Hava Durumu

Kanun-i Esasi'den; başkanlık sistemine (1)

Yazının Giriş Tarihi: 26.06.2020 08:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.06.2020 08:04

Osmanlı'dan günümüze beş kez anayasa yaptık. Birincisi 23 Aralık 1876 tarihinde 1.meşrutiyet ( kabaca: hükümdarın yanında yasa yapan seçilmiş parlamentonun ve başbakan/sadrazamın da bulunduğu yönetim biçimi) ilan edilerek Kanûn-ı Esâsî kabul edilmiştir ki: Tanzimat'la başlayan modernleşme sürecinin tabii bir devamı olarak kabul edilir. Osmanlı tarihinin en zeki padişahlarından II. Abdulhamit'in yönetime gelişinin dördüncü ayında ilan edilmiştir. Anayasa çalışmaları Mithat Paşa başkanlığında yürütülmüştü. Mutlakıyetten ( devletin temel güç ve yetkilerinin tek kişide toplandığı yönetim biçimidir) anayasal düzene geçişin ilk denemesi olan bu çalışma, vatandaşa yeni haklar ve yasal koruma verse de devrin ileri gelen bir kısım aydın bürokrat kesimi bazı noktalarda memnun olmamıştır.
Örneğin 113.maddede padişaha verilen yurt dışına sürgün yetkisine, Genç Osmanlı hareketinin ileri gelenlerinden Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi isimler karşı çıkmış, arzu edilen reformları yapmada gerekli kararlılığı göstermediği için Mithat Paşa'ya sitem etmiştir.
Kader çizgisine bakın ki; Sultan Abdülaziz'in şüpheli intiharı üzerine II. Abdülhamit tarafından verilen soruşturma emrinden sonra; Yıldız Mahkemesi'nde yargılanan Mithat Paşa idam cezası alır. Bu ceza Abdülhamit tarafından ömür boyu hapse çevrilir ve yukarıdaki 113.maddeye göre Taif Kalesi'ne sürgüne gönderilir.
İlk anayasamıza göre Meclis (Meclis-i umumi) halk tarafından seçilen meclis-i mebusan ile Padişah tarafından tayin edilen Ayan Meclisi'nden oluşuyordu.
Ayan Meclisi üye sayısı, seçimle gelen meclis üye sayısının üçte birini geçemez şartı vardı. Senato gibi bir görev yapıyordu. Millet meclisinde yapılan kanunlar, Ayan meclisinde onaylanır veya reddedilir iade edilirdi. Ayan meclisi üyeliği hayat boyu olup, padişah tarafından görevden alma yetkisi yoktu. İlk Ayan Meclisi'ne padişah 26 kişi atamıştı.
(Padişah Ayan Meclisi üyelerini güvenilir, devlete yaptığı hizmetlerle tanınmış ve kırk yaşını doldurmuş olan, hükümet üyeliği yapmış kişiler, elçiler, valiler, patrik, haham ve üst rütbeli askerler arasından seçerdi) ilk Meclis seçimlerinde de; Meclis-i Mebusa'na 69 Müslüman 46 Gayrimüslim vekil seçilmiştir. O dönemde siyasi partiler yoktur.
Siyasi partiler ikinci meşrutiyet ilan edilince ortaya çıkmıştır.
Meclis iki dönem çalışabilmiştir. Sonrasında Ruslar, Osmanlı devletine savaş açınca; vekillerin hükümeti sert bir şekilde eleştirmeleri karşısında padişah meclis dağıtmak zorunda kalmıştır.
Yapılan seçimler sonucunda yeni meclis toplanır. Fakat Rus savaşı kötü sonuçlanır. Padişah yetkisini kullanarak meclisi yeniden fesheder ve 1878 tarihinden, 23 Temmuz1908, ikinci meşrutiyetin ilanına kadar meclisi toplamadan ülkeyi yönetmiştir. (Bu arada Ayan Meclisi üyeliği hayat boyu olduğu için toplanmasalar da üyelikleri devam etmiş maaşları da ödenmiştir. Hatta padişah bu meclise yeni üyeler atamıştır.)

İKİNCİ MEŞRUTİYETİN İLANI BİR İTTİHATÇI DARBESİ OLARAK NİTELENİR

Detaya boğulmadan anlatmak gerekirse padişaha karşı 2.meşrutiyetle kazanılan önemli haklar vardır. (Padişahın anayasaya bağlılık yemini etmesi, hükümetin güvenoyu mecburiyeti, meclislerin başkanlarını kendilerinin seçmesi ve sürgün yetkisinin iptal edilmesi gibi) Biraz başkanlık sistemi, daha çok parlamenter sisteme yakın bir yapı oluşturulmuştur 1909 seçimlerinde ilk kez partiler yarışmış, Ahrar (hürler) partisi ile İttihat ve Terakki yarışında ittihatçılar kazanmıştı. Osmanlı'da benim saydığım 10 kadar siyasi parti vardı. Ahali (halk) Partisi , Osmanlı Demokrat Partisi, Osmanlı Sosyalist Partisi bunlardan ilginç bulunan parti adlarıydı.
İkinci meşrutiyete zorlayan en önemli dış faktör: İngiliz Kralı ile Rus Çarı arasında 8-9 Haziran 1908 tarihindeki görüşmelerdi. İngilizlerin ve Rusların Osmanlı'yı paylaşmak konusunda anlaştıklarını duyan İttihat ve Terakki, bir an önce yönetime el koyarak ülkeyi güya kurtarmak niyetindeydi. El koydular, anayasayı tam yedi kez değiştirdiler ve bu sayede 27 Nisan 1909 tarihinde Abdulhamit Han'ı tahttan indirdiler.
Abdülhamit "Bu memleketi benden sonra 10 sene idare etsinler, 100 sene sayacağım" demişti. 27 Nisan 1909 ile Osmanlı'nın teslim olduğu 31.Ekim.1918 arasında dokuz buçuk sene vardır. 10 yıla varamamıştır. İttihatçılar eliyle koca imparatorluk yıkılmıştır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.