Hava Durumu

Böyle tevekkül olmaz!..

Yazının Giriş Tarihi: 06.11.2020 07:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.11.2020 07:50

Ne kadar kaderci toplumuz.

Kendi hatalarımızı kader deyip üzerini örtüyoruz.

Çimentedon çal, demirden çal,malzemeyi yarı yarıya kullan...

Ondan sonra yaşanılan her deprem sonrası kader deyip geç.

Bu kadercilik anlayışı devam ederse işimiz çok zor.

Bu anlayışın benzerini, bundan bir kaç ay önce kulaklarımla duydum.

Tahtakale'de AK Parti Keles Belediye Meclis üyesi Orhan Çetin ile sohbet ederken bir hemşehrimiz o civardan beş katlı bir apartmandan bir daire alacağını söyledi.

Hayırlı uğurlu olsun dedikten sonra bir kaç soru sordum.

Bina kaç yıllık, fiyatı ne kadar, depreme dayanıklı mı?

Bu ve benzeri sorular.

Binanın en az 50 yıllık olduğunu depremle ilgili bir test yapılmadığını öğrenince şaşırdım.

Hemşehrimize Allah korusun olası bir depremde sıkıntı olacağını paylaştım.

Karşılığında ne cevap alayım deprem sadece bana mı vuracak?...

Bundan sonraki konuşmaları yazmayacağım bile.

Evet deprem de temizlik gibidir.

Herkes evinin önünü temizlerse o mahalle tertemiz olur.

Herkes binalarını sağlam yaparsa ya da kurallara uygun dönüştürürse orası da sapasağlam olur.

Olası bir depremde can kaybı ya çok az olur ya da hiç olmaz.

Eğer kaderci toplum olacak isek önce gereğini yapıp, sonra tevekkül etmeliyiz.

Ardımızdan gözyaşı bırakmak istemiyorsak bu işe bir an önce başlamalıyız yoksa yarın çok geç olacak.

Gelelim İzmir depremine. Depremin ardından TOKİ gerekli açıklamayı yaptı konutların temeli bir ay içinde atılacak, bir yıl içinde bitecek.

Yapılacak konutlarda zemin artı beş katı geçmeyecek.

Devletin politikası belli.

Zemin artı beş kartı geçmeyecek.

Neden Bursa'da birileri hala zemin artı 7-8 katta ısrar eder anlamış değilim.

Bu bağlamda;

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın önceki gün belediye başkanları ile yapmış olduğu toplantıyı fazlasıyla önemsiyorum.

Bu toplantı milad olabilir.

Yine yerel yöneticilerimiz bir an önce Altıparmak ve Çarşamba için eylem planını hazırlamalı ve uygulamaya geçmeli.

Yoksa yarın hep beraber bizler üzüleceğiz...

Hastane kardeşliği...

Önceki gün çok sevdiğim bir yakınımızı 16 yaşında kaybettim.

Yaklaşık 3 yıldır amansız hastalığa karşı mücadele ediyordu.

O mücadelesinden vazgeçmedi, hastalık da inadından...

Ama artık küçük bedeni dayanamadı, onu cennete yolcu ettik inşallah.

Bu süreçte Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Sabahattin Gazioğlu Çocuk Onkoloji Hastanesi'nde çalışan hastabakıcısından bölüm başkanlarına kadar herkesin olağanüstü gayretine şahitlik ettik.

Şahitlik ettiğim diğer bir olay ise hastanede tedavi gören çocukların aileleri arasındaki dayanışma.

O dayanışmayı kim görürse gözyaşlarına hakim olması mümkün değil.

Çocuklardan biri iyileşip taburcu olursa tüm aileler birbirine sarılıp gözyaşı döküyorlar, biri vefat ederse yine bu sefer üzüntüden birbirlerine sarılıp ağlıyorlar.

Onlar hem kederde, hem sevinçte beraber.

Belki aynın anneden aynı babadan doğmadılar ama aynı kaderleri yaşıyorlar.

Sevinçte de, üzüntü de beraberler.

Çocuklarda kardeş, anne babalar da...

En son örneğini kaybettiğimiz yeğenimiz 16 yaşında Hatice Nesli'de gördük. Aileler bir dakika birbirlerinden ayrılmadılar.

Diyeceğim odur ki birbiriniz yemekten, kavga etmekten vazgeçin.

Ara sıra Uludağ Üniversitesi Çocuk Onkoloji Bölümü'nün kapı önüne gidin dayanışmayı görün.

Bu vesile ile tüm şifa bekleyen başta çocuk ve diğer hastalarımıza Cenab-ı Allah'tan acil şifalar diliyorum...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.