Hava Durumu

Montrö, darbe, bildiri

Yazının Giriş Tarihi: 16.04.2021 08:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.04.2021 08:06

Emeklilerin darbe yaptığı nerede görülmüştür diye hoplayan CHP liderine inat Can Ataklı "Bu amirallerin darbe yapamayacağı ortada, amiraller darbe yapamazlar, bir darbenin ilk işaret fişeği olur mu? Evet olabilir. Geçmişte buna benzer olaylar oldu. . Darbe yapacak birileri var mı? İşin özü itibariyle evet var. Silahlı bir güç varsa olur. Son günlerde ulaştığım: kimin yapacağını çözemediğim, bir darbenin eşiğinden dönüldüğü konusunda bazı bilgiler var." dedi.
Can Ataklı doğru mu konuşuyordu, gerçekten ulaştığı bilgiler var mıydı yoksa AK Parti muhalifliği ile hükümete parmak mı sallıyordu? Ne de olsa ABD başkanı Joe Biden kendileriyle ortak düşman Erdoğan safında yer alıyordu. Bakmayın TV kanallarında rol kesen muhalefetin özellikle CHP konuşmacılarının yalanlarına, keza Biden'ın "Erdoğan'ı darbe ile değil de demokratik yollarla indirmeli" yalanına. Tecrübe göstermiştir ki bu sözlere zerre miktarı inanmak saflıktır.
Türkiye'de 15 Temmuz'dan sonra hâlâ darbe gevişleyen olabilir mi sorusuna; olur demek mümkündür. Buna mukabil, kim yaparsa yapsın halk yine sokağa dökülüp darbecileri derdest eder mi sorusuna da evet demek mümkündür. Zaten kalkışma yapacak olanlar bir iç savaşı göze almak zorundadır.
Darbe kelimesini gündemden neden düşüremiyoruz? Sorusunun cevabı basittir. 1960 darbesinden bu güne kadar yaşadığımız darbelerin tamamı Türkiye'de işlerin raydan çıkması, düzenin bozulması, anarşi, yüzünden değil, NATO-ABD çizgisinden sapma, çıkarlarının tehlikeye girmesi yüzündendir. Bunu gördükleri anda sizin ayarlarınızla oynarlar, raydan çıkarırlar. Darbenin altyapısı onlar için çocuk oyuncağıdır.
Biz 1952 yılında NATO üyesi olduk. Bütün güvenlik sistemimizi onlara teslim ettik. Ordumuz milli ordu vasfını zorunlu olarak terk edip global ordu sınıfına geçti. (Global ordu kendi ülkesini hiç ilgilendirmeyen bir savaşa, paktın/NATO üyeliğinin gereği girmek zorundadır) Şu kadarını söyleyelim: Türkiye'de ordu içinde bir özel harp dairesi olduğu 1974 yılında öğrenildi. Nasıl öğrenildiğini de anlatalım: Kıbrıs harekâtı sonrası ABD bize ambargo uygulamıştı, Özel Harp Dairesi'nin masraflarını ödeyen ABD, ambargo gereği ödeme yapmayınca, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, örtülü ödenekten para ister. İstenen tutar neredeyse örtülü ödenek tutarı kadar olunca Başbakan Ecevit sorar ve o zaman ordu içindeki yapı öğrenilir.
Bu gün için NATO'nun bu gizli yapı kalıntılarının olmadığını kim iddia edebilir?
Bildiri olayının boyutunu ve istikametini özel istihbaratlar sayesinde en iyi bilebilecek olan Hulusi Akar "bedeli neyse ödeyecekler" dediğine göre demek ki olay ciddidir. Kanal İstanbul ve Montrö merkeze alınarak bildiri hazırlanmış gözükse de. Ortaya çıktı ki Montrö, imzaları toplamak için bildiriye çimento yapılmış. Bu durum bildirinin şeksiz şüphesiz bir muhtıra olduğunu gösterir. Bakalım muhtırayı hazırlayan başta Ergun Mengi olmak üzere diğer organizatörlerin arkasında kimin, hangi gücün olduğu ortaya çıkacak mı?
Geleneksel Türk gölge sanatında Hacivat; "yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim hemân" diyerek sahneden çekilir. Anlaşılan bazı emekliler perdeyi yıkıp viran ettiler, yetmedi sahnedeyiz çekilmedik diyorlar. Buna mukabil Karagöz'ün oyun kapanışında söylediği "Her ne kadar sürç-ü lisan ettikse affola." cümlesini mahalle baskısından olsa gerek kimse söylemeye cesareti edemiyor.
Sahneden çekilme yok, pişmanlık yok, peki ne var? İnsanı güldüren çocuksu uydurmalar var. Ne diyorlar "Bildirinin başlığını, tarihini ve saatini değiştirip yayınlayanlar hakkında işlem yapmalıdır. Kumpas ortaya çıkmıştır. Günlerdir gözaltında tutulan amiraller derhal serbest bırakılmalıdır"
Emir kipiyle kurulan bu cümlelere Köroğlu edasıyla "le le de hey hey" mi demeli?
Neredeyse bildiriyi AK Parti hazırladı diyecekler. Yalnız bir şeyi de hayretle izliyorum. O da: her konuda gözlerini kapatıp mutlaka ciddiyetle savunma yapıyorlar.
Savunma demişken bir savunma fıkrası ile bitirelim
;Avcı Üsmen kahvehanede abartılı bir dille av maceralarını anlatırken.
"Nişan aldım, tetiğe bastım, ayıyı arka ayak topuğundan vurdum, kurşun ayının kulağından çıktı be ya" deyince;
kahvedekiler amma da atarsın be Üsmen diye gülmüşler. Kahvede bulunan tecrübeli avcı ve atıcı Üseyin aga hemen Üsmen'i savunur.
"Te be bilmezsiniz aksızlık edersiniz, Üsmen ateş ettiğinde; ayı; arka patisi ile kulağını kaşırdı bea"

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.