Aşı karşıtları bu sefer hangi mazereti üretecek?

Pandeminin resmi olarak ülkemize girdiği 2020 yılının Mart ayından itibaren köşe yazılarımızda ve televizyon programlarında maske, mesafe ve temizlik diyerek dikkatleri bu üçlüye çekmeye çalıştık.

Ardından aşı ile beraber maske, mesafe, temizlik ve aşı demeye başladık.

Hatta inadım inat diyenlere örnek olsun diye, televizyon programında maske nasıl takılır onu bile gösterdik.

Anlayan anladı...

Anlamak istemeyenlerde ise aynı azim ve kararlılık devam ediyor.

Velhasıl;

Bizlerin bu uyarılarına rağmen toplumun belirli bir kesiminde aşı karşıtlığı hâlâ devam ediyor.

Aşı karşıtları arasında bazıları aşılara güvenmediğini bazıları da yerli aşının çıkmasını beklediklerini ifade ediyordu.

Saygı gösterdik.

Ama özellikle son KOVİD-19'un Omicron varyantı ile beraber günlük vaka sayılarının 50 bine dayandığını gördük.

Kısaca pandemi tekrar pik yapmaya başladı.

Bu kaçıncı pik. Biz bile sayısını unuttuk.

Allah'tan arayıl tatiline az kaldı.

Yine yılın son gününde yaşananları bir de üstüne vurdum duymazlıkları da hesaba katarsak, önümüzdeki iki, üç günün daha sıkıntılı olacağını söylemek müneccimlik olmaz.

Özellikle yılın son gününün yansımaları yeni yılın ilk haftasının son günlerinde belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır.

İşte bundan dolayıdır ki ille de yerli aşı çıksın aşı olacağım diye tutturanlar var ya işte o yerli ve milli aşımız Türkovac çıktı.

Haydi o zaman aşı olmaya...

Nerede mi olacaksınız?

Bursa Şehir Hastanesi'nde...

Aşı olmayanlar ve aşı karşıtları bu sefer hangi mazereti üretecek?

Bekleyip, takip edelim...

ÇAT KAPI ZİYARETLER, GERÇEKTEN ÇAT KAPI OLSA...

Geçmişte her yeni yıla girişimizde içimiz kıpır kıpır ederdi. Belki çocukluk, belki de başka bir şey. Son yıllarda bu heyecan yerini, biraz üzüntü biraz burukluğa bıraktı.

Her yeni yıla girişte bir önceki yıldan bu yıla taşıyamadığımız akrabalarımız, komşularımız ve dostlarımız oluyor.

Bu vesile ile geçmişlerimize rahmet diliyorum.

Yine de her şeye rağmen umut içerisindeyiz.

Özellikle umutlarını korumasını istediklerimiz arasında pozitif ayrımcılık uygulanması gereken kesimler var.

Yetimler, öksüzler, şehit çocukları, gaziler, yetiştirme yurdunda kalanlar, huzurevinde kalan yaşlılarımız...

Malum yılbaşı klasiği...

Kentin karar vericileri yeni yılın ilk doğan bebeğini ziyaret ederler küçük altın takarlar, hastaneleri ziyaret ederler hastalara geçmiş olsun derler.

Huzurevlerine giderler yaşlıların elini öperler, şefkat evlerine (yetiştirme yurdu) giderler, çocukların gönlünü alırlar.

Bu ziyaretleri sonuna kadar destekliyorum.

Ama bu ziyaretlerin hepsi haberlidir.

Ziyaret edilen kurumlar, yöneticiler ve orada kalanlar bu ziyaretin gerçekleşeceğini bilirler. Belki çıplak gözle göreceklerimiz makyajla kapatılmış olur.

Benim diyeceğim odur ki;

Sayın Bakanlarım, Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanlarım, Sayın Mülki ve İdari Amirlerim bu ziyaretleri haber vermeden çat kapı yapın o zaman daha hoş olacaktır.

Benimkisi bir öneri...

Gerçekten gittiğiniz ve gezdiğiniz yerler gerçekten haberli gittiğiniz gibi mi?

Uygulamak ve değerlendirmek sizden...