Ne işimiz var orada!

Bizde öyle bir muhalif yapı var ki, Muhalefet olimpiyatı yapılsa her seferinde rekor kırarak altın madalya alırlar. Bilindiği gibi "rakamlar yalan söylemez amma yalancılar çok rakam söyler". Bizdeki muhalefette rakamlarla öyle abuk sabuk, öyle fantastik sonuçlarla karşınıza çıkar ki küçük dilinizi yutarsınız. Sadece siyasi partiler değil, muhalif yazılı görsel medya, sosyal medya da bu işte çok mahirdir.

New York'ta BM binasının karşısında, 171 metre yükseklikle, yaklaşık 20 bin metrekare alana sahip, içinde ülkemizin BM Daimi Temsilciliği ve New York Başkonsolosluğunun bulunduğu, bir katının da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine tahsis edildiği 35 katlı yeni Türkevi binası açıldı. Binada şehirdeki görkemli binalara nazire yaparcasına bayrağımız dalgalanıyor. Gurur duyulacak yerde bir müptezel kalemin "Açılışta falanca var mıydı" gibi laf ishali "cırcır" soruları. Hoşunuza gider mi bilmem ama orada sadece Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş yoktu, ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Türk vatandaşı Bakırköylü Elpidoforos (Lambriniadis) da vardı.

Asıl şu eleştiriye bakın "Oraya harcanan parayla şu kadar öğrenci yurdu yapılabilirdi" Bu zırvaya, özür dileyerek argo bir dille "ulan" deyip Türkiye'nin resmi "Öğrenci yurdu" rakamlarını verelim.

Türkiye'de 2002'de 190 olan yurt sayısını 768'e, baban mı çıkardı? 182 bin 259 olan yatak sayısını 719 bin 520'ye baban mı çıkardı? Sadece 2018-2021 döneminde yatak kapasitesi 221 bin adet artırılmış. Bu ne demektir? Ak Parti iktidarı 2002 yılında devir aldığı 182 bin 259 yatak sayısından fazlasını sadece son üç yılda yapmıştır.

Bizi üzen nokta; muhalefetin gayri milli söylemleridir. Zaten Türkevi binasının arsası o dönem ki bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil vasıtasıyla satın alındığında "Ne işimiz var Nev York'ta" demişlerdi. Zaten bu cümle CHP lisanının ABC sidir. Ne işimiz var Suriye'de, Ne işimiz var Libya'da, Ne işimiz var Afganistan'da. O zaman şöyle mi yapsak: Bütün elçilikleri kapatalım, masraf olmasın, nasılsa cep telefonları var. İster görüntülü ister sadece sesli görüşme yap. Olimpiyatlara katılmayalım, Dünya kupası, Avrupa kupası gibi hiçbir uluslar arası etkinlikte yer almayalım. Hatta heykel de yapmayalım diyecektim amma; yapacak hiçbir şeyiniz kalmaz diye demiyorum.

Ve en yeni incilerini de döktüler "Ne işimiz var mavi vatanda" demeyi diplomatik bir dille beyan buyurdu eski sefirimiz. Ne demiş? "Mavi Vatan diye 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman biraz saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız" Bunu kim söylüyor? Yunan başbakan Kiriakos Miçotakis mi? hayır, Yunan dışişleri bakanı Nikos Dendias mı? O da değil. CHP'nin dış politikasına yön veren bir önceki dönem başkan yardımcısı, şimdilerde Başdanışman Ünal Çeviköz söylüyor. Bu densizliğe CB yardımcısı Fuat Oktay "Ülkemizin deniz yetki alanını sadece kara sularıyla sınırlandırmaya çalışan anlayış, ancak ve ancak bir cehalet ya da ihanetin yansıması olabilir" dedi

Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal ise "Mavi Vatan emperyalizm değil, hakkına hukukuna Akdeniz'de sahip çıkmak. Buralar da vatandır demek. Yunanistan'ın bu kadar saldırgan olduğu, hukukumuza el attığı bir ortamda Mavi Vatan söylemini düşmanlık yaratıcı, saldırganlık gibi sunmak ana muhalefet için olacak iş değil"

Diyerek eleştiriyor. Öte yandan Libya ile yapılan Deniz Yetki alanında emeği geçenlerden Tüm Amiral Cihat Yaycı "Mavi Vatan'ı anlamamışsın ki? Sen eski dışişleri mensubusun. Bunu nasıl söylersin?" diyerek tepki gösterdi.

Bende diyorum ki "Yunanistan seninle gurur duyuyor"

Mavi vatan için kem küm edenler şu soruya cevap versin "ABD burnumuzun dibinde ne "OT" yemeye Dedeağaç'ta üs kurup yığınak yapıyor?" Maçanız tutuyorsa CHP olarak bu soruyu ABD'ye sorsanıza! Sorarsanız Erdoğan'a karşı size yardım etmez mi? Sakın bana o yığınakların NATO konseptidir zırvasını yapmayın, Türkiye'ye tek kelime sorulup yapılmıyor o yığınaklar. ABD Yunan anakarasında 5, Girit'te 3, Güney Kıbrıs'ta 1 üssüyle güya kuzey'e karşı hilal şeklinde bir askeri yığınak oluşturdu. Bunu Rusya için yaptı dersen ben de derim ki sen onu külahıma anlat yandan hilal olmaz o çevreleme tamamen Türkiye içindir.

"Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış politika, Avrupa'ya da, dünyaya da zarar veriyor" demek Mandacı düşüncenin dışa vurumudur. Mandacılık Erzurum -Sivas kongre süreçlerinde de gündeme geldi, hatta İsmet İnönü Kazım Karabekir'e tek çıkar yol Amerikan mandası diye mektup yazmıştı. (Karabekir paşa bu mektubu İstiklal harbimiz adlı eserinde yayınlamıştır) Mandacılık yüz sene önce ret edildi. Bu gün dış politika ile ilgili Emperyal güçlerin istediği şekilde yukarıdaki gibi beyanlar vermek, Türkiye düşmanlarına "oh be" dedirtir.

Allah'tan CB Erdoğan "Bir asır önce vatanımızı parçalamayı hedefleyen Sevr'i nasıl yırtıp atmışsak, bugünde Mavi Vatan'ı aynı kararlılıkla koruyacağız." Diyor da yüreğimize su serpiyor.

Hoppala! Tam yazıyı bitirmişken bu da ne? Cumhuriyet yazarı Kemalist Mine Kırıkkanat, "Bakın ne olduğunu söyleyemem size benim başım derde girer. Başım yansın istemem. Kılıçdaroğlu ve ekibi hakkında çok can alıcı bir dosya var. Dosya yandaş basının elinde bende de var ama normal olarak yandaş basın çıkaracak. Bende de var ama açıklamam, yandaş basın bunu kullanmıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan daha iyi bir anamuhalefet partisi bulamaz, CHP'den daha iyi bir suya götürüp susuz getireceği bir ekip bulamaz."