Yaklaşık 4.5 milyar yıldır güneş çevresinde dönen bir dünya var. İlk canlılar yaklaşık 3.5 milyar yıl önce denizlerde üredi. Günümüzde bulunabilmiş 8 milyon 700 bin canlı türü var. Daha önce sadece 1 milyon 200 bin canlı türü tespit edilebilmişti.Günümüzde bilim insanları her yıl 15 bin yeni tür keşfediyor. Doğal hayattaki canlı türlerinin 100 milyonu bulabileceği tahmin ediliyor.
İnsan yaşamı yaklaşık 13.5 milyar yıllık evrende bir toplu iğne deliği kadar bile yer tutmuyor. Ama insanoğlu tüm evreni yaratmış ve evrenin hakimiymiş gibi egosu altında ezilmeye devam ediyor.
Yazının girişinde de belirttiğim gibi bu kadar çok canlı cinsinden insanı ayıran temel özellik bir akla sahip olması. Kader dediğiniz şey, insanın bu aklı ile önündeki seçeneklerde yaptığı seçimlerle aldığı yoldur. Yoksa kader, "kaderimiz buymuş Allah böyle istiyormuş" demek değildir. Allah hiç kimseye "canlı bomba ol, git kendini şurada patlat" demez. Bunun dediğini düşünmek aklı selime sahip olmamaktır. İnsana verilen akıl doğru ile yanlışın; hayır ile şerrin ayrımını yapmak içindir.
Dünya insanoğlunun deneyimleme yeri. Özünde insan dünyaya gelişimini tamamlamak, kamil insana ulaşma noktasında ilerlemek amacıyla gelmekte. Ne yazık ki bunun farkındalığını yaşayabilen insan sayısı parmakla sayılacak kadar az.
İnsan olmanın bedeli
İnsan doğmakla, insan olunmaz. İnsan olabilmenin bir bedeli vardır. Bu bedel eğitimle de, parayla da ödenmez.
Bu bedel bir dizi değerler üzerine kuruludur. Doğru olmak, doğru konuşmak, dürüst davranmak, hak yememek, harislikten uzak durmak, sahip olduklarıyla yetinmeyi bilmek, kendini geliştirmek, geliştikçe mütevazılaşmak v.d.'leri.
Ve bunların hiçbiri de erdem değildir. Zaten bir insanda olması gereken özelliklerdir.
Kral, değirmenci ve hukuk
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan bir saray yaptırmak ister. Beğendiği yerde bir değirmen vardır . Değirmenci yerini satmak istemez. Kendine ailesinden yadigar olduğunu söyler. Sonunda kralın karşısına çıkarılır. Kral yerini satın almak istediğini söylediğinde, değirmenci aile yadigarı olduğunu, kendisinin kral olduğunu istediği her yere saray yapabileceğini söyler.
II. Frederick ayağa kalkar ve "Unutma ki ben kralım!" deyince değirmenci "Asıl sen unutma ki Berlin'de hakimler var!" der.
Potsdam'da Sansosi Sarayı, değirmenin yanında durmaktadır.