Hava Durumu

Haliç'e nazır...

Yazının Giriş Tarihi: 05.06.2020 08:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.06.2020 08:11

-Gel kızım gel, otur da şöyle nefes al Haliç'e karşı. Ne zamandır yalnızım ben de, ne gelen var ne giden. Otur da iki lafın belini kıralım şurada. Ne o ağlıyor musun sen? Yapma be kızım, ne için kim için? Bak neler gördü bu gözler, nelere şahit oldu. Al da sil şu mendile burnunu.
Eyvah! Anlaşılan susturamayacağız seni...
Öyleyse bu aksi ihtiyarın maziden gelen kokuşmuş dedikodularını da dinleyeceksin o vakit. Hadi asma güzel suratını. Bahse girerim yanıma ağlayarak gelip gülerek gidenler gibi olacaksın sen de...
Ah deli oğlan ah! O da senin gibiydi.
-Kim?
-Kim olacak Bay Pierre, yani ben 'Pierre' derim...
Kalbi mi yaralıymış neymiş? Yazdı burada çizdi bir şeyler. Zırvaladı gitti yine. Ne zamandır görmedim haylazı. Kahve içeceği zaman hep beni tercih ederdi kerata.
E övünmek gibi olmasın da sultan mutfağından geldim ben de. Sadece bir yerim de defo varmışmış. Ha hay! En yüksek kalite porselen, eşsiz desenler hepsi ben de mevcut. Hem İstanbul'un en seçkin beyefendi ve hanımefendilerine ikramda bulunurum. En mahrem sırlarına vakıfım. Yeni gelen yetmelerle, yerden bitmelerle kıyası kendime hakaret kabul ederim. Nerede görsem ezerim. Tabağımla uyum içindeyim; hizmet etmeyi severim. Yerleştiğim gibi kıpırdamam; gözü yaşlıya dayanamam. Sen de eski, ben diyeyim antika; artık zaman geçti kime ne fayda...
-Yok, olur mu öyle şey, yenilere taş çıkarırsınız efendim.
-Saygılı çocuksun, seni sevdim. Ama laf aramızda bazı tipler beni kahretti. Bir nazlar, bir kaprisler. Bilmem kaçıncı ayrılıklar, e artık yaşlandım. Kafam götürmüyor vallahi...
-Gerçekten işiniz zor efendim. Bunca acı, bunca naz. Biz taşıyamıyoruz, siz nasıl taşmıyorsunuz?
- Taştım evladım, bir vakitler ben de taştım.
-Ne için?
-Ah o Nuriye, Zinnur cadıları yok mu, yediler Nuri Bey'in kafasını, bir deri bir kemik kaldı adamcağız. Bir Fransız kızını da taktılar peşlerine; kaçtılar Fransa'ya. Hadi bakalım çek çekebilirsen Nuri Bey'in nazını niyazını. Sonra bizim Pierre dönmedi mi elinde koca bir kitapla. Dinle dinle başım şişti. Neydi o memleketinden döndüğü vakit. Azade'yi görememiş mi ne; salya sümük. Ben tabi sorduğuma bin pişman. Dertli olan da beni mi buluyor ne?
Yani şuracıkta Çolak Hasan Tekkesi'yle İskender Dede olmasa bir dakika bile durmam. E artık ben de yaşlandım. Kulbum yüzünü Eyüp Sultan Mezarlığı'na dönüyor. Çok pişmanım, çok perişanım. Bunca günahı nasıl taşırım.
Gülme evladım gülme. Bak kulbumu kırıyorsun; eşyanın da bir dili var ama...
Ah seni gidi yaramaz! Sahi sen niye ağlıyordun?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.