Bursa siyasetinin siyasetçi yetiştirdiği önemli bir ilçesidir “Yıldırım”. Çok önemli siyasetçiler çıkmıştır; bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları yetişmiştir. Yıldırım’da büyümüş başka ilçelerede siyaset yapmış, tekrar Yıldırım’a dönüp siyaset yapıp Yıldırım'a hizmet etmiş siyasetçiler vardır. Bu örneğe en iyi oturanlardan biri de Oktay Yılmaz’dır. Osmangazi’de siyaset yapmış ama yaşadığı ilçeye hizmet ediyor. Hatta Osmangazi’den önemli isimleri Yıldırım’a getirmiş hep birlikte iyi şeyler yapıyorlar.
Geçen seçimlerde kayıp edilen belediye seçimlerinde AK Parti’nin elinde kalan tek ilçe Yıldırım. Dolasıyla yükü de ağır Başkan’ın. Bu yükü hafifletecek siyaseten en önemli figürlerden biri de Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya. Şu ana kadar görünen İrfan Akkaya’nın Oktay Yılmaz’ın temposuna çok fazla ayak uyduramadığı. Oktay Yılmaz adeta tek başına sürüklüyor siyaseti. Gerçi gerçeği söylemek lazım, İrfan Akkaya sosyal medyada siyaset olarak iyi. Bazen video çekiyor, düğünleri ihmal etmiyor, yemek organizasyonlarına katılıyor bir şekilde ismi geçiyor. Önceki gün Setbaşında çıkan yangında Belediye Başkanı Oktay Yılmaz anında olay yerindeydi. Dertle dertlenirken İrfan Akkaya yoktu. Oysa siyaset ekip işi değil miydi?
Hatta BUSKİ zammının ilk görüşüldüğü an Oktay Başkan olaya tepki vermiş, suyu bulandırmadan Bursalıların hakkını savunuyordu. Oturum sonrası basına açıklama yapıyor bilgilendiriyordu kamuoyunu. Bu esnada gerilerden gelen Ak Partili Meclis Üyesi Ahmet Alperen Aydın, Oktay Yılmaz’ın arkasında gülüyor, sonra başını saklıyor, ciddiyetsiz tavırlar sergiliyordu. Tıpkı zamanında Cumhurbaşkanının aday açıklamasında resme girmek için aralardan çıkmaya çalışan arkadaş gibi. Gurubun başı olarak Sayın İrfan Akkaya o meclis üyesine gereken uyarıyı yapmış mıdır? Böyle ciddi bir iş konuşulurken bu ne ciddiyetsizlik demiş midir? O makama gelirken süt liman, mazbut olanlar güç zehirlenmesini neden yaşarlar anlamak çok güç…
Mesela ikinci oturumda Oktay Yılmaz’ın gösterdiği tepkiye İlçe Başkanı olarak İrfan Akkaya’nın hiçbir desteğini duymadık. Güzel şeyler de olmuyor değil aslında. Mesela geçenlerde yönetim kurulu üyesi Eşref Özdemir aradı. Rahmetli, güzel insan, Yıldırım’da ilçe başkanlığı yapan Necmi Akosman’ın mezarlıktaki ada parsel numarasını sordu. Yönetim olarak ziyarete gidip resim çektireceklermiş. Güzel hareketler bunlar ama ölüye sahip çıktıkları kadar diriye sahip çıkmak şuan için daha önemli değil mi? Recep Tayyip Erdoğan deve dişi gibi dünyadaki liderlerle uğraşırken Oktay Yılmaz’ın arkasında gülmek nedir Allah aşkına…?
Oktay Yılmaz geçenlerde bir video paylaştı kentsel dönüşümle ilgili. Şarkı da çok anlamlıydı;
Efendim işitmedim, Bana bir şey mi dedin? İki orta bir sade,
E hadi bana müsade.
Kim ne anladıysa anlamıştır ama mesaj adrese teslim olmuştu. Yani demem o ki doğru zamanda doğru tepki vermek siyasetin hakkını vermek ne kadar önemli değil mi? AK Parti’de siyaset yapmak ciddiyet ister, nezaket ister, icraat ister. Resim çektirerek siyaset yapmak bir yere kadar. Sosyal medyada seçim kazanılsaydı geçtiğimiz tüm seçimleri muhalefet kazanıyordu… Sonuçta adam kazandı diye TV ekranlarında itiraf etmediler mi? Halkın gönlüne girmek böyle bir şey işte. Her şeye rağmen Tayyip Erdoğan bu milletin gönlünde. Onun arkasına sığınarak siyaset yapıp, başarızlığı kendinize çıkarmazsanız, seçimi kazandık diye stand kurup, sonuçlar açıklanınca o standı kutlama yapamadan toplamak zorunda kalırsınız. Bu örnekleri bilmeden, Bursa’nın hafızasını unutarak siyaset yaparsanız bunun stant toplamaktan daha ağır sonuçları olur.
Demem o ki Oktay Yılmaz güzel şeyler yapıyor. Hem hizmet yapıyor hem siyaset yapıyor. Yaparken de hakkını veriyor. Geçmişi biliyor, herkesle diyalog kuruyor, kırmadan dökmeden. Yıldırım’da siyasetin içinde olanlar da ona göre davranıp gereğini yapmalı. Son pişmanlık fayda vermeyeceği gibi sonuçları da ağır olur. Tam konuyu şöyle anlatalım;
Bir gazeteci ilçe başkanına sorar
- Sayın başkan, halk geçim derdinde, su zammıyla ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Başkan koltuğuna iyice yayılır, kahvesinden bir yudum alır:
- Valla biz de halk gibi bekliyoruz… Neyi bekliyorsunuz? Geçmesini!
Gazeteci şaşkın:
- Nasıl yani?
Başkan göz kırpar:
- Kriz, zam dedikleri şey gelip geçici ya… Biz karışmazsak daha çabuk geçiyor!
Yani demem o ki BUSKİ zamı ile ilgili bir tepki var, bir kriz var. Biz karışmasak olur demeyin. Karışın Allah aşkına! Kalın sağlıcakla…
“Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil üstadım. Bir insanın bir cümleyle yıkıldığını gördüm ben.”