El Hijyeni Günü ve Pala'dan öneriler

Evet, 5 Mayıs Dünya El Hijyeni Günü'ydü. Salgının nerede ise beş aydır gündemimizde olduğu ve sürekli el yıkamadan söz edildiği bu süreçte, bugün ayrı bir önem taşıyor.

Korona sonrası dönemde ve bu süreçte rakamları ve istatistikleri bir kenara bırakarak(Çünkü görülüyor ki, herkes doktor, herkes biyoistatistik uzmanı oldu), bundan sonra ne tür alışkanlıklarımız olacak, hangi yeni alışkanlıklar yaşantımıza girecek sorusunun yanıtını bulmaya çalıştım.

Konuyu kentimizdeki bu alanının en yetkin isimlerinden biri olan Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr.Kayıhan Pala'ya sordum.

Tanıyanlar tanıyor, ama tanımayanlar için kısaca anımsatmak istiyorum:

KAYIHAN PALA KİMDİR?

Prof.Dr.Kayıhan Pala, Bursa'nın yakından tanıdığı bir isim. Bursa Erkek Lisesi mezunu. 1988 yılında girdiği Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü'ndeki Halk Sağlığı doktorasını 1997 yılında bitirdi.

1997 yılından bu yana, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'nda çalışmaktadır. 2000 yılında yardımcı doçent, 2004 yılında doçent ve 2010 yılında profesör unvanı aldı.

Prof. Dr. Kayıhan Pala, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğü görevlerini yaptı.

2012-2014 yılları arasında da Bursa Tabipler Odası Başkanlığı yaptı.

KAYIHAN HOCA NE DİYOR?

Kayıhan Pala, bundan sonraki yaşantımız için şu önerilerde bulundu:

"Bu hastalık bize şunu öğretti. Damlacık enfeksiyonu ile yayılan hastalıklarda kişinin kendi hijyeni çok önem taşıyor. El yıkamaya daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Bir yanlış bilgimiz var. El hijyenine dikkat gösterdiğimizi düşünüyoruz. N e yazık ki araştırmalar bunun aksini gösteriyor. Türkiye'de el yıkamanın, usulüne göre el yıkamanın çok yaygın olmadığını görüyoruz.

Dünyadaki enfeksiyon hastalıklarının yarısını doğru, düzgün el yıkama ile çözmek mümkün. El temizliği niye önemli? Gündelik hayatta yüzlerce bakteri ile karşılaşıyoruz, günde 30 kez elimizi, ağızımız, burnumuza, gözümüze götürüyoruz. Bakteriler bu şekilde vücudumuza giriyor. El yıkamanın, doğru ve usulüne göre el yıkamanın içselleştirilmesi gerekiyor.

Kişilerle yakın temas büyük risk oluşturuyor. Önümüzdeki birkaç sene içinde birbirimizle kucaklaşıp, öpüşmek yerine yüz mimiklerimizle selamlaşmak daha doğru olacak.

Toplumsal yaşam alanlarımızı parklar, kahvehaneler, lokantalar, restoranlar artık yeniden düzenlenecek. Buradaki sosyal mesafelere dikkat edilecek. Uluslararası taşımacılık kuraları da değişiyor, seyahatlerdeki oturma sıklığı ve düzeni değişecek.

Dip dibe sıkışık mekanlarda bir arada bulunmak, hastalığın yayılmasını sağlıyor.

Artık hepimiz çok zorunda kalmadıkça, sık sık iş ziyaretleri yapmak zorunda kalmayacağız, toplumsal hareketliliği arttırdığımız her eylemde risk oluşturuyor.

Büyük AVM'lerdeki kalabalık risk oluşturuyor. Alışverişlerimizi daha küçük ve daha açık alanlardan yapmayı tercih edeceğiz.

Sosyal devletçilik bağlamında devlete büyük görevler düşüyor."