmuş:

“Kuru Gürültü Partisi” – KGP.

Gazeteciler hemen genel başkana koşmuş:

— “Partinizin ideolojisi nedir?”

Başkan gürlemiş:

— “Biz her şeye karşıyız! Ne dersen bağırırız! Hakkımızda iyi konuşanı da sustururuz… çünkü biz çok bağımsızız(!)”

— “Peki çözüm öneriniz?”

— “Önce ortalığı karıştıralım, sonra düşünen düşünsün!”

— “Seçim vaatleriniz?”

— “Her gün bir polemik, haftada bir linç, ayda bir sokak röportajı. Ülke eğlencesiz kalmayacak!”

***

Evet, Türkiye’de bugün bazıları tam da bu anlayışla siyaset yapmaya çalışıyor: Sorun çözmek yerine kriz çıkarmayı marifet sayıyor. Halkın ihtiyacı olan sağduyu değil mi? Ortadoğu yanıyor, ekonomi diken üstünde, toplumsal gerginlik tavan yapmış, siz hâlâ “meydan okuyacağım” diyorsunuz.

Sayın Özel, siz eczacısınız. Bilirsiniz ki fazla doz ilacı zehre çevirir. Siyaset de böyledir. Sertliği dozunda tutmazsanız önce sizi, sonra milleti yakar. “Kaynar su başımdan döküldü” demek yetmez. O kaynar su milletin üzerine dökülüyorsa, hesabı ağır olur.

CHP büyük bir camia olabilir. Ancak büyük camiaları yönetmek, bağırmakla değil, basiret ve ferasetle olur. Deve büyüktür ama ot yer; şahin küçüktür ama et yer. Büyüklükle nitelik birbirine karıştırılmamalı.

Sonuç olarak, bu ülkenin artık kuru gürültüye, sokak çağrılarına değil; sağduyulu, çözüm odaklı, milletin değerlerini önceleyen liderliğe ihtiyacı var. Kuru kavga çıkararak siyaset yapmaya çalışanlar geçmişte hep kaybetti, yine kaybedecek.

Çünkü bu mesele “özel” değil, bu ülkenin tamamını ilgilendiren GENEL bir meseledir Sayın Özel.

Ağır olun. Serin olun. Bu millet kavga değil, çıkış yolu arıyor.