Beden ve ruhtan oluşan insanın hayatına anlam katan birçok değer vardır. Bunlardan biri de manevi sorumluluktur. Manevi sorumluluk sahibi olan insanlar paylaşma, dayanışma, sevgi, şefkat ve infak duygularına sahiptirler.
Manevi sorumluluk sahibi olan bir insan, madden ne kadar zengin olursa olsun Yüce Allah’ın karşısında bir “hiç” olduğunu bilir. Çünkü “benim” dediği ve sahibi olduğu bütün varlığının gerçek sahibinin Yüce Allah olduğunu kabul ve iman eder. Bu sebeple Allah’ın kendisine bahşettiği nimetleri, O’nun rızası doğrultusunda kullanır ve değerlendirir.
İnsanın manevi yönü asla ihmale gelmez. Maneviyat yoksunu olan bir insana, dünya ve menfaat hırsı hâkim olur.
Sekülerleşme (dünyevileşme) insanı merhamet duygularından uzaklaştırır. Merhamet yoksunu bir insan nemelazımcı bir tavra bürünür. Ve “ne pahasına olursa olsun, benim olsun” demeye başlar. Bu da toplumda açlık ve sefalete karşı bir duyarsızlığın meydana gelmesini sağlar.
İslam’a göre “müminler kardeştirler” ve tek bir vücut gibidirler. Bir insan bir organı ağrıdığında nasıl ki bütün vücudunda o ağrıyı hissediyorsa, herhangi bir kardeşinin başına bir sıkıntı geldiğinde de aynı acıyı hissetmelidir. Bu gerçeği Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine şefkat göstermekte müminler bir vücut gibidirler. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca, diğer uzuvları da ona ortak olurlar.”
Bugün 17 Ekim yani "Dünya Yoksullukla Mücadele Günü".
Bugün sokağımızda, mahallemizde, kentimizde, ülkemizde ve dünyamızda insanlar açlıktan ölüyorlar. 7 milyardan fazla insanın yaşadığı dünyada yaklaşık 1 milyar kişinin açlıktan ölme riski bulunuyor.
Kış geldi. Tipi boran artık evlerimizin çatılarında ninni söylemeye başladı. Öyle yoksul insanlar ve aileler var ki, boş gözlerle bakarlar ve ufuklara dalarlar. Kapılarının ne zaman tıklanacağına kulak verirler. Belki bir yardım eli uzanır diye.
Müslüman; elsize el, dilsize dil olandır. Müslüman; kimsesize kimse, sahipsize sahip olandır. Müslüman; dertliye derman, yaralıya merhem olandır. Müslüman; düşeni doğrultan, ağlayanı güldürendir. Müslüman; komşusu açken, tok yatmayandır...
Vicdan kuraklaşması
Kur’an-ı Kerim’de “Hayır ve iyilikte birbirinizle yarışınız…” (Maide-48) buyuran Yüce Allah, aynı zamanda açlık, yokluk ve yoksulluk içerisinde olanlara yardım etmemizi de emreder. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisiyle biz Müslümanlara bir misyon yükler.
Bu misyon sayesinde açlık, yokluk, yoksulluk içerisinde olanları arar buluruz. Sararan yüzlere, fersiz gözlere derman oluruz. Boynu bükük, gönlü kırık kimse kalmasın diye gayret gösteririz. Düşeni kaldırır, ağlayanı güldürürüz. Yuvasıza oba, üşüyene aba, açlara çorba oluruz.
Bugün insanlığın gözleri önünde, insanlığın en önemli medeniyet merkezlerinden olan Şam, Bağdat, Halep, Musul, Kerkük bombalanıyor. Binlerce masum, mağdur, mazlum ve muhtaç insan "imdaaat" diye feryat ediyor. Feryatları arşı ve arzı titretiyor. Titremeyen sadece insanların vicdanları.
Günümüzde, küresel çapta bir “vicdan kuraklaşması”na şahit oluyoruz. Yetimler sevindirilmiyor, yoksullar güldürülmüyor, kimsesizlerin ellerinden tutulmuyor, açların karınları doyurulmuyor. Bir tarafta açlıktan kıvrananlar, diğer tarafta zevk peşinde koşanlar. Bir tarafta beğenmedikleri yiyecekleri çöpe atanlar, diğer tarafta çöpe atılan yiyeceklerle karınlarını doyuranlar. Hatta çöpe atılan yiyecekleri bile bulamayıp açlıktan ölenler…:(:(:(
Ölen yakınının maaşını almak için boşanmak
Ölen bir yakını dolayısıyla kanun gereği dul hanımlara ödenen parayı almak üzere resmen boşanıp ancak yine birlikte yaşamaya devam etmek, hile niteliğinde olduğundan dolayı haramdır.
Bu tür hileli yollarla elde edilecek gelirler, kamu malını zimmetine geçirmek anlamına gelir. Buna göre hileli boşanma yoluyla alınan maaş helal olmaz.
Günün duası
"Allah'ım! Faydasız ilimden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım."