Makine imalat sektörünün Bursa’daki kıtalararası buluşması BUMATECH Bursa Makine Teknolojileri Fuarları 29 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında TÜYAP’ta gerçekleştirildi.
Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MİB) iş birliğinde, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri ile düzenlenen BUMATECH, 21. Bursa Metal İşleme Teknolojileri, 14. Sac İşleme Teknolojileri ve 20. Bursa Otomasyon Fuarlarını tek çatı altında buluşturdu.
Fuarların açılışına Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, önceki dönem Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Makina İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı S. Emre Gencer, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener ve çok sayıda sektör temsilcisi katıldı.
Fuarlara, 25 ülkeden 400’ün üzerinde firma ve firma temsilciliği katıldı. 92 ülkeden 37 binden fazla profesyonel ziyaretçi, fuar sonuna kadar katılımcılarla bir araya geldi.

MİB BAŞKANI GENCER NE DEDİ?
Açılışta bir konuşma yapan MİB Başkanı Emre Gencer konuşmasında birçok önemli konuya dikkat çekti. Gencer, özetle şunları söyledi:
“ Bugün yılda 28 milyar dolar ihracat yapabilen makine sanayimizde yüz yıllık kazanımlarımızın haklı gururunu yaşıyoruz. Ancak Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken önümüzde yeni ve zorlu bir süreç var. Sektörümüzün yüksek teknolojili ürün grubuna geçişi için gerekli dijital dönüşümü hızla gerçekleştirmek zorundayız.
Esasen, Teknoloji Odaklı Sanayi HAMLE programıyla son iki yılda orta yüksek ve yüksek teknolojilere geçişte dönüm noktası olarak niteleyebileceğimiz adımlar atıldı. Bu kapsamda, ağırlıklı olarak imalat sanayinde yapısal ve dijital dönüşümü öngören toplam yatırım tutarı 2 milyar doları aşan 163 projenin uygulanmasına başlandı.
Öte yandan, yeni Orta Vadeli Program kapsamında imalat sanayinin dijital dönüşümünü ve yüksek teknolojiye geçişini hızlandıracak, kapsamlı politika tedbirlerine yer verildiğini görüyoruz.
İmalat sanayimizin hızla dönüşümünü sağlamamız gereken ikinci temel alan Yeşil Avrupa Mutabakatı düzenlemelerine uyumdur. Bu alanda hızlı hareket etmemiz halinde, Gümrük Birliği Anlaşması ile entegre olduğumuz Avrupa pazarında üçüncü ülkelere karşı önemli avantaj sağlayacağımızı unutmamalıyız.

Ülkemizde makine sektöründe 55 bine yakın işletme faaliyet göstermektedir. Toplam 27 üyesi olan AB tamamında ise makine firması sayısı 75 bin civarındadır. Bunların bir çoğu küresel alanda öncü isimlerdir.
Ülkemizde faaliyet gösteren işletme sayısındaki bu devasa durum, makine imalatı sanayinde verimlilik artışını sınırlayan, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarında kaynakların verimli kullanılmasını engelleyen temel faktördür. Mevcut teşvik sistemimizin sektörümüzdeki bu rasyonel olmayan yapılanmayı desteklediğini söylemek zorundayız. Bu itibarla mevcut teşvik sistemimizin; “orta ve büyük ölçekli işletme” ağırlıklı bir yapıya dönüşümünü hızlandıracak bir anlayışla yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyduğumuzu belirtmek isterim.
Yenilenmesini beklediğimiz diğer bir mevzuat da ‘Yerli Malı’ kullanımının özendirilmesine ilişkin düzenlemedir. Bu yılın sonu itibariyle makine sektöründeki dış ticaret açığımızın 16 milyar dolar seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Enerjiyi dışarda bırakırsak, en büyük ticaret açığını makine sektöründe veriyoruz. Bu açığın yaklaşık 11 milyar dolar tutarındaki bölümü, Çin kaynaklı makine ithalatından oluşmaktadır.
Çin, uluslararası ticaret kurallarının arkasından dolaşarak ve çoğu zaman da ihlal ederek ülkemizdeki iç pazarımızı bozmaktadır, ihracatımıza da ciddi bir tehdit haline gelmiştir.
Türk makine sanayisi olarak bu durumu sürdürmemiz mümkün değildir. Hemen harekete geçerek, Türkiye’de üretimi bulunan tüm makine ve teçhizatın Çin’den ithalatına yüksek oranlı İlave Gümrük Vergisi uygulamalıdır. Bu konudaki talebimizi, MİB olarak Ticaret Bakanlığımıza geçtiğimiz dönemde ilettik. Bu çerçevede ilk aşamada, üyelerimizin taleplerine uygun olarak 12’li GTİP bazında 150 ürün için ilave Gümrük Vergisi getirilmesi talebinde bulunduk. Talep listemizde yer alan makine ve teçhizatın, yıl sonunda yayımlanacak olan 2024 yılı İthalat Rejimi Kararı çalışmalarında dikkate alınmasını bekliyoruz.
Makine dış ticaretimizdeki dengesizliğin giderilmesi için alınması gereken tedbirler arasında; mevcut Yerli Malı Tebliği’nin bugüne kadarki tecrübeler ışığında kötüye kullanımını önleyecek bir yaklaşımla yeniden şekillendirilmesi, ön plana çıkmaktadır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın geçtiğimiz yılın sonunda hazırladığı yeni Yerli Malı Tebliği’nin bir an önce hayata geçirilmesi bu sorunun çözümünü sağlayacaktır.
Mevcut mevzuatın saha uygulamalarında Batılı veya Çinli büyük makine üreticileri; kendi ülkelerinde ürettikleri makine ve tesisleri, genelde Türkiye’deki bir atölyede yaptırdıkları ilave ve montaj işlerine dayalı olarak temin ettikleri Yerli Malı belgelerini ibraz ederek, kamu alımlarında yüzde 15 fiyat avantajı sağlayabilmektedirler.
Merkez Bankamızın geçtiğimiz ay reeskont kredilerinde günlük limiti yüzde yüz artırması ve bu krediye uygulanan iskonto oranını geçtiğimiz hafta yapılan bir düzenleme ile azami yüzde 26 ile sabit tutması son derece olumlu gelişmelerdir.
Daha da sevindirici olanı, Merkez Bankamızın geçtiğimiz hafta yeni Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı için üç yıl süreyle her yıl 100 milyar Türk Lirası limit tahsis etmesi ve uzun vadeli bu kredinin faizinin alt ve üst sınırlarını yüzde 15 ve yüzde 30 olarak sabitlemiş olmasıdır. Türk Eximbank’ın da, benzer bir anlayışla sektörümüze, Batılı ihracat kredi kuruluşları ile rekabet edebilecek koşullarda ihracat kredisi sağlamaya başlamasını bekliyoruz.
Finansman konusunda son olarak da KDV iadelerinin gecikmesi sorunundan bahsetmek istiyorum. Kredi faizlerin hızla yükseldiği bu dönemde özkaynak finansmanına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
KDV alacaklarımızın, özellikle aylık enflasyonun çok yüksek seyrettiği bu dönemde kabul edilebilir sürelerde ödenmesi, bizleri rahatlatacaktır. Bu konuda KDV alacaklarına devlet tahvili verilmesini veya Eximbanka teminat olarak değerlendirilmesi önerilerimizi tekrar etmek isterim.”
Ülke ve kent ekonomisine katma değer yaratan herkese başarılar dilerim.