BM IPCC raporu ve yeşil fabrikalar

Geçtiğimiz hafta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunu açıkladı. Guterres, küresel ısınmanın 1,5°C’yi geçici olarak aşması halinde bile bazıları geri dönülemez ciddi sorunların ortaya çıkacağı uyarısı yapılan raporla ilgili, “Hayatım boyunca birçok bilimsel rapor okudum, ancak böylesini hiç görmedim” dedi.

Yükselen küresel sıcaklığın tüm canlılar üzerindeki etkisini ortaya koymak üzere 67 ülkeden önde gelen iklim uzmanları tarafından hazırlanan BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 6 dönem raporu “İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık”  başlığı ile ciddi uyarılara yer verildi.

RAPORDAN BAZI RAKAMLAR

IPCC’nin II Numaralı Çalışma Grubu'nun raporunda yer alan bazı tespitler şöyle:

“İklim değişikliği tatlı su, kıyı ve açık okyanus deniz ekosistemlerinde önemli hasarlara ve giderek geri dönüşü olmayan kayıplara neden oldu.

Soyu tükenme riski çok yüksek olan tüm karasal ve tatlı su türlerinin oranının sıcaklık artışının 1,5°C olması halinde %9- arasında gerçekleşmesi beklenmektedir. Sıcaklık artışının 2°C'ye çıkması halinde ise bu oran -’e ulaşacaktır.

İklim değişikliğine karşı son derece savunmasız koşullarda bulunan insanların sayısı yaklaşık 3,3 - 3,6 milyar civarındadır.

2100 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık %50-75'inin aşırı sıcaklık ve nem nedeniyle hayatı tehdit eden iklim koşullarına maruz kalabileceği öngörülmektedir.

İklim değişikliği ve aşırı hava olayları kısa ve uzun vade sağlık sorunlarının yanı sıra erken ölümleri önemli ölçüde artıracaktır.

Avrupa’da ikamet edenlerin büyük şehirlere ve kıyı bölgelerine kayması, risk altındaki varlıkların artmasına yol açacaktır.

Avrupa'da kentsel nüfusun oranının 2015'teki %74'lik seviyeden 2050 yılında %84'e çıkacağı ve bu artışın büyük bir kısmının Güneydoğu ve Doğu Avrupa'da gerçekleşeceği öngörülmektedir.

Küresel ısınmanın 1,5°C’nin altında tutulmasının elzemdir. Bunun için emisyonların %45 oranında azaltması ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşılması gerekir.”

EROL TÜRKÜN NE DİYOR?

Pazartesi günkü yazımda Ankara’da yapılan ve Çevre , Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, Yapım Teknolojileri ve Laboratuarlar Daire Başkanlığı’nın düzenlediği “Yapım teknolojileri, deprem izolatörleri ve yeşil binalar” çalıştayından söz etmiştim. Bu çalıştaya Bursa’dan, Türkiye Yapı ve Zemin Laboratuarları Derneği adına Yaşar Poyraz ve Yapı Denetim Birliği adına Oktay Altun katılmıştı.

Bu yazımın üzerine Bursa’nın tekstil sektöründeki en köklü firmalarından biri olan Türkün Holding’in sahibi Erol Türkün şu mesajı paylaştı.

“Yeni yapı teknolojileri yeşil binalar ve fabrikalarla ile ilgili calıştayı Bursa’da yeni yapılacak milyonlarca metrekare fabrika binaları için yapsak da hem müteahhitler hem de sanayiciler faydalansa.

Yeşil rengi tanıyoruz da yeşil fabrikanın ne olduğunu çoğumuz bilmiyoruz.

 BTSO’ya da duyurulur.”

Bilindiği gibi Yeşil binalar, sürdürülebilir yapı malzemelerinden oluşan, su ve enerji verimliliği diğer binalardan oldukça yüksek olan; yapının arazi seçim sürecinden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirilip tasarlandığı, bulunduğu doğaya özgü koşullara uygun, enerji verimli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmiş, çevresel etkileri düşük malzemelerin seçildiği, su verimliliği sağlayan çevreci, ekonomik ve sağlıklı binalardır. Yeşil fabrikalar da bu mantalite içinde kurgulanmış fabrikalardır.

Belli standartlarla sertifikalanmakta olan yeşil binaların sertifika dereceleri sağladıkları performansa göre değişiklik gösteriyor. Sertifika veren birkaç kurumun temel prensipleri aynı olmasına rağmen standartlar arasında bazı değişiklikler bulunuyor. Bu sertifikalardan biri olan LEED, Amerikan Yeşil Bina Derneği’ne aittir ve aynı zamanda en yaygın şekilde kullanılandır.

SON SÖZ

Ben buradan Erol Türkün’ün mesajını BTSO Başkanı İbrahim Burkay’a iletiyorum.

Elçiye zeval olmaz.