BURULAŞ'a bir müze gerek

Mutlu bir pazar tatili diliyorum.

Bir okurumun gönderdiği fotolar beni yıllar öncesine götürdü.

Fotolar BURULAŞ merkezindeki hepsi birer tarihi değer olan eserler. Bunlar kente yeni bir müze daha kazandırabilir düşüncesindeyim. 'Pazar yazımızda' görüşlerimi paylaşıyor ve BURULAŞ Genel Müd. Sn. Fahrettin Beşli'nin kulaklarını çınlatıyorum.

Bilindiği gibi; BURULAŞ şehrimiz ve çevre ilçeler ile köy sakinlerine hizmet için var gücüyle çalışıyor.

Çocukluk yıllarımda bindiğim Bussıng, Mercedes otobüsler, tanıdığım şoförler, biletçiler, kontrolörler hepsi gözlerimin önünde.

Sonra sırasıyla BURSARAY.. İlk seferde rahmetli Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım, o tarihte Büyükşehir Bld.Bşk. Erdoğan Bilenser'le ilk BURSARAY turunda..

Ve ardından (gerçi başarılı olamadı ama) Bursa-İstanbul deniz uçakları, helikopterler.

Daha önceki yıllarda da Türkiye'nin ilk grevinde BOİ işçileri başroldeydi.

Rahmetli Kamil Koç'un Belediye Başkanlığı'na adaylık özlemi de o yıllara dayanır. Kamil Ağa Bursalı'lar grevden etkilenmesin diye Magirus yolcu otobüslerini Yeşil-

Çekirge hattında devreye sokmuş, fakat bazı grevciler otobüslerin koltuklarını çaktırmadan kesip lime lime edivermiş. Hep anlatıldı o günler..

Bu eylemle grev kırıcılığı ne demek; o zaman öğrenmiştik .

Ülkemizdeki bu ilk grevin lideri de Pınarbaşı parkında sonraki yıllar çayhanesi olan ve burayı kütüphaneye çeviren, etrafı ağaçladıran rahmetli sendikacı Salih Tarzan'dı.

Ve daha kimler kimler?:

Otobüste iğne atılsa yere düşmeyecek kalabalıktaki yolcular arasında dolaşırken elindeki küçük tahta kutudan bilet çıkarıp yolculara satan Çekirge'nin sevilen siması pala bıyıklı Kemal İncezeybek..

Tüm nezaketiyle bilet kontrolü yapan ve Bursa'da ilk sandviç emeği üreten Muradiye'deki İnanç fırınını da açan Mustafa İnanç pek sevilirdi yolcular arasında?!.

Şimdi dikkat: Sırada bir yaralıyı yetiştirmek için Muradiye Hastanesi yolunda ralli yapan (!) ve Tophane virajını iki teker üzerinde dönen cankurtaran şoförü çılgın İsmet huzurlarınızda!.. (pardon efendim.direksiyonda)

Sonraki yıllarda çılgın İsmet, bu kez BOİ şoförü olarak kelle koltukta direksiyon sallıyor.

Hadi buyrun bakalım; çılgın İsmet'le tekmili birden 24 kısım renkli Türkçe cinemaskop filmler (!) dönemindeyiz..

Ambulanstan otobüslere transfer olan ve Kayhan semtinin sevgili siması İsmet'in Tophane virajını iki teker üstünda döndüğüne bizzat tanığım.

Kahramanımız rahmetli çılgın şoför İsmet, BBOİ otobüsünün sallama vitesini sağ ayak bileği yardımıyla bir tekmede değiştirirdi. Sonra bunu izleyen ön taraf yolcularını eliyle selamlar, gülücükler atar, birkaç alkış sesiyle de pek mutlu olurdu..

Ve gelelim teleferiğe.

İnşaat halindeyken her yanı açık tepsi gibi yük vagonuna binip adeta lunapark coşkusu içindeki çocuklar gibi Uludağ'a ilk çıkan ve Milliyet Gazetesi'nde bunu ballandıra ballandıra yazan gazeteci rahmetli üstadımız Necati Akgün'dü..

Ee; haklı tabii, çünkü bindiği ilk havai hattımızda yol alıyor.. Hava atmak ta ilk yolcu olarak onun hakkıdır elbet. Boru değil yani bu!..

Ve şimdilerde tıngır mıngır şehri dolaşan Bursa imali İpekböceğimiz ve Cumhuriyet caddesi tramvaylarımız da var..

Pardon, masmavi sularda dalgalar arasında turlayan körfez turu teknemizi de unutmayalım, kaptan bozulmasın!.

Gelelim Yüksek Hızlı Tren'imize. Hayallemek bile zor. Türkülerdeki gibi 'Belki gecikir, belki hiç gelmez..' Yani belirsiz?.

Evet; şimdi yolunuz düşerse Acemler civarındaki BURULAŞ merkez tesisleri girişindeki antika otobüsümüzle ve bazı belgelerle oluşan minicik bir müzeye de uğrayalım dilerseniz.

Ama daha geniş, daha kapsamlı, BURULAŞ müzemiz niye olmasın? Buna da şükür.. Malum 'geçmişi bilmeyenin geleceği olamazmış'.. Ben demiyorum bunu, atalarımız da boşuna söylememiştir herhalde.

Çünkü her tür döküman mevcut, fotoğraflar, belgeler, anılar, biletler ve daha neler neler!..

Evet sayın yolcular; (!) otobüs, tramvay, teleferik ve tur teknemiz az sonra hareket edecek. Hayırlı yolculuklar.

Ve bu keyifli yolculukta üstad bestekar Suat Sayın'dan bir şarkı da tutturabiliriz isterseniz.

"Yollar uzak gelemedim/ Muradıma eremedim.."