Bir süredir medyada Ayçiçek yağı ile ilgili haberler görüyoruz. Kuyruklar olduğu görülüyor. İthalatın yüzde 70'inin Rusya ve Ukrayna'dan yapıldığı ayçiçek yağı stoklarının azaldığı iddia ediliyor.
Bu konu ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, ayçiçek yağı stoklarının tükendiği iddialarını yalanlayarak, "Hiçbir şey yapmasak Temmuz ayına yetecek kadar stok var" açıklamasında bulundu.
Yaşamında çokça kuyruğa tanık olan bir jenerasyondan geliyoruz. Bir aralar özellikle akaryakıt kuyrukları gündemdeydi. Şimdilerde de bu konu gündeme. Konu gündeme gelince size Bursa’da yaşanan bir kuyruk öyküsü anlatmak istedim.

AYÇİÇEK YAĞININ DOĞUŞU VE EMEK YAĞ
Önce size biraz Emek Yağ’ı anlatacağım. Mübadeleden(1923) çok önce İslam Dede(Uyar) iki kardeşi ile Prizren’den Mirzoba köyüne göç eder. Kardeşlerinin izi sonra kaybolur. Daha sonra oğlu Ahmet Uyar ise Tirilye’ye yerleşir. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Tirilye’de, Tirilye eşrafından Ahmet Bey, oğlu Sait’i de yanına alarak ekmeğini zeytinden çıkarmaya karar verir.
Böylece zeytinin önemli bir ürünü olan zeytinyağı için 1929 yılında Ahmet Bey (Uyar) ve oğlu Sait beyin girişimleri ile Emek Yağ adıyla zeytinyağı yapacak makinaların üretimine başlanır. Firma önce zeytinyağı makinaları üretmeye başlar, sonrasında kasalı zeytin ticareti ile devam eder ve ardından zeytinyağı ve sabun üretimi devreye girer. Sonraki süreçte Sait Bey’in oğulları İslam ve İbrahim Uyar bayrağı devralır.
İki kardeş şu andaki Bademli girişindeki Emek Yağ fabrikasının ilk halini 1963’te kurar. Fabrikanın hemen yan taraftan Nilüfer deresi akıyordur. Kuyu açtığınızda buradan bolca su çıkıyor. O yüzden burayı tercih ederler. O zamanlar tabii oralarda hiç kimse yoktur. 1965’te üretim başlar. Aile zeytinyağı işinden çıkmaz ama zeytinyağı pahalı bir üründür. O dönem Ayçiçek diye bir şey çıkar fakat yöre insanı bir türlü kabul etmez. ‘Biz ot yağı yemeyiz’ der. Ucuz ama sonuçta zeytinyağı değil. İki kardeş ayçiçek yağı işini oturtmak için bayağı uğraşır.
Bu girişim ile ülkemizdeki ayçiçek yağı üretiminin ilk başladığı yerlerden biri olur. Zaten ayçiçek yağını oturtmasalardı, şu anda zeytinyağı Türkiye’ye yetmezdi.

YAĞ KRİZİ VE BURSA
1970’li yılların ortalarında kuyrukların yoğun olduğu bir dönemde ülkede ve Bursa’da ciddi bir yağ krizi vardır. Bir taraftan da karaborsacılar kol gezmektedir. İşte o dönem Bursa’daki bu krizde imdada Emek Yağ yetişir. Bakın o günleri dedesinin adını taşıyan Emek Yağ Yönetim Kurulu Başkanı Sait Uyar bir söyleşimizde nasıl anlatır:
“70’li yılların ortalarına gelindiğinde yağ buhranı ortaya çıkıyor. O zaman yağ kuyrukları, tüp kuyrukları vs. var. Yani Türkiye yağsız kalmış. Kendi üretimi yetersiz olduğundan mal karaborsaya düşmüştü. Bazı kişiler karaborsa yaparlarmış. Bizimkilere böyle çok teklifler gelmiş.
Hükümet o dönem narh koyuyor, narhlı fiyattan satıldığında da kâr olmuyor. Kar olmayınca da bu defa mal karaborsaya düşüyor. Babam ve amcam Valilikle masaya oturup şöyle bir çözüm buluyorlar. Direk üreticiden tüketiciye verirsek biraz kar kalıyor. Fakat araya bir aracı girdiği zaman, dağıtım için aracıya da bir şey kalmıyor, üreticiye de bir kar kalmıyor.
Valilikle oturup anlaşıyorlar. Fabrikadan çıkan her teneke yağ ki -o zaman beş litrelik ambalaj ve 18 litrelik ambalajlar var- fabrikanın bir kamyonuna yükleniyor. Günde kaç kez bilmiyorum. Bursa’nın yağ ihtiyacını o şekilde perakende olarak bir kişiye bir tane olmak üzere kamyonun üzerinden dağıtılıyor. Valiliğin nezaretinde, izdihamı önlemek için kolluk kuvvetlerinin denetiminde 70’li yılların ortalarında Kültürpark içinden satış yapılıyor.
O zamanlar Emek markası ikon olmuş Bursa’da. O dönemde Bursa’yı hiçbir zaman yağsız bırakmadıkları için. Babam söylerdi, bavulla para getirirlerdi tüm üretimi satın alalım siz hiçbir şeye karışmayın, derlerdi. Ama o karaborsayı yapanlardan hiç kimse bugün piyasada kalmadı. Yani uzun soluklu olmuyor.
Bizim uzun soluklu olmamızın sebebi de Bursa’yı bu yağ buhranında yağsız bırakmamamızdandır. Markamız da o zaman marka oldu. Emek markası, Bursa’nın yağ markası oldu. Tabii o zamanlar Bursa daha küçüktü. Metropol haline geldikten sonra biz hiçbir zaman makul fiyat ve yüksek kalite ilkemizden vazgeçmedik.”
SON SÖZ
Yukarıdaki örnek vatanını seven insanların, daha çok kar etmek için mallarını karaborsaya vermek yerine, daha az kazanarak doğrudan tüketiciye ulaştırdıkları gerçek bir vatanseverlik örneğidir. Şu anda aramızda olmayan İslam ve İbrahim Uyar büyüklerimi tanımak nasip oldu. Onları rahmetle anıyorum ve de devrettikleri mirası onların çizgisinde yaşatmaya çalışan çocukları ve torunlarına da kolaylıklar diliyorum.
Zeytinyağ ve bitkisel yağ sektöründe çocukluğumuzdan bildiğimiz birçok dev marka son 10-15 yıl içinde tek tek yabancı sermaye tarafından satın alındı. Ülkemizin ayçiçek yağının ilk üreticilerinden Emek Yağ dimdik ayakta duruyor.
Evet, hem de yüzde 100 yerli ve milli bir marka olarak. İlkokul günlerinden “Yerli malı Türkün malı, her Türk bunu kullanmalı” sloganı aklımızda. Kuşkusuz buradaki Türk kavramı etnik bir kökeni tarif etmiyor, bu ülkede yaşayan her vatandaşı kastediyordu.
İyi ki varsın, Emek Yağ.