Hava Durumu

Reform yapmanın zorlukları-2-

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2021 07:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2021 07:59

Geçen haftaki yazımızdan sonra "Belde Belediyelerinin" leh ve aleyhinde arayanlar oldu. Şunu baştan belirteyim ki; Beldelerde istisnai olsa da çok güzel işler kotaran belediye başkanlarımız oldu. Madalyonun diğer yönüne baktığımızda; bu belediyeler deyim yerindeyse "astarı yüzünü baya geçecek şekilde" ekonomiye yük oluyordu. Bir ikinci konu, Belde Belediyelerinin imkanları kısıtlıydı. Mimar, mühendis, şehir plancısı, harita mühendisi gibi teknik ekip istihdam edecek güçleri yoktu. Bu kadronun yapacağı işler, dışarıdan hizmet satın alımı ile karşılanabiliyordu. Buna karşılık şehir içinde örneğin on katlı bina ruhsatı, İş merkezi AVM gibi bina ruhsatı verebiliyordu ki bunlar tartışma yaratan dedikodulara neden olan işlerdi. Dışarıya plan proje tabii ki yaptırılır ama o projeleri inceleyecek, takip edecek kendi teknik personelinin olması da gerekir.

Teknik bilgi teknik kadroda olur, Eğer bilginiz yoksa kara mizah konusu olursunuz.

Daha anlaşılabilir olması için bir haber yorumu aktarmak istiyorum. "Adana'da bir belediyenin, Meclis kararı ile deprem fay hattının yerini değiştirdiği açıklandı.

Oraya torpilli konut yapabilmek için, bir kararla fay hattının yerini iki kilometre kadar yana almışlar..".(14 Temmuz 1998 Bekir Coşkun Hürriyet) bu tarihten bir sene sonra Türkiye 1999 Gölcük ve Düzce depremlerini yaşamıştı.

Belde belediyelerinin mali durumu ile ilgili yaşadığım bir anıyı anlatayım. 2004 yılı mahalli idareler seçimlerinde kazandığımız bir belde (Aslında orası belde olmayı hak etmiyordu. Anlattıklarına göre uyanık bir öğretmen, o dönem adrese dayalı nüfus kayıt sistemi olmadığı için; nüfus sayımında komşu köylerinde katkısını alarak nüfusu iki binin üzerine çıkartmış belde statüsü almışlardı.1992 yılında ilk belde belediye seçimi yaşanmıştı ki birkaç kez seçim çalışmasına gitmiştim) Konumuza dönersek, belediye başkanı derdini anlatmaya başladı ki dert küpü.

İller bankasından gelen para maaş ödemesine yetmiyordu. Neden diye sordum, yanlış hatırlamıyorsam o bir avuç köy yerinde 6 işçi 12 memur statüsünde elemanı vardı. İller Bankası nüfusa göre para verdiği için haliyle yetmiyordu. Memur ve İşçilerini diğer belediyelerimize dağıtıp, personel sayısını dörtte bire indirdiğimi hatırlıyorum. 2007 seçimlerinde Milletvekili seçildim. Bu başkan Ankara'ya Meclise yanıma geldi ve "Başkanım beni kurtar, alacaklılar peşimde" dedi. Ne oldu diye sordum, beldenin yolunu asfalt dökmüş o günkü para 600 milyar borç yapmış. Köyün seçmen sayısı bin civarındaydı. Bana "Bu parayı bulmamız lazım ben o asfaltı yaparak yüzde altmış oy aldık" demişti Sanki Marmarayı yapmış.

Buna benzer yaşadığımız bir sürü olay var.

Başka bir çarpıcı olay: İl başkanı olduğum dönemde Gemlik ilçemize bağlı bir sahil köyünde muhtarlığın organizesi sayesinde birçok belde belediyesinin elinde olmayan makine parkına sahip olduğunu gördüm. Muhtarla konuştuğumda bana "Başkanım burası sahil, gelenlerin maddi durumu yerinde, kendi işimizi kendimiz yapıyoruz, sağlanan katkılarla eleman parasını da biz veriyoruz " demişti. Bu tip olumlu örnekler belde belediyelerinde de var ama genelin içinde istisna boyutundaydı.

