Ülkemizde zeytincilik Akdeniz ikliminin görüldüğü Akdeniz, Ege ve Marmara’da yapılır. Ülkemiz üretiminin yüzde 79.3’ünü 10 il karşılar. Bu iller arasında Manisa yüzde 20.7 ile ilk sırada, Aydın yüzde 13.4 ile ikinci sırada ve Bursa da yüzde 9.9 ile üçüncü sırada yer alır.
Arkeolojik bulgularda zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretiminin ilk kez Anadolu’da Hititler tarafın yapıldığını gösterir. Türkler 11 yüzyılda zeytinyağı ile Anadolu topraklarında tanışır. 19. yüzyıla kadar Osmanlı mutfağında zor yer bulan zeytinyağı o tarihten sonra mutfakta “zeytinyağlılar” olarak bilinen yemek sınıfını oluşturur. 20. Yıl başlarına kadar lambalarda aydınlatma amaçlı kullanılır. 1896-1913 yılları arasında Osmanlı’nın önemli bir ihracat ürünü haline gelir.
Kişi başına zeytinyağı tüketimi en çok Yunanistan’dadır. Yılda 12 lt. Ülkemiz ise yıllık 2 lt ile dördüncü sıradadır.
Zeytin ağacı 1.000 yıl kadar yaşayabilir. 12–15 m kadar boylanabilir. 7–8 yaşında meyvesini vermeye başlar. 35'inci yaşına kadar verimi artar, sonra meyve veriminde azalma görülür. Bu kutsal ağaç çeşitli mitolojilere, menkıbelere konu olur.
MİTOLOJİDE ZEYTİN AĞACI
Cennetten kovulan Âdem, 930 yaşına geldiğinde öleceğini anlar ve Tanrı’ya yakarır. İnsanın affedilmesini isteyen Âdem, oğlu Şit’i cennet bahçesine gönderir. Cennetin bekçisi olan melek, Şit’i bahçede karşılar ve ona Kutsal Bilgi Ağacı’ndan üç tohum verir. Melek, Şit’e şöyle der:
“Âdem öldüğünde bu tohumları onun ağzına koy ve bedenini göm.”
Yeryüzüne inen Şit, bu söze uyar; babasını tohumlarla birlikte Tabor Dağı eteklerine gömer. Âdem’in ağzında yeşeren üç tohum, Akdeniz’in üç ağacına dönüşür: Zeytin, Sedir ve Selvi…
Antik çağlardan beri zeytin kutsal bir ağaç olarak bilinir. Zeka, aydınlık, beceri ve el sanatları tanrıçası Minerva (Tanrıça Athena’nın Latince adıdır) ile Deniz tanrısı Neptün (Poseidon), Atina şehrinin tanrıçası olmak için Olimpos Tanrısı Jüpiter’in düzenlediği yarışmaya katılırlar. Jüpiter(Zeus), Atina şehrini, kendisine insan soyu içeren yararlı hediyeyi sunana vereceğini ilan eder. Neptün, Atina akropolünün üstünde tuzlu bir göl (deniz) oluşturur. Minerva ise bir zeytin ağacı. Minerva, bu bitkinin, insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğunu söyler. Jüpiter, Atina’nın yönetimini, denizden daha yararlı olan zeytin ağacını kendisine sunan Minerva’ya verir.
Kuran-ı Kerim'de 6 ayette ve çok sayıda hadiste zeytinden övgü ile bahsediliyor. Nur suresi 35. Ayette, “doğuya ya da batıya ait olmayan mübarek zeytin ağacının yağı ateşe değmeden bile ışık verir” ifadeleri ile zeytin ağacının kutlu, bereketli olduğu tasvir edilir.
ZEYTİNYAĞININ YARARLARI
Literatüre göz attığınızda zeytinyağının şu faydalarını görürsünüz:
“Zeytinyağı kronik hastalık riskini önler. Tip-2 diyabet riskini azaltır. Kalp hastalıklarına karşı korur. Felç riskini azaltır. Kilo kaybına yardımcı olur. Kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardım eder. Kötü kolesterolü düşürür. Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişme olasığını azaltır.”
BİR ZEYTİNYAĞI TADIMI
Geçenlerde yaşantımda ilk kez bir zeytinyağı tadımına katıldım. Özgür Gül‘ün organizasyonunda, Müge Nebioğlu’nun sunumunda BUTA ASSOS ev sahipliğinde, Downtown’da Smash Restaurant’ta bir zeytinyağı tanıtımına davetliydim.
Sevgili Ramazan Başan ve Teo’s sahibi Kayhan Ezer ve eşi ile birlikte oturduk. Uzun yıllar sonra Sevgili Can Çağlar’ı (eski milli voleybolcu ve sanayici) orada gördüm. Serdal Can da oradaydı.
Müge Nebioğlu, ülkemizin ilk zeytinyağ tadımcılarından. Kendisi gıda mühendisi ve alanında doktora yapmış İtalya’da zeytinyağı tadımı alan ilk yabancı isim.
Yaklaşık 4 saat süren bir etkinliğe katıldık. Müge Nebioğlu, bize zeytin yağının özelliklerini, yararlarını, zeytinyağının yapılış sürecini ders gibi anlattı. Bu sunumda gerek dünyadan gerekse ülkemizden örnekleri dinledik. Zeytinyağı ile ilgili doğru bilinen yanlışları da sıraladı. Evet, tam dört saat boyunca önümüzde tadımı yapılacak 5 yöreye ait zeytinyağlar küçük likör kadehleri benzeri kadehler içindeydi. Su ve madensuyu dışında bir tanede ağız tadımızı değiştirmek için sarı elma vardı.
Zeytinyağ tadımı öncesi uyarılmıştık. Aç gelmeyin diye. İyi ki söz dinlemişiz.
O gece tam beş ayrı tadım yaptık. Gemlik Marmara, Ayvalık Kuzey Ege, Hanım Parmağı Kuzey Ege, Domat İç Ege ve Memecik Güney Ege yörelerine ait değişik zeytinyağların tadımını gerçekleştirdik. Benim için ilginç bir deneyim oldu.
SON SÖZ
Evet, sonunda zeytinyağı tadımını da yaptık. Ben bu güzel gecenin organizasyonu için sevgili Özgür Gül’e ve bizi doyurucu bilgileri ile donatan, Zeytinyağı Tadım Uzmanı ve Gıda Mühendisi Müge Nebioğlu’na çok teşekkür ediyorum.
Bence bölgemizin zeytini ve zeytinyağının tanıtımı ve markalaşması noktasında bu değerli iki insandan da yararlanılmalı. Hem bilgi birikimleri hem de sahip oldukları network/işağı buna uygun.
Bu süreç sonunda Bursa’nın markalaşma sürecinin de bir parçasını oluşturur.