Kar yağmadı, mikroplar havada kaldı, hastalıklar arttı

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı...

Türkiye'de tıp alanında çalışanlar için bir anma ve kutlama günü olan 14 Mart sağlık çalışanlarının sorunlarının da dile getirildiği bir gün. Tıp alanında çalışanlar için hem bir kutlama, hem çalışma alanındaki sorunlara dikkat çekme, hem de meslekteki önemli olay ve kişileri anma etkinliği olan 14 Mart Tıp Bayramı, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul ediliyor.

Böyle bir günde Mustafa Kemal Atatürk'ün "Beni Türk hekimlerine emanet edin" sözünü bir kez daha anımsatmakta fayda görüyorum.

Ve bu nedenle de tüm hekimlerimizin bu anlamlı günü kutluyorum.

Kış bitti bitiyor ama ülke genelinde birçok yerde beklenen kar bu yıl yağmadı. Doğu bölgemizde birkaç ilde kar olsa da büyük şehirlerin hemen hepsine tek bir kar bile düşmedi diyebiliriz. Bu durum kimileri için sevindirici olsa da aslında sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturuyor. Çünkü uzmanlara göre kar yağmayınca havada asılı kalan mikroplar hastalıkların artmasına neden oluyor.

Kar yağışının insanları hasta etmediğini, hastalıklara karşı koruduğunu söyleyen doktorlarımız, "Kar yağınca mikroplar kırılır" sözünün yanlış olmadığını da vurgulamaktan geri kalmıyorlar.

Soğuk, yağmur ve kar yağışının insanları hasta etmediğini, tam tersini virüslerin, kapalı ve havasız ortamlarda yayıldığını dile getiren uzmanlar, mevsime uygun giyinilmesi halinde soğuk ve kar hastalığa yol açmadığı gibi kar yağışının havadaki mikropların ölmesini sağladığını ifade ediyorlar.

Avrupa ülkelerinde de görüyoruz; aileler çocuklarıyla birlikte özellikle de soğuk havada dışarı çıkarıp dolaştırıyorlar.

Lapa lapa kar yağarken ve üstüne üstlük termometreler eksili haneleri gösterdiği havalarda dahi denize ya da göle giren insanlar var.

Bu durumun aslında insan vücudunu soğuğa ve mikroplara karşı direncini daha çok artırdığı bilimsel bir gerçek.

Sıcaklığın eksilere düşmesi demek havanın mikroplardan arınması demek. Kar da havadaki bu mikropları yere indirerek biz insanlara olası hastalık ve zararları minimuma indirmesi anlamına geliyor.

Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin ilk ilaç raporunu açıkladı. Rapora göre Türkiye'de yılda yaklaşık 2 milyar kutu ilaç tüketiliyor. Antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı sadece kullanan kişiyi değil, tüm toplumu olumsuz etkiliyor. Gereksiz kullanılan antibiyotikler, bakterilerin direnç kazanmasına yol açarken, insanları hastalıklara karşı çaresiz bırakıyor. Nüfusumuzun 80 milyon kişi olduğu düşünülerse bebek, genç, yaşlı demeden kişi başına yılda yaklaşık 25 kutu ilaç tükettiğimiz anlamına geliyor.

Yani her Türk iki haftada bir kutu ilaç tüketiyor.

İlaca ödediğimiz bedel ise 2017 yılında 20 Milyar TL'ye ulaşmış durumda.

Bir de kullanılan bu antibiyotiklerin insan vücuduna verdiği zararlar var. Bağışıklık sistemine zarar veriyor. Obeziteye neden oluyor, ishal yapıyor. Alerjiyi tetikliyor. Böbrek yetmezliğine yol açıyor. Karaciğer fonksiyonlarını bozuyor.

Lütfen zorda kalmadığımız sürece antibiyotik kullanmayalım.