Hava Durumu

NATO, zirve ve zırva

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2021 08:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.06.2021 08:15

Brüksel'deki NATO Devlet Liderleri Zirvesi'ne giderken Türkiye olarak pozisyonumuz ne idi. ABD ile Obama döneminde kopma noktasına gelen ilişkiler, 2016 yılında Made in USA 15 Temmuz darbe girişimiyle sonuçlanmıştı ama bu sefer onların çocuklar değil bizim çocuklar başarmıştı. Obama sonrası başkan olan Trump "darbe gecesi CIA ajanları Türkiye'de idi" demiş ayrıca, güneyimizdeki terör hareketleri için ise "Deaş'ı Obama kurdu ezik Hillary de yardımcılığını yaptı" itirafında bulunmuştur.

ABD bize biçtiği o çizgili Gaffar pijamasını zorla giydirmeye kalktı. Bunlar kıvama getirme zorlamalarıdır. Yeni dönemde bile Dışişleri Bakanı Antony Blinken "Türkiye, özde değil, sözde müttefik" "Türkiye NATO müttefiki gibi davranmıyor" gibi ifadelerle bizi tehdit ederek terbiye etmeye çalışıyordu.

Biz Anti-Siyonistiz (insanlara karşı Yahudiliği üstün ırk olarak dayatanlara karşıyız) dedikçe onlar bize "Anti-Semitist" (Yahudi karşıtı) olarak baktılar. Oysa Anti-siyonist Yahudiler olduğunu her gün görüyoruz.

Diktatörlükle yönetildiğimiz, insan hakları ve demokrasiden uzak olduğumuz, soykırım yaptığımız, nihayet bir narko-devlet olduğumuz yönünde, rencide ve mahkûm edici aşağılık suçlamalara muhatap olduk.

Burada bir şeyi net olarak söyleyelim: Türkiye'de iktidarda kim olursa olsun, ABD'nin direktifleri dışında hareket edersen, hakkını ararsan; ister muhafazakâr ol, ister sol, ister liberal ol ABD ve kontrolündeki yapı ayrım yapmadan aynı suçlamayı yapar.

Libya'daki varlığımızdan hoşnut olmayan çevrelerin "Tüm ya-bancı güçler çekilsin" baskısının olduğu bir ortamda Brüksel'e gidildi. Türkiye ön alarak NATO Zirvesi öncesi bu tür baskılara Ulusal Birlik Hükümeti'nin karşı durmasını yapılan Libya ziyareti ile sağladı ve Türk güçlerinin Libya'da yabancı güç olmadığı tüm taraflara hatırlatıldı.

T.C.Cumhurbaşkanı Brüksel'e giderken üzülerek söyleyelim ki (Yalçın Akdoğan'ın satırlara döktüğü gibi "yüz vermedi, soğuk davrandı, kafasını çevirdi, sırtını döndü' demek için hazırlanmış bir kesim vardı.

Başkan Biden sıcak davranınca, Erdoğan'ın yanına gidince, iyi geçtiğini söyleyince, pozitifti deyince çok bozuldular; görüşmeden hiçbir olumlu sonuç çıkmamış gibi peşin hükümle yorum yapmayı sürdürdüler. İlişkilerin bozulmasını ve hatta hasmane bir çizgiye kaymasını isteyenlerin asıl derdi, ABD üzerinden Erdoğan'ı devirmektir. Bu yüzden ilişkilerin rayından çıkmaması, temasların artması, işbirliğinin gelişmesi, sorunlu konularda mesafe alınması, morallerini bozuyor. Bu yoruma aynen katılıyorum ve şu ilavede bulunuyorum. "Alkışlamadılar ama TV ekranlarında tırnaklarını yiyerek izlediler"

Cumhurbaşkanımız: "Terörün her türlüsüne karşı yürüttüğümüz mücadelede, maalesef müttefik ve ortaklarımızdan beklediğimiz destek ve dayanışmayı göremedik. Suriye, Irak ve Türkiye'de eli masumların kanına bulaşmış terör örgütü elebaşlarının meşru bir aktör gibi en üst seviyede muhatap alındığına, desteklendiğine şahit olduk derken ABD'yi kastettiği açıktır.

ABD için asıl suçlama "Türkiye NATO'nun uç sınırlarını koruyor, (Bu sınırlar bilindiği gibi Türkiye'nin sınırlarıdır) bu sınırlara yönelik tehditler karşısında NATO'lu dostlarımızdan yeterli destek göremedik" demek bir sızlanma değil direkt suçu ABD'nin yüzüne vurmaktır. Çünkü PYD, YPG, PKK gibi terör unsurlarına binlerce TIR silah vererek, eğiterek vekalet savaşıyla sınırlarımıza saldıran ABD'dir.

Bütün bunlar söylenebilir mi? söylendi mi? Elbette! Söylendi. Daha dün Mescid-i Aksa'ya saldıran İsrail'e silah satışını onaylayan Biden'e "Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz" diyen bir Erdoğan var.

Ne diyordu ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel temsilcisi James Jeffrey "Batı daha önce Erdoğan'dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, onlar her koşulda bize yaltaklanıyor. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor."

Zirvede çok sayıda liderle görüşme yapıldı. Fransa Cumhurbaşkanı "Macron'un bir kelime-i şehadet" getirmediği kaldı.

Sadi Şirazi "Kıskanç birine beddua etme, onun peşindeki haset gibi bir düşman, zaten ona yeter" der. Cenap Şehabettin ise "Haset: başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir" diye tarif eder. Bir hadis-i şerifte ise peygamberimiz "Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir." Buyururlar.

Hasedinden çatlayanlar olacaktır. Dünyanın en eski haber ajanslarından AFP (1835 yılında kurulmuş olan Fransız basın ajansı) ve ünlü Reuters (1851 yılında Londra'da kurulmuş haber ajansı) her ikisi de çok fena patladılar. İtibarları yer ile yeksan oldu.

Dünyanın gözü önünde, canlı yayında gerçekleşen bir olayı (Erdoğan oturuyor, Biden oraya geliyor, korona tedbirleri gereği Erdoğan'la yumruk teması yapıyor. Herkesin gördüğü o enstantaneden çok aptalca manipülasyona gittiler.)

Türkiye'de bu "Zırvanın" üzerine balıklama atlayanlar yok mudur, Olmaz mı? Ama onları burada zikredip sayfayı kirletmek istemiyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.