Hava Durumu

Diriliş neslinin amentüsü

Yazının Giriş Tarihi: 31.01.2020 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.01.2020 08:05

Tarih her konuda süreklidir. Bu dünya hayatının yapısı gereği inançsızlık sürdüğü gibi inanç da sürüp gidecektir, gitmektedir. Aslında inancın sürüp gitmesi esas, inançsızlığın sürüp gitmesi ise ona bir reaksiyon, bir kontrpuandır. Hakikat, ilk insandan beri sancaktarlarını bulmuştur. En büyük sancaktarlar, hakikat sancaktarları peygamberlerdir.
Ben buna inanıyorum. Bir diriliş eri olarak, gelecek zamanın biricik kenti diriliş kentinin, diriliş sitesinin kurulması için taş taşıyan, harç taşıyan biri olarak, onların izinden gitmekten başka bir erlik ve yapıcılık bulunmadığına inanıyorum. (S.Karakoç)
İnsanın ruhunu konuşturan bu dizeler büyük üstada ait. Düşünce yapısını ve ruhu evirip çeviren bu ideoloji ancak bu kadar doğru anlatılabilirdi.
İnanç, hayatın göbeğidir. Hakikatler bir üstün güç tarafından yazılmış ve O'nu keşfedene kadar gittiğin bu dolambaçlı yollar seni ve dahi beni oyalamaktan başka bir amaç gütmemekte. Ne zaman ki yollar O'na çıkar, yollar O'nda kesişir işte o vakit arkanda bıraktığın o uzun yolun anlamsız ve yavan olduğunu daha iyi anlarsın.
Her şey ama her şey anlamını sen içindeyken değil de, dışına çıktığında idrakine sunuyor. Bir diriliş öyküsü yazmak hayatla kavga ederken pek de mümkün değildir. Yapman gereken yani senin üstüne düşen vazifelerinle birlikte bir hayal kurmakla inşa edilebilir.
O hayali bir rüyadan öte görmek işte...
Bir sancak taşıyoruz. Bu sancak Allah'ın sancağıdır. İlk nefesten son nefese kadar; yükselişini Nebiler Nebisi'nin yaşattığı bir devrin devamını getirecek sancaktarların hayalidir bu...
Hakikatin batılla olan savaşının galibiyet hayalidir bu...
Bir bayrak taşımak 'Ben Müslüman'ım' demek kadar kolay değildir. Omuzlarına yüklediğin bu sözün ağırlığını hissetmedikçe, o ruhun o hayali kurması mümkün değildir.
'Ben Müslüman'ım, öyleyse Müslüman gibi yaşarım. Bu sancağı alnımın akıyla taşırım. O sancağın Rabbine hizmet ederim. Ümmetin sesi olurum!' diyenler işte o diriliş kentinin suyundan içerler-ne mutlu.
Allah'a savaş açanların eteğine saklanmak, onların vereceği elbiseyle ruhunu örtmek, onlardan onur dilenmek bir Müslüman'ı yerin dibine sokar. Allah'a savaş açanların vereceği ekmekle karın doyurmak yerine diriliş kentinin ekmek dağıtanı olmak olmalı hayalimiz. Gücü yalnızca onlarla tanımlamakla değil, güç deyince akla Müslüman'ı getirerek ve böyle olmak için çalışarak gerçekleşecektir hayalin...
İki Ömer'den biriyle güçlenen İslam'ı unutma! Biri adaletin babası, diğeri zilletin asası...
"Kuran ve İslam kıyamete kadar mahfuzdur, Allah buna söz vermiştir fakat hiçbir kişinin veya toplumun imanını koruyabilmesi taahhüt edilmiş değildir."
Çok ince bir çizgide durmalı Müslüman. Hassas olmalı. Kendini garanti altında hissetmemeli ki bu onu yanıltır. Allah'tan ziyadesiyle korkmalı. İbadetlerine büyük bir iştiyakla yönelmeli. Utanmalı Rabbinden...
Ama yine de Rabbinden umut kesmemeli. Her daim diriliş neslinin amentüsü olmalı!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.