Türkiye'de nüfusu iki bin ila üç bin arasında bir sürü ilçemiz var. Bu ilçeler için sadece devletin atadığı bürokratları faaliyet gösteren kurumları kabaca bir saymaya başlayın; Milli Eğitim, Emniyet, Maliye, Jandarma, Nüfus gibi israfın boyutu görülür. Geçen haftaki yazımızda Almanya, Japonya ve İtalya'nın il ilçe bazında nasıl azaltma yaptığını rakamlarla vermiştik.

İşin kötü yanı bir şeyler yapmaya kalksan, sistemi yararlı hale getirmek istesen adeta "dokunma yanarsın" ikazı alırsın.

İnisiyatif kullanarak bu konuda yaptığı çalışmalarla yılın başarılı bürokratı seçilen ama kendisine aykırı vali denen merhum Recep Yazıcıoğlu birçok konuda sil baştan yapmalı derdi.

Kırsalda yaşayanlar 1927 yılında toplam nüfusun yüzde 76'sını, il ve ilçelerde (şehir) yaşayanlar yüzde 24'ünü oluşturuyordu. Bu gün tam tersi bile diyemiyoruz. Çünkü nüfusun yüzde 93'ü şehirlerde, yüzde 7'si kırsalda (Köy-belde) yaşamaktadır.

Kırsaldan şehirlere taşınma sürecinde, sorunlar esaslı şekilde değerlendirilip gerekli reformlar yapılmamış, palyatif ve göstermelik düzenlemelerle iki binli yıllara gelince; sorunların halının altına süpürüldüğünü gördük. Ak Parti iktidarına da reformları yapmak düşmüştür. Reformlarla da ülke kazanır ama reform yapan iktidarlar konum kaybedenlerin siyaseten düşmanlığını kazanırlar En büyük sıkıntımız alışkanlıklarımızı terk edemiyoruz. Hiç unutmuyorum dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker beyle Mustafakemalpaşa da bir toplantıdaydık. Bir çiftçimiz kalktı "soyaya 15, domatese 5 lira teşvik vermişsiniz" Bakan ihtiyaç oranına göre veriyoruz, neden soya tarımına geçmiyorsunuz? Deyince çiftçi "biz anadan babadan domates bilir onu ekeriz" demişti. Yıllarca tarımda sübvanse yapınca sonuç farklı olamazdı. Kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum oportünizmi bizi kayalıklara çarpmıştır. Şimdi açık kapatmaya çalışıyoruz.

Böyle gelmiş böyle gider mantığı bizi yerimizde saydırırken hatta geriye götürürken doğru kararlar alan ülkeler, aradaki mesafeyi açtıkça açmıştır. Bir arkadaşımın anlattığı bir anı bizim alışkanlık halimizi çok güzel özetlediği için buraya almak istiyorum. "Askerlik görevini yaparken nöbet noktalarından birinin kışla içinde bir bank olduğunu görür. Her gün bu bank'ın başında askerler nöbet tutmaktadır. Çok dikkatini çektiği için arşivlere girer araştırır ve nöbetin gerekçesini bulur. Yıllar önce o bank boyanmış boya kuruyana kadar o gün görevde olan komutan buraya bir nöbetçi dikmiş. Ertesi gün gelen komutanda nedir ne değildir demeden nöbet yazmış, gelen yazmış, giden yazmış, o gün bu gündür o bank için nöbet tutuluyormuş"

Artık bu komedi yapılanma ve alışkanlıklarımızı terk etmeliyiz. Çünkü deniz bitti. Cumhurbaşkanımız Ekonomi ve hukukta reform çalışmalarımızı sunma aşamasına getirmek üzereyiz dedi. Muhalefetin tavrını merak ediyorum, dilerim katkıları olur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.