Bursa’da günümüzdeki karşılığı ile ilk üniversite 11 Nisan 1975 tarihinde TBMM’de kabul edilen kanun ile ülkemizin 39. üniversitesi olarak kurulur. Bu kuruluş İstanbul Üniversitesi tarafından Bursa’da yasal kuruluşu 1970, fiili kuruluşu ise 1972 yılında gerçekleştirilen Bursa Tıp Fakültesi (Eğitime önce İstanbul’da başlanır, Bursa’ya ise 30 Mart 1974’de geçilir) ile Bursa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin birleşimi ile 1975 yılında gerçekleşir. Kuruluştaki kurucu rektör Prof. Dr. Fethi Tezok’tur.
Üniversite kuruluşundan sonra bir gün Rektör Tezok Hoca ile dönemin Bursa Baro Başkanı Turgut Bulut, Tayyare Kültür Merkezi’ndeki bir etkinlikte yan yana düşerler. Tanışınca Rektör Tezok, üniversitenin kurulduğunu ama ona destek için bir vakfa ihtiyaç olduğunu, bu konuda Bulut’a yardımcı olup, olamayacağını sorar.
Bunu ardından Turgut Bulut devreye girer ve 1976 yılında Bursa Üniversitesi Güçlendirme Vakfı kurulur. Bu vakfın mütevelli heyeti 1976’daki vakıf senedine göre şu isimlerden oluşur:
“Bursa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ö. Fethi Tezok, Bursa Valiliği’ni temsilen Vali Mehmet Karasarlıoğlu, Bursa Belediyesi’ni temsilen Belediye Başkanı İsmet Tavgaç, BTSO’yu temsilen Ali Osman Sönmez, İhsan Dikmen, Turgut Bulut, Sait Acar, Prof. Dr. Turgut Vardar, Dr. Mehmet Ali Çakmak, Tuncay Bilgin, Kemal Türkün, Mehmet Beysel, Süleyman Beltan, Selahattin Celep, Celal Dıbırdık, Talat Diniz, Nuri Erbak, Nazif Ersöz, Sait Ete, Ali Fidanlar, Memduh Gökçen, Ahmet Kalyon, Zühtü Kocaer, Feridun Malcılar, Ertan Sayılgan, Ali Osman Sönmez, Selim Süter, Abdurrahman Şenipek, Turgut Yılmazipek.”
Daha sonra 1983 yılında vakıf Uludağ Üniversitesi’ni Güçlendirme Vakfı adını alır. Vakıf kuruluşunun ardından kamu yararına olmak ve vergi muafiyeti kazanmak için çalışmalara başlar. Bunun için vakfedilen bir mali değer gerekmektedir. Ama ortada para yoktur. Bu konuya dönemin 6.Noteri ve Emekli Deniz Hakim Albay Sait Acar bir çözüm bulur. Herkesten senet toplanır ve senedi bir yıl içinde ödeyeceği taahhütü alınır. Evraklar hazırlandıktan sonra rektör Fethi Tezok Hoca, Ankara’ya gider. Kendisi Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden geldiği için geniş bir çevresi vardır. Tek, tek bakanlara imzalatır ve Bakanlar Kurulu’ndan kamu yararına vakıf olarak geçer.

Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğüne bildiğiniz gibi Nisan 2019’da Prof.Dr.Ahmet Saim Kılavuz atanmıştı. Ahmet Hoca’nın görev süresi 19 Nisan 2023’de doluyor. Aday başvuruları yapıldı. Bu adaylardan bazıları YÖK’te mülakata çağrıldı. Top Cumhurbaşkanı Erdoğan’da. Öncelikle dileğimiz üniversitemizin içinden bir aday atanması. Neyse bu konumuz değil.
Salı akşamı 11 Nisan 2023’de üniversitemizin 48 . kuruluş yıldönümünde Rektör ve Bursa Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Kılavuz, mütevelli heyetini, senato üyelerini, idari kadroyu, vakıf ve üniversiteye katkıları olan kişi ve kurumlarla bizleri bir araya getirdi. Vakıf Başkan Yardımcısı Mehmet Erbak da oradaydı. Özünde Rektör Hoca böyle bir iftar yapmayıp, bunu deprem bölgesine aktarmak istediği düşüncesini Vakıf’ta açtığında vakıf ve üniversite kaynaklarının dışında bir çözüm bulunup, bir sanayicimiz bu maliyeti üstlendi. Kim olduğunu kendisinin bu konudaki hassasiyeti nedeniyle yazmıyorum.
REKTÖR KILAVUZ NE DEDİ?
Rektör Kılavuz, vakfa ve üniversiteye yapılan bağışların çok değerli olduğuna dikkat çekerek katkıda bulunan herkese teşekkür etti. Daha sonrasında ise şunları söyledi:
“İlk günden bugüne kadar her zaman ortak aklı önemsedik. İstişare etmeden karar almadık. Bu kültürün üniversitelerde, demokratik ortamlarda terk edilmemesi gereken yegane unsur olduğuna inanıyoruz. 4 yıl boyunca da bu şekilde davranmanın ödülünü aldık. Huzur, güven ve dayanışmanın kat be kat arttığını gördük. Bir eğitimcinin gelebileceği zirve noktanın şu anda bulunduğum konum olduğuna inanıyorum. Ben görevimi layıkıyla yapmış olduğuma inanıyorum. Görevimi de gönül rahatlığıyla devretmeye hazırım. Toplumun her kesimi ile kıymetli ilişkiler kurduk. Güzel dostluklar oluşturduk. Her birine bizlere verdikleri destek için teşekkür ediyorum. Benden sonra gelecek arkadaşımın da aynı başarılara ulaşması için dua ediyorum.”

Bu arada Rektörün konuşmasındaki en kritik sözler kendisinden sonrakilere bir ağabey nasihatı gibiydi:
“Gırtlak dokuz boğumdur. Dinlerken ve konuşurken sekiz boğumda yutkunun/düşünün dokuzuncu da konuşun.”
(Hocam bu nasihatınızı ben de kendi üstüme alıyorum.)
Program, bağışçılara teşekkür belgelerinin takdim edilmesinin ardından sona erdi.
SON SÖZ
Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ahmet Saim Kılavuz’u farklı düşüncelere saygılı ve açık, herkesi dinleyen, her şeyi ben bilirim demeyen, işbirliklerine açık, uzlaşmacı ve istişareye açık bir lider olarak tanıdık.
BUÜ’de kuruluşundan bugüne görev almış tüm rektörleri tanıyan bir kişi olarak kendisiyle çalışmak keyifliydi.
Ben kendisine bundan sonraki yaşamında başarılar diliyorum.
