Mücerret, Medya Sanat Merkezi’nin dijital platformudur. Kelime anlamı olarak “soyut”a denk geliyor. Mücerret’te kentimizin yakından tanıdığı Prof. Dr. Mustafa Kara hocamızın 14 Aralık 2024’te “Şam için Bursa’da yazılan yüz altı yıllık bir mersiye” başlıklı bir yazısı çıktı.
Şam’ın gündemde olduğu günümüzde yazı geçmişle ilgili değerli bilgiler içeriyor. Mustafa Kara hocamın yazısından bazı alıntılar yapıp, konuyu Kemalettin Kami(Kamu) ‘ya bağlamak istiyorum.
Yavuz Sultan Selim 6 Ramazan 922 (3 Ekim 1516) tarihinde Şam’a girer. Memlük yönetimine son verir. Mısır seferinden dönerken bir yıl sonra 21 Ramazan 923 (7 Ekim 1517) tarihinde tekrar Şam’da konaklar. Osmanlı padişahı, bir taraftan yeni yönetimin istikrarı için bütün tedbirleri gözden geçirirken diğer taraftan imar ve ihya faaliyetlerini de hızlandırır. Kısa sürede yaptırıp hizmete aldığı önemli tesislerden biri de cami, türbe, imaret ve zaviyeyi içeren Muhyiddin İbn Arabî külliyesidir.
Bu külliyenin ortaya çıkışı ile menkıbelerle zenginleştirilen “Sin(Selim)Şın’e (Şam’a) girince Muhyiddin’in kabri ortaya çıkar” sözü gerçek olur. Sultan Selim bu girişimi ile Hâdimü’l-Haremeyn/Mekke ve Medine’nin hizmetkarı ünvanını alır. 7 Ekim 1517 tarihinden, Eylül 1918 tarihine kadar Şam, Osmanlı’nın bir vilayetidir.
PARS AİLESİ
Pars Ailesi, Bursa’da 600 yıllık geçmişleri olan köklü ailelerinden biridir. (Pars Kiremit ile karıştırılmasın). Bursa Belediyesi’ne bağışlanan Havuzlupark bu ailenin özel mülküydü. (Bence o parka onların ismi verilmeli. Daha öncede dile getirmiştim.)
Ahmet Baba Efendi Dergâhının şeyhi Bahâüddîn Efendi ve Bursa kumandanı Hafız Mustafa Paşa'nın kızı Nâkiye Hanım'ın üç erkek evladı olur. Büyük ağabey Mehmet Baha Pars, (1877, Bursa - 25 Ekim 1953, Bursa), Türk besteci ve Alem-i Musiki adlı Osmanlı İmparatorluğu’nda yayınlanmış ilk müzik dergisini çıkarır. Aynı zamanda kendisi, operet besteleyen ilk Türk bestecidir. Abdülhak Hamid’in Nesteren şiirinden yola çıkarak ilk opereti besteler.
Dergahta doğan (Bugünkü Vakıf işhanının olduğu yer) ortanca kardeş Muhiddin Baha Pars(1884-1954) ise beş dönem milletvekillik yapar. 1 Aralık 1917’den, Bursa’nın işgali 1920 yılları arasında Muhiddin Baha Bey tarafından neşredilen Bursa Mecmuası ’nı yayınlar.
Küçük kardeş Hakkı Baha Pars ise (1879, Bursa- 8 Ocak 1942, İstanbul), Türk asker, eğitimci, siyasetçi, idarecidir.
Muhiddin Baha Bey tarafından neşredilen Bursa Mecmuası ’nda, ağabeyi Hüsnü (Uluğ) Bey’in Bursa Sultanisi (Erkek Lisesi) Matematik öğretmeni olması sebebiyle 1918’de Bursa’da olan Kemalettin Kami (Kamu/1901 Bayburt-1948 Ankara) Osmanlı’nın Eylül 1918’de Şam’dan çekilişinin ardından 1 Teşrinisâni 1334 (1 Kasım 1918)’de “Şam Mersiyesi”ni ilk şiiri olan Şam adlı şiirini yayınlar. Kemalettin Bey “Gurbet Şairi” olarak tanınır. Şam şiiri şöyledir:
“Soldun kurudun sen de.. Senin nazlı yüzün de
Sâkından uzak bir gülü andırdı, dün akşam
Son sevgili mihrabı idin gönlümüzün de
Hicrin bizi hicrana inandırdı, dün akşam
Yıllarca vatan namına kan pençeli bir el
Yapmışdı yanık bağrını evlâdına maktel
Lâkin yine şendin.. Yine sevdalı semenler
Yıldızlarının rengi kadar câzibe-perver
Kızlar gibi bî-şâibe bir neş’e taşırdın
Bilmem niye top sesleri duymakla şaşırdın
Gül bağçelerinden uçan âhenge ne oldu
Alnından öpen sıtmalı samlarla mı soldu
Sinende huzûzâtını tenvim eden eller
Altında mı yıprandı cebinindeki tüller
Zannetme sakın bizleri hüsrana yabancı
Ey benzi uçuk annemizin incili tâcı
Türkün yaşaran gözleri arkanda..Muhakkak
Bir uykunun encâmına kandınsa, dün akşam
Yâdın ebediyyen yakacak bizleri..Bir bak
Ufkundaki bayrak kimin..Ey nazlı güzel Şam..”
***
1921 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Milli Marşı Yazma Yarışması“ düzenlenir. Yarışmaya toplamda 724 şair katılır. 6 şiir finale kalır. Finale kalan şiirlerden birisi de Kemalettin Kami(Kamu)nündür. Diğeri ise Muhiddin Baha Pars’ın. Muhiddin Baha, Mehmet Akif’in şiirini dinleyince kendi şiirini geri çeker. Yıllar önce yazmış olduğum İstiklal Marşı ve Mehmet Akif kitabımdan Kemalettin Kamu’nun yarışmaya gönderdiği şiiri paylaşıyorum:
“Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet
Türkün bükülmez kolu
Cenk ederiz genç, koca
Bugün değil, yarın da
Yadımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.
Hak yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.
Her gün yeni bir hile
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık
Yeter, ey Kabemizi
Elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.
Hangi alçak el alır,
El zinciri boynuna?
Kim Yunanı bırakır
Türk kızının koynuna?
Biz ki Türk'üz muhakkak,
Her milletten uluyuz.
Yeryüzünde biz ancak
Yurdumuzun kuluyuz.
Yurt yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız.
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.”
SON SÖZ
Evet, Mustafa Kara hocanın yazısı, bu yazıya vesile oldu. Şam’dan başladık, Yavuz Sultan Selim ile devam edip, Muhiddin Baha Pars Beyi, Kemalettin Kamu’yu anıp; Şam şiiri ve Milli Marş ile sonlandırdık. Bursa’ya katkı koyan herkese saygı ve aramızda olmayanlara rahmetle.