Hava Durumu

Biden ve Soykırım -2

Yazının Giriş Tarihi: 21.05.2021 08:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.05.2021 08:07

Birinci dünya savaşında süper güç ülke İngiltere idi. Osmanlı devletinin yıkılışında da başrol oyuncusu yine İngiltere'dir. Fransa, Rusya ve sonradan saf değiştirip onların (itilaf devletleri) safına geçen İtalya, İngiltere'nin lokomotif olduğu birinci paylaşım savaşında ikincil konumundaydılar.

Osmanlı devletinin yıkılması ve Hilafetin kaldırılması İngiltere için olmazsa olmaz hedefti. Nedeni de bilmeyenler olabilir düşüncesiyle yazalım: o dönem en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke Osmanlı bilinir, oysa en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke İngiltere'dir, kalabalık Hindistan Asya bloğu İngiltere'nin hâkimiyetinde idi ama Müslüman nüfus Osmanlı halifesine bağlıydı. Bu nedenle Osmanlı ve hilafet İngiltere için yok edilmesi gereken iki önemli hedefti.

Osmanlı 1918'de Mondros mütarekesini imzalayınca; savaşın galibi işgal güçleri İngiltere ve itilaf devletleri baskı yaparak bu günkü Savaş Suçları mahkemeleri gibi görev yapan Âliye Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerini kurdurdular ve yargılamalar yapıldı. Nemrut Mustafa ve Malta mahkemeleri olarak ta anılır bu yargı süreci.

Nemrut Mutafa kimdir? Irak Süleymaniye doğumlu Bursa'da vali yardımcılığı da yapmış asker bir kişilik. Damat Ferit Paşa"nın, işgal kuvvetlerine hoş görünmek için görevlendirdiği "güdümlü" bir mahkeme başkanıdır. Yargıçtan çok cellât gibi hareket etmiştir. Bir yönüyle de bu mahkeme İttihatçılar' dan rövanş alınma yeri hâline gelmişti. İttihat ve Terakki'nin üst düzey yöneticileri, bazı vali ve kaymakamlar Ziya Gökalp'e varıncaya değin birçok önemli isim, yabancıların baskısıyla tutuklanmıştı. Baskıyla idam edilenler de oldu. Mahkeme adalet dağıtmıyor, işgal güçlerinin dayatmalarını mahkeme kararı haline getiriyordu dense doğrudur.

O dönemde Avrupa ülkeleri "Ermeni Tehciri Dosyası" ile yakından ilgileniyorlar, sorumlu buldukları kişilerin cezalandırılmasına uğraşıyorlardı.

İngilizler, İttihatçılar' ın ileri gelenlerinin de yargılandığı davadan istedikleri sonucu alamayınca (savaş suçu bulunamayınca) 18 Ocak 1919 tarihinde bu olaylarla ilgili suçladıkları 144 devlet adamını Malta'ya götürüp orada yargıladılar

Osmanlı devlet işgal altındadır. İngilizler İstanbul'da ve Malta'da tutuklu bulunan kişiler hakkında suç kanıtlarının bulunabilmesi için Osmanlı arşivlerini didik didik ederek çok geniş çaplı araştırmalar yapmışlar. Bununla birlikte, ne İstanbul Hükümeti, ne de Malta'daki tutuklular hakkındaki suçlamaları ispat edebilecek nitelikte hiçbir delil bulunup mahkemeye sunulamamıştır.

Bunun üzerine, ABD' den suçlamalara dair ellerindeki bilgilerin mahkemeye gönderilmesi istenmiştir. ABD tarafından da ellerinde bu konunun soykırım olduğunu gösterir hiçbir belge olmadığı bildirilmiştir (ABD o dönemde bölgede konuyla ilgili gözlemciler bulundurmaktadır, henüz İngiltere'nin gücünde değildir.)

ABD arşiv raporlarında; Washington' da ki İngiliz büyükelçisi R.C Craigie, Lord Curzon'a 13 Temmuz 1921'de çektiği mesajda şöyle demektedir:

"Malta'da tutuklu bulunan Türkler aleyhine delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü duyuyorum. Yeterli delil oluşturabilecek hiçbir sorun mevcut değildir. Söz konusu raporlar Türkler hakkında Majesteleri Hükümeti'nin halen elinde bulunan bilgilerin takviyesinde yararlı olabilecek delilleri bile ihtiva eder görünmemektedir. (13 Temmuz 1921, 371 / 6504 / E.8519 2)

Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilemeden mahkeme edilmiş, 29 Temmuz 1921 Britanyalı Kraliyet Başsavcısı yargılananların hepsine beraat kararı vermiştir. En son tutuklu 1922'de serbest bırakılmıştır. (Foreign Office, 29.7.1921. 371/6504 / E.8745)

Bu saydıklarımızı ABD ve Parlamentolarında soykırım kararı alan devletler bilmiyor mu? Argo deyimiyle "Domuz gibi" biliyorlar. Amaç Türkiye'yi sıkıştırmaktır.

Gerçi Biden bu açıklamayla Ermenileri de çok memnun edemedi. Çünkü Osmanlı dedi. Bu ifade için Ermeniler, Türkiye denmediği için memnun değiller. Nedeni de: ABD'de açtıkları davalarda yargıçlar "soykırım iddiasının yürütme erki" tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle reddediyordu. Diaspora Ermenileri ikinci bir açıklama bekliyordur. Çünkü ABD' li yöneticiler 'Osmanlı Devleti soykırımdan suçlu ama Türkiye Cumhuriyeti sorumlu değil' derse; korkusunu yaşıyorlar.

Ayrıca BM soykırım denmesi için mahkeme kararı isterken; soykırım suçunu tüzel kişiler, devletler değil; şahısla işler hükmü ABD tarafından yok sayılmıştır. Hukuk çiğnenmiştir.

Zaten çivisi çıkmış bu dünyada uluslar arası hukuk dediğin nedir? İki kelime ile "Bilek gücüdür" Gerisi edebiyattır lafügüzaftır. Eğer hukukun üstünlüğü cari olsaydı Hitler'den öğrendikleri soykırımı kuruluşundan bu yana İsrail mazlum Filistin halkına uygulayamazdı.

İsrail hiçbir BM kararına uymuyor, zaten BM işlevsizdir, Bu haliyle beş daimi üyenin sekreterya hizmetini yapar haldedir. Bunun için "Dünya beşten büyüktür" Diyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.