Günün/ayın/yılın öne çıkan ve o gün/ o ay, o yıl herkesin konuştuğu konular günün/ayın/yılın gündemini oluşturur. Bir erkin söylemi ile ortaya çıkan bir söylem çeşitli enstrümanlarla (medya/sosyal medya/kulaktan kulağa) yaygınlaşır ve toplumun gündemi haline gelir.
ABD’li bilim adamı Maxwell E. McCombs ve Donald Shaw’ın gündem oluşturma tezinden yola çıkarak, medya her zaman insanoğlunun merakını bir araç olarak kullanır. Özellikle internet teknolojisi ile bilginin ulaşılabilirliğinin artış gösterdiği günümüzde medya/sosyal medya, bu tezi daha rahat hedef kitleye aktarır. Medyanın kurmuş/kurgulamış olduğu gündem sayesinde insanlar dünyada ve ülkelerinde neler olduğunu öğrenir/veya öğrenemez. Medyanın görmezden geldiği olaylar göz ardı edilir kitleler için de önemsiz hale getirilir.
Özünde Maxwell E. McCombs ve Donald Shaw’ın gündem oluşturma tezi şunu söyler:
“Medya halka ne düşüneceğini söylemese de ne hakkında düşüneceğini söyler”
B.C. Cohen’in 1963’de yayınlanan Basın ve Dış Politika (Press and Foreign Policy) kitabında yer alan görüşte şöyledir:
“Medya zamanın çoğunda insanlara ne düşüneceğini söylemede başarılı olamamıştır, ama okuyucuya ne hakkında düşüneceğini söylemekte fevkalade başarılıdır.”
SİYASET VE GÜNDEM
Evet, ülkemizde de bu böyledir. Özellikle siyaset dünyasının belirleyici aktörleri bir anda gündemi değiştirme becerisine sahiptir. Burada iktidar ve muhalefet arasındaki çatışma; gündem belirleyenlerle, gündeme takılanlar veya o gündemi değiştirmeye çalışanlar arasındaki mücadeledir.
Ülkemiz en sık gündemi değişen ülkelerden biridir. Bunun gerekçeleri ve nedenlerini konuşmak, yazmak bir şeyi değiştirmez.
Burada net olan bir şey vardır. O da ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gündem belirleme, gündem değiştirme ustası olduğu gerçeğidir. Onun bu ustalığının yanında Devlet Bahçeli’nin kimsenin aklına ve hayaline gelmeyecek bir konuyu bir anda gündeme getirmesi de apayrı bir şeydir. Tarif edilemeyecek bir şeydir.
Muhalefette ise Özgür Özel bir yandan iktidarın oluşturduğu gündemi değerlendirirken bir yandan da kendi gündemini yaratma çabası içindedir.
MEDYA VE GÜNDEM
Bu iklim içinde gerek iktidarı destekleyen medyalar gerekse muhalefeti destekleyen medyalar tek doğru ve tek renk üzerinden birbirlerini kıyasıya eleştirirken;
her akşam bu yayın organlarının ekranlarında ise artık bizleri bunaltan;
her alanda sözde uzman olan;
her şeyi bilen;
hüküm cümleleri dolu cümlelerle görüşünü savunan “bana göre” deme mütevaziliğinden uzak;
en çok bağıranın haklı olduğuna inanan;
sözde kadrolu ve kadrosuz sözde yorumcuları izliyoruz.
Ve bu tür ortamlarda rahmetli Uğur Mumcu’nun şu sözü hep aklıma geliyor:
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar”
Kuşkusuz bu insanlar arasında gerçekten alanlarının uzmanı olan ve bana göre deme mütevaziliğine sahip değerli yorumcularımız da var. Onları bu nitelendirmelerden tenzih ediyorum.
SON SÖZ
Bir gün bir kurumun danışmanlığını yaptığım dönemde o kurumu ziyaret eden Mehmet Barlas ile kurumun yöneticileri ile beraber yemek yiyoruz. Yemek boyunca entellektüel birikimi ile Mehmet Barlas masa gündemini belirledi ve onun çizdiği yolda onu dinledik. Kendine göre bir entelektüel birikime sahip olduğunu düşünen bendeniz bir kelime bile etmeye fırsat bulamadım. Ama birçok konuda da bilgi sahibi olmuştum.
Bir süre sonra Mehmet Barlas’ın yaptığı bir televizyon programında konuğunun rahmetli Çetin Altan olduğu bir programı izliyordum. Orada da Çetin Altan programın ana gündemini aldı götürdü.
Bu arada Mehmet Barlas’ın fırsatını bulup, sorduğu soruya Altan’ın verdiği yanıtı hiç unutamam. Barlas, o dönemler Dinç Bilgin’in Sabah Gazetesi’nde yazan Altan’a şunu sormuştu:
“Ne kadar özgür yazabiliyorsun?”
Altan’ın verdiği yanıtı hiç unutamam. Şöyle demişti:
“Benim gazete yazılarımdaki özgürlük anlayışım, Dinç Bilgin’in özgürlük anlayışının sınırları içindedir.”
Bunları neden yazdım. Bir taraftan adeta iktidarın veya muhalefetin basın bülteni gibi çıkan gazeteler ve yayın yapan televizyonlar; diğer tarafta ise elinizde tuttuğunuz veya internetten okumaya çalıştığınız gibi çok sesliliğe önem vermeye çalışan, olabildiğince tarafsız olmaya çalışan yayın organları.
O nedenle çok sesliğe önem veren tarafsız kalmaya çalışan kurumların ve yayınların yaşatılması önemli ve değerlidir. Bunun yolu da siz değerli okuyuculardan geçer. Aldığınız bir gazete veya internette bir tıklamanız değerlidir.
Dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse tam anlamı ile özgür değildir. Herkesin özgürlüğünün sınırı bir başkasının özgürlük sınırı yanında biter.
Evet uzun bir son söz oldu.
Yeni yılın ilk yazısında hepinize önce sağlık sonrasında bereket ve huzur dolu günler diliyorum.
Bir gazete almayı ve de bir tıklamayı ihmal etmeyin.