Hava Durumu

Sanıkların idamına,tanıkların bilahare dinlemesine-1-

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2020 08:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2020 08:06

Yukarıdaki başlık, bir tekerleme gibi istiklal mahkemeleri denince ilk akla gelendir. Tek parti dönemini boyunca Milletvekilliği yapan gazeteci yazar Falih Rıfkı Atay "İrtica (İslam) ile boğuşmanın istilayı söküp atmaktan daha lâzım ve zor olduğunu belirtmek isteriz. Onun içindir ki, Kurtuluş savaşındaki (10bin) can kaybının 50 kat fazlasını irtica ile savaşta verildiğini hatırlatmak gerekir." Derken 500 bin vatandaşın irticacı gerekçesiyle etkisizleştirildiğini itiraf ediyor. (F.Rıfkı Atay Eski Saat, S. 330)

Bu mahkemeler iktidara muhalefet eden kişileri tutuklama aracına dönüşmüştü. Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez gibi milli mücadelenin önemli paşaları da güya Atatürk'e suikast girişimi ile suçlanarak tutuklandılar. Kazım Karabekir Ankara'daki evinden İsmet Paşa'nın çayına gitme davetiyle alınmış ve İzmir'deki mahkemeye götürülmüştü. Mahkemeye çıkıncaya kadar Emniyet Müdürlüğünde yerde tahtakurularının arasında yatırılmıştı. Duruşma sırasında yaşanan olaylar ise tarihe geçecek nitelikteydi. Kurtuluş savaşının en önemli ikinci komutanı kendi kurduğu devletin mahkemesine çıkarılmıştı. Mahkeme salonu subaylarla doluydu. Hakim Kel Ali, Kazım Karabekir'i savunma için ayağa kalkmasını istediğinde mahkeme salonunda bulunan subaylar da onunla birlikte ayağa kalkmıştı. Kel Ali buyurun, oturun ikazlarına karşın subaylar oturmuyordu. Kısacası ordu mensupları kurtuluş savaşının büyük komutanını yalnız bırakmamıştı. Sonrasında Karabekir'in oturun işareti ile subaylar yerlerine oturmuştu.

Mahkeme salonunun üstünden uçaklar alçak uçuş yaparak Karabekir'in suçsuz olduğu yönünde kağıtlar atıyorlardı. Sonuçta paşalar beraat ettiler ama Atatürk'ün ölümüne kadar- siyasetten uzak durmak zorunda kaldılar. Sürekli gözetim altında tutularak yaşamlarına devam ettiler. (Uğur Mumcu, Kazım Karabekir Anlatıyor)

Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey'in şu sözleri, bu mahkemelere verilen sınırsız yetkiyi çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor: "Istiklal Mahkemeleri'ne Meclis'in tanıdığı yetkiyi, Cenab-ı Hak Peygamberine dahi vermemiştir."

Öyle ki; İstiklal mahkemelerinden İsmet paşa'nın bile korktuğu söylenir. Mahkeme başkanı Kel Ali Kazım Karabekir'in tutuklanmasını engellediği için başbakan İsmet İnönü'yü tutuklamaya karar verir. (böyle şey olur mu demeyin, dokunulmazlıkları olmasına rağmen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na mensup milletvekilleri tutuklanmıştı) İsmet Paşanın tutuklanmasını da Atatürk engellemiştir. (Atatürk''ün ölümünden sonra İsmet Paşa''nın hışmına uğramamak için adeta gözden kayboldu. "Demokratlar"ın iktidara gelmesinden sonra ortaya çıkabilmiştir. Kılıç Ali, Atatürk''ten sonraki dönemde maddi açıdan zor günler yaşar. Bütün birikimi eriyip gitmiştir. Celal Bayar''ın desteğine rağmen Adnan Menderes, Kılıç Ali''nin Meclis''e girmesine sıcak bakmaz. Kılıç Ali 1971''de İstanbul''da vefat ettiğinde neredeyse unutulmuş bir addan ibaretti."

Kapanışlarından bir gün önce Atatürk'le aralarında şu konuşma geçer: İnönü " Paşam, İstiklal Mahkemesi''ni Demokles'in kılıcı gibi elinizde tutmayı ne zaman bıkacaksınız?" (İnönü'nün bahsettiği Ankara İstiklal Mahkemesidir) (Kel Ali, Kılıç Ali; Necip Ali. Bu Ali'lerin 3'ü de hukukçu değildi. Yılmaz Karakoyunlu kitabında; Celladın adı da Ali idi der. İdamlarda kadrolu olarak görevlendirilen Bu Keskinli Cellât Kara Ali, son posta gazetesinde yayınlanan hatıralarında şöyle diyordu: "Bizim patronlar yalan söylüyor, o kadar celladın içinde cellat kara Ali olarak sadece benim sallandırdığım kişi sayısı 5.216'dır." (Son pasta gazetesi 3 Mart 1931). Bu rakam sadece bir celladın Ankara'da yaptığı infazlardır. Türkiye'nin birçok yerinde kurulup görev yapan 17 istiklal mahkemesinin kararlarını varın siz düşünün.

İdam kararları, TV ekranlardaki gibi skeç rahatlığında verilirdi

Samet Ağaoğlu "Babamın arkadaşları" adlı kitabında anlatır. Sanık sandalyesinde doğuda bir ilçenin telgraf memuru var. Suç delili olarak isyan sahnesindeki bir arkadaşına çektiği şu telgraf: "Din uğrunda hazreti Hamza'nın yanına gitmeye hazırım" Babamın arkadaşı (Ali Çetinkaya / Kel Ali. Bu kişi Ak Parti kapatma davasında kapatılsın diye oy kullanan Anayasa Mahkemesi başkan vekili Osman Paksüt'ün dedesidir) gözlüklerini burnunun ucuna indirdi ve "Demek hazreti Hamza'nın yanına gitmeğe hazırsın ! Peki, yarın sabah orada olacaksın."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.