Hava Durumu

İstanbul Sözleşmesi

Yazının Giriş Tarihi: 26.03.2021 08:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.03.2021 08:10

İstanbul sözleşmesi ile ilgili teklif sahibi AK Parti olsa da sözleşme, 24 Kasım 2011 tarihinde tüm partilerin desteği ve oybirliğiyle TBBM'den geçmişti. Yani İstanbul Sözleşmesi'ne Meclis'te bir Allahın kulu hayır dememiş sıfır ret oyuyla (sadece bir çekimser oyla) onaylanmıştı. Onay belgesi de 14 Mart 2012 tarihinde iletilmiş. 1 Ağustos 2014 tarihinde ise yürürlüğe girmiştir. Detaylı tarih vermemin nedeni: medyada çok sayıda yanlış tarih verildiğine şahit olmamdır. Sözleşmenin sonrası yaşanan bir ilginçlik vardı o da: "İstanbul Sözleşmesi tüm kötülüklerin anasıdır" diyenlerin hedefinde sadece AK Parti oluşudur. Oysa bütün partiler itirazsız kabul etmişti. AK Parti'ye "o zaman neden kabul ettiniz" sorusu havada kalır? Zaten sakıncaları zamanla ortaya çıkmıştır.
Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde çekildi. Çekilme gerekçesinin ana nedenlerinden biri olarak "Türkiye'nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edildiği" gösterilmiştir. Türkiye sözleşmenin 80. maddesinin, verdiği izne göre feshetme hakkını kullanmıştır.

EŞCİNSEL YÖNELİMLERE YAHUDİLİK, HIRİSTİYANLIK VE İSLAM'IN BAKIŞI

Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur.
Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir. (Levililer 20: 13) "Tanrı günahı kutsayamaz, Katolik Kilisesi de aynı cinsiyetten kişiler arasında yapılan evliliği Kilise doktrinine göre günah" olduğu için kutsayamaz" ()
"Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz." (Şuara 165-166) Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu! (Ararf 84) (Başımıza taş yağacak deyimi buraya dayandırılır)
İstanbul Sözleşmesi' nde kadına yönelik şiddet, cinayet, tecavüz sorunlarının hepsi maske, kılıf. Asıl dert "toplumsal cinsiyet eşitliği" ve "cinsel yönelim tercihi" gibi kavramlarla sapkın eşcinsel ilişki biçimlerini yasayla meşrulaştırmak ve yasa yoluyla topluma dayatmaktır. Dolayısıyla aile kurumunu çökertme amacı güdüyor! (Yusuf Kaplan) Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cim'in röportajından küçük bir alıntı. "Evliliğe karşıyım. Hatta evlilikten hiç hoşlanmam. Test edildi, onaylanmadı. Aşk için bir belgeye ihtiyaç duymuyorum (Şevval Sam) Aynı sanatçı fesih sonrası "Haydi herkes dövüş sporlarına yazılsın, Ortaçağa dönüyoruz, Orman kanunları geçerli" O zaman biz de soralım; Cumhuriyeti ilan ettiğimiz 1923 yılından sözleşmeye imza attığımız 2011 yılına kadar devletimiz orman kanunları ile mi yönetildi?
Konu dışı ama AK Parti il başkanı olduğum dönemde Şevval Sam'ın annesi Leman Sam konserlerinde benden söz ediyormuş. Bozbey döneminde Nilüfer Belediyesi etkinliğine katılmış, güya ben kendisine şarkı sözlerini" bir bade mey yerine portakal suyu" ile değiştirmesini istemişim. Genel merkezden beni aradılar, şaşırdım çünkü konserine gitmemiştim. Kendisini aradım konuştum "ne güzel işte konuşmuş olduk dedi" sonra öğrendim ki yine bir konser sonrası benden söz etmiş. Adımı da bilmiyor AK Parti Bursa il başkanı diyormuş. (... kenarına bak bezini al)
Konumuza dönersek; İstanbul Sözleşmesi, tüm devletlerin imzalaması gereken ilahi bir metin değil. Rusya, Azerbaycan imzalamadı. Sözleşmeye Yunanistan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, İsveç ve Fransa çekince koymuştur. Birleşik Krallık. Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya, Ermenistan imza atmış ama uygulamaya koymamıştır. Polonya ise LGBT'nin kendi cinsiyet anlayışını sözleşme üzerinden topluma kabul ettirmeye çalıştığı gerekçesiyle çekilmek için bizden önce yasal süreç başlatmıştır.

SÖZLEŞME TACİZ, ŞİDDET VE CİNAYET NOKTASINDA BAŞARILI MI?

Avrupa Birliği'nde her hafta aile içi şiddet sebebiyle 50 kadın hayatını kaybetmekte Her 3 kadından biri 15 yaşından beri fiziksel/cinsel şiddet görmektedir.
Fransa'da her iki kişiden biri 2014 yılından bu yana, taciz ya da cinsel saldırıya uğramış, aile içi cinayetler 2019'da % 16 artmış ve 173 kurbanın % 80'i kadındır.
Türkiye'de "Kadın Mec- lisleri"nin verilerine göre sözleşme imzalandıktan sonra işlenen kadın cinayetleri her yıl artmıştır. 2011 yılında 121 olan cinayet sayısı azalması gerekirken maalesef 2019 yılında 474 rakamına ulaşmıştır. Sözleşmeden çekilince; siyaset dışı ve iyi niyetle sesi yükselenlerin arasında yurtdışı fonlardan beslenenler katılıyor mu? Sorusunu sormak gerek. Sözleşmeden çekilmekle şiddet, taciz ve cinayetle ilgili kanunlar yürürlükten kalkmış değildir. Ayrıca bu konuda aşırılıkları, haksızlıkları ve istismarları giderecek yeni hukuki düzenlemelerin yolda olduğu unutulmasın.Bir savcımız bana "Vekilim biz uygulayıcıyız, yasaları siz yapıyorsunuz, ben bile eşimden çekiniyorum" dedi Bir hakime hanımın adliye binasını kastederek "Erkek yargı mensubu arkadaşlar, asansöre kadınlarla binmiyorlar" dediğini biliyorum. Yapılacak düzenlemelerle bu korkuya neden olan tek taraflı beyan istismarı gibi aksaklıklar giderilir. Sözleşmenin feshinden sonra Kılıçdaroğlu kadınlara seslenerek ''Sizin hakkınızı, hukukunuzu her yerde, her platform- da sonuna kadar savunacağım, söz veriyorum.' Dedi. Allah aşkına sus deyip konuyu kapatacaktım ama hazretin çelişkilerinden illallah dedik. Madem söz verdin o zaman; "kadınları tacizden, tecavüzden savunmaya örgütlerden başlasan nasıl olur?". diyorum

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.