Hava Durumu

İç muhasebe

Yazının Giriş Tarihi: 03.04.2020 07:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.04.2020 07:54

Eyüp Peygamber, Yakup (a.s)'ın kardeşi Iys'ın soyundan gelmekteydi. Allah-u Teâlâ dedesi İshak peygamberin duasıyla kendisine ziyadesiyle mal, mülk ve evlat vermişti. Bolluk içinde yaşayan Eyüp Peygamber'in bağları, bahçeleri, hayvanları da çoktu. Nerede fakir, garip, yetim veya dul varsa onlara yardım ederdi. Sofraya ihtiyaç sahibi olmadan oturmazdı. Cömert ve misafirperverdi...

Şeytan, bu kadar güzelliği elinde tutan ve Rabbine karşı itaatkâr olan Eyüp Peygamberi sever miydi?

Elbette vazifesi gereği yine nifak tohumları saçacaktı çünkü ondaki iyilik ve güzelliklerin yok olmasını istiyordu. Bu sebeple insan kılığında halkın arasına giriyor, 'Eyüp Peygamber'in bu kadar nimet ve bolluk içinde kulluk yapmasının kolay olduğunu, darlık ve musibet anında bunları yapamayacağını' söylüyor insanların aklını karıştırıyordu.

Evet, Hz. Eyüp Peygamber'in imtihan vakti gelmişti. Çünkü Rabbi onun gibi bir hayatla hepimize örnekler vermek istiyordu...

Eyüp Peygamber'in imtihanı sebebiyle sahip olduğu şeyler elinden alındı: Malı, mülkü, zenginliği, bir depremle evlatları yani nail olduğu bütün nimetler tek tek yok oluverdi. Ve bunlar olurken Şeytan Eyüp Peygambere gelip onun Rabbi ile arasını açmak ve onu isyan ile tanıştırmak istiyordu. Lakin her seferinde Şeytan, Eyüp(a.s)'ı sabrederken buluyordu. Ona bir türlü ulaşamayan Şeytan kuduruyordu...

Hz. Allah, Eyüp Peygamber'i son olarak kötü bir hastalıkla imtihan etti. Hastalık o derece arttı ki, artık hiç kimse yanına uğramaz oldu. Hz. Yusuf'un soyundan gelen kıymetli eşi ona gözü gibi bakıyordu. El işi yaparak geçimlerini temin ediyordu. Hz. Eyüp bunca olan şey için bir an bile 'neden' demedi. "Allah verir ve yalnız Allah alır" diyordu. Her daim tevekkül ve teslimiyet içindeydi...

Şeytan yine boş durmuyordu tabi. Halkın arasında dolaşıyor, onlara 'Eyüp Peygamber'in eşine yardımcı olmamaları gerektiğini, aksi halde hastalığın bulaşabileceği' telkininde bulunuyordu. Nihayet söylenenlere halk itibar etti ve koca Peygamber'i eşi ile birlikte şehirden kovmuşlardı...

Şehrin dışında bir kulübede yaşıyordu Allah'ın Elçisi ve 'neden ben' demiyordu. Şiddet ve bela zamanı, sıhhat ve sefa süresi kadar olmadan Allah'a şikâyet etmekten hayâ ediyor, "Allah Teâlâ, nimetler verirken razı oluyoruz da, O'ndan gelen belalara niçin sabretmeyelim?" diyordu.

En nihayetinde hastalığı çok ilerleyip zikredemez hale gelince:

"...Bana gerçekten hastalık isabet etti. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!"(Enbiya,83) diyerek Cenâb-ı Allah'a iltica etti. Allah da Eyüp Peygamber'in duasını kabul etti. 'Ayağını yere vurmasını ve yerden fışkıran sudan hem içip hem de yıkanmasını söyledi. Böylelikle Allah, onu şifaya kavuşturdu...

Evet, Eyüp Peygamber her konuda kendisine isabet eden bütün imtihanlardan sabır ve teslimiyet ile işte böyle geçmiş oldu...

Başımıza gelen her türlü derdin ve tasanın bizleri nasıl bir kıvama getirmesi gerektiğinin örneğini görmüş olduk. Şimdi bir iç muhasebe ile sizleri baş başa bırakıyor, Allah Zülcelâl Hz.' nin bu sıkıntılı günlerde bizlerle beraber olmasını diliyorum. Sabır, teslimiyet, tevekkül ve dua ile kalın...

Sağlıkla...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.