Allah bozmasın!
15 Temmuz sonrası siyasetin zirvesinde esen uzlaşı ve barış rüzgarı tüm ülkeyi serinletmeye devam ediyor.
Elbette her şey o gece demokrasimizin mabedi olan TBMM'ye yağan bombaların altında parti farkı gözetmeksizin omuz omuza veren vekillerimizle başladı.
Bu çok asil dayanışma ve birliktelik duruşundan sonra Cumhurbaşkanı başta olmak üzere parti liderlerinin birbirlerine uzattıkları dostluk eli, ortak açıklamaları, sahiden de o kadar önemli ve değerliydi ki.
Bu çok özel ve güzel hareketleri daha sonra başka adımlar da süsledi elbette.
Farklı partilerin, farklı kentlerde ve farklı meydanlarda düzenlediği demokrasi mitinglerine diğer parti temsilcilerinin de katılımı Cumhuriyet tarihimizde çok ender görünen sahnelerdi.
Bildiğiniz gibi bütün bu özlenesi tabloyu taçlandıran diğer bir hamle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelmişti.
Erdoğan yaptığı açıklama ile “Şimdiye kadar açtığım tüm hakaret davalarını geri çekiyorum” diyerek bence uzlaşı rüzgarının sözde değil, özde esmesi anlamını da taşıyordu.
Kısaca, siyasetin doruklarında esen bu uzlaşı, barış, dayanışma ve birliktelik rüzgarı hiç dinmesin diyerek ben geleyim bu rüzgarın esmesini beklediğim diğer mecraya...
İnanın tam zamanıdır.
“Tam zamanıdır” diyorum çünkü Türk futbolu çok yakında, yeni bir sezon için yeşil sahalara çıkmaya hazırlanıyor.
Bu bağlamda ben diyorum ki 'keşke futbolun sahne aldığı her ortamda, aynı siyasette olduğu gibi barış kurgusu hayata geçebilse.'
Keşke A, B, C takımı demeden her taraftarın, her maçı izleyebileceği, her deplasmana gidebileceği ortamlar yaratabilsek.
Daha da ileri giderek ve hatta Galatasaraylı ile Fenerbahçeli taraftarlar tribünlerde kendine ayrılan yerde değil de, yan yana oturarak bu şöleni kardeşçe izleyebilse...
Ve keşke, isimleri dahi bir arada söylenmesi bile sorun olan Bursaspor ve Beşiktaşlı taraftarlar
aynı statta söyleyebilseler takımlarının şarkılarını...
Siz ne dersiniz bilmem ama bu konuda benim umudum var.
Çünkü siyasetçilerimizin bugünlerde başarıyla vermiş olduğu barış, uzlaşı ve dayanışma sınavını,
demokrasi mitinglerinde yan yana gelen taraftar grupları da verebilir.
Bursalı bir mahkum diyor ki!
Faks Bursa H Tipi Cezaevi'nden Haber Müdürlüğümüze gelmiş.
Konu, hapishanelerimizde 15 Temmuz sonrası yaşanan yoğunluk ve bunun neden olduğu sorunları net bir biçimde ortaya koyması bakımından oldukça önemli.
Adalet Bakanlığına sesini duyurmak isteyen mahkum S. Avcı bakın neler yazmış;
“Darbeye kalkışanlar’a yer açmak için adli mahkumların bir kısmı başka cezaevlerine sevk edilmeye başlanmıştır. Maddi imkansızlıklar nedeniyle zaten bulundukları şehirde ziyarete gelemeyen mahküm yakınlarının ziyaret olanağı hepten ortadan kalktığı için mahküm aileleri çok acınası bir duruma düşmüştür.”
Faksın devamında çözüm önerilerini de sıralayan S. Avcı'nın bu istemi, aslında sadece Bursa için değil tüm hapishanelerimizin bugününe de ayna tutuyor.
Sorunun en kısa zamanda çözüme ulaşması dileğimle...
ZAMAN TÜNELİ
5 AĞUSTOS 1914
İlk elektrikli trafik lambası , Amerika'da Cleveland'da Euclid Caddesi'nde kullanıldı.
Yorum: Türkiye'de ise ilk trafik ışığı 1929'da İstanbul'a konmuş. Demek ki neymiş; dünya da ilk kırmızı ışık ihlali Cleveland'da Türkiye'de ise İstanbul'da yapılmış.
***
TÜM KIŞLALAR ŞEHİR DIŞINA TAŞINACAK...