Her kale içeriden fethedilir

Büyük devletler sadece silah gücüyle kazanmaz, istihbaratları en etkili silahlarıdır. Eski istihbaratçı Mahir Kaynak sıralama yaparken 1. sırada İngiliz, 2.sırada KGB 3.sırada CIA gelir demişti. Açıklama yaparken de İstihbarat devlet işidir. İngiltere üzerinde güneş batmayan imparatorluk kurmuş bir ülkedir. Mesela CIA Ortadoğu şefi pekâlâ Kraliçeye çalışabilir. Mesele devletin asırlarca oluşan birikimidir ki; İngilizler ajanlarını ilgili ülkelerde yetiştirmiş, yerli sanılan bu ajanlar vasıtasıyla ülkelerin hücrelerine nüfuz etmiştir. Osmanlı'nın yıkılışında da en etkin ülke İngiltere'dir.

Bunun yanında şantaj yoluyla sağlanan istihbaratlar var ki; çok ülke ve ünlüleri sıkıntıya sokmuştur. 1980'li yıllar SSCB ile ABD arasında birbirini kontrol etme yarışı en üst seviyededir. ABD deniz komando subayı Lointri ABD Moskova elçiliğinde koruma görevlisi idi. Herkese olduğu gibi Lointri'ye de "Rus kadınlarıyla" yakın ilişki yasaklanmıştı ama KGB ajanı Violetta Seyna ABD'li subayı ele geçirmeyi başardı. İlişkilerin başlamasının ardından ABD subayı, Sovyet istihbaratının kucağına düştü. KGB Lointri'ye şantaj yapmış, o da elçiliğin tüm gizli planlarını Moskova'ya vermek zorunda kalmıştı. En kötüsü SSCB topraklarındaki ABD ajanlarının listesi KGB 'nin eline geçmişti. Sadece bu kadar mı? Kanada'nın Moskova büyükelçisi, Fransa'nın Moskova büyükelçisi ile Endonezya devlet başkanı da kaset tuzağına düşmüştü.

Beni güldüren takdirlik olay; Endonezya liderinin tehdide pabuç bırakmayışıdır. Görüntüler kendisine verilince; KGB ajanlarından bu kasetlerin birkaç kopyasını daha ister. "Bu görüntüleri Endonezya sinemalarında göstermeyi düşünüyorum. Halkım; benim gibi liderle onur duyacaktır." Der ve argo ifadeyle şantajı sallamaz.Şunu da belirtelim ki cinsel zaaf, şantaj için sadece şıklardan bir tanesidir. Başka aklınıza gelebilecek her konuda şantaj ve tehdit mümkündür.

Konuya girersek; Türkiye'de çok garip olaylar yaşıyoruz. Eşyanın tabiatına aykırı ittifaklara şahit oluyoruz. Açık değil, apaçık bir şekilde CHP ile HDP yakınlaşması var. Bu resmi olmasa da gayri resmi bir ortaklıktır. Geçen gün Mustafa Kemal'in askeri bildiğimiz, Yılmaz Özdil; katıldığı bir TV programında güya nalına da mıhına da vurur gibi yapıp HDP için şu övgü cümlelerini zırvaladı. "PKK yanlısı görüşleri tabii var. PKK ile ortak paydaları var mı, tabii var. PKK'nın siyasi yansıması mıdır? Evet. Ama seçmenine yalan söylemez. Ne derse onu yapar. Aldığı her oyun hakkını veren tek partidir. Aslında bu anlamda diğer tüm parti ve seçmenlere örnek olması gerekir. Mesela kadın erkek eşitliği anlamında da baktığınızda, aslında teknik olarak hem Türk hem Atatürkçülük kavramına karşı bir partidir. Ama aslında Atatürk vizyonunun getirdiği kadın erkek eşitliğini uygulayan tek partidir."

Bu güzellemeler, denizden çıkartma yapacak birliklerin top atışları ile sahili yumuşatma hamleleridir. CHP içerisinde ve tabanda var olan ulusalcıları Atatürk ismi ile HDP 'ye razı etme uğraşıdır. HDP 'ye razı olan PKK'ya da razı olur.

HDP kamu vicdanında meşruiyet kazanacaksa, milliyetçi, muhafazakâr ve dindar kesimin de oluru gerekir. Bunun için de; Gurme ABD Milliyetçilik için İYİ Parti, muhafazakârlar için; Davutoğlu ve Babacan, mütedeyyin cephe için de Saadet Partisini dâhil ederek, 2023 mönüsü hazırlığında. Akşener zaten "HDP hukuken legal/meşru bir partidir" dedi. Bu sözü MHP milletvekili olduğu dönemde söylemesi zordur. Perde önünde kavga, perde ardında kanka numaraları bunlar. Gizliden gizliye anayasa çalışması yaptıklarını parti kurucusu Ümit Özdağ itiraf etmedi mi?

ABD Yunanistan'da 5, Girit'te 3, Güney Kıbrıs'ta 1 üssüyle Türkiye'yi çevrelerken, güneyimizde de aynı hesap içinde. Kaleyi içeriden fethetmek için gereken ne ise onu da yapıyor. Bunun için de en etkili yol "beşinci kol faaliyetidir" Özel yetiştirilmiş ajanlar, bilim ve sanat çevresinden şöhretler, Devletin politikalarına muhalif olan kişi, parti ve topluluklar ile Çıkarcı kesim (para ile kullanılanlar) beşinci kol faaliyetinin aparatlarıdır. Etki için en önemli yardımcı da "medyadır."

Gazeteci Tamer Korkmaz Almanya'da Kempinski otelde Kılıçdaroğlu için bir kaset olabilir mi sorusunu yıllardır soruyor.

Ben de diyorum ki, eğer sizi bu yanlış çizgide siyaset yapmaya zorlayan gerekçeler, ister zaaflardan dolayı olsun, isterse başka tür tehdit ve şantajla olsun, isterse vaat edilen çıkarlar için olsun, devletin teslim alınması, bölünmesi tehlikesi varken, bunları elinizin tersi ile itmeniz gerekmez mi?

Allah aşkına eğer şantaj varsa; içinizde Endonezya liderinin yaptığını yapacak bir kişi yok mu?

Bu yazının dip notu: Kendini milliyetçiyim diye pazarlarken PKK terörü ile şehit olan insana küfredenlerin partisi milli olabilir mi? Bir kadın olarak TBMM'de "yavşak yavşak" diye cıvık laflar eden bir genel başkanı yazmayı umuttun mu? Diyenler olabilir. Yazmadım çünkü "midem kaldırmıyor tiksiniyorum."