Hava Durumu

Korona'dan çıkarılacak dersler

Yazının Giriş Tarihi: 07.04.2020 07:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.04.2020 07:53

Bizim toplulumumuz ders almayı değil de, ders vermeyi çok sever. Hemen her konuda bilgi sahibi olmadan(Rahmetli Mumcu'ya saygıyla) fikir sahibidir.

Bu ne hikmetse genlerimizden gelen bilgelik(!) zannettiğimiz şey, özünde Anadolu topraklarındaki "Söz gümüş ise sükut altındır" deyişlerine; konuşmak değil, dinlemenin bir meziyet olduğu anlayışa; kibirin ayıp ve günah sayıldığı, mütevaziliğin her kademede erdem olduğu düşünce yapısına; ben değil, biz diyebilen büyüklerimize; "Gel ne olursan ol yine gel" diyen dünya görüşüne; alan elin, veren eli görmediği terbiyeye; etnik kökeni ve dini ne olursa olsun, herkesi yaratıcının bir mucizesi olarak kabullenen o yüce anlayışlılığa; bu topraklarda bir mozayiğin değil de, harika bir ebrunun oluşturduğu o güzel birlikteliğe ve de çeşitliliğinin öneminin farkındalığına; karşı büyük bir saygısızlık değil midir?

NE YAPTIK?

Yıllar önce Einstein diyor ki "Aynı yöntemlerle , farklı sonuçlar almayı beklemek aptallıktır". Bu sözü yok sayıyoruz. 1997 yılında Kyoto'da iklim değişikliğine, küresel ısınmaya ve ozon tabakasındaki Avrupa kıtası büyüklüğe dikkat çekildi. Çekildi de ne oldu?

Sanayi devrimine yani 18. Yüzyıla kadar insan uygarlığının doğaya saldığı, CO2 oranının toplamının kat ve kat fazlasını yaklaşık 200 yılda saldık. Adına da sanayileşme dedik. Sonra da yeşil sanayiye ulaşmak için bazıları kat ve kat fazla para harcamaya başladı.

GÖRGÜSÜZLÜK DEĞİL Mİ?

Erdem sahibi insanlar sahip olduklarını sergilemeden, sahibi olduğu standartın çok ve çok altında bir yaşam sergilerken, biz sahip olduğumuzun kat ve kat üzerinde bir yaşam sürmeye başladık. Görgüsüzlüğün diz boyu olduğu, popülerlik uğruna, her türlü hokkabazlığın yapıldığı ve bunların medyada bol bol yer aldığı bir kültürel erozyon ve yozlaşmaya doğru bir yolculuk yaptık. Satın ala ala doymadık. Ev fiyatlarına arabalara sahip olduk, herkesin yatı, katı ve metresi olmaya başladı. Değerli tarım alanlarına, binlerce metrekarelik içinde sadece 2 kişinin yaşadığı villalar yaptık.

DOĞAYA SAYGI

Dünyadaki her canlı içinde yaşadığı doğaya uyum sağlayıp, türünü devam ettirirken; biz doğayı kendimize uydurmaya çalıştık. Önce küresel ısınma geldi. Ardından depremler. Sonrasında kasırgalar, hortumlar. Tahrip ettiğimiz fauna ve flora dengesizleşti. Yıllar boyunca birlikte olduğumuz hayvanlardan bizlere bulaşan çeşitli bakteri ve virüslere karşı bağışıklık kazanmıştı, ama bu dengesizleşen flora ve faunada; özellikle bazı hayvanların göç yollarının değiştirdik(gökdelenler yaparak), bazı hayvanların yaşadığı vahşi ortamdan çıkıp, yerleşim yerlerine doğru kaymasına neden olduk.

Bunların hiçbirinden ders almadık. Almak gibi bir niyetimizde yok. Sonrasında ne oldu? Grip, Ebola, Domuz gribi, Sars, Mers, HIV gibi virüslerle ve en son Korona ile tanıştık. Ama ne olacak canım, küçücük bir şey bu biz bundan mı korkacağız, dedik?

.... ...... .....

ABD'den gelen süttozları ile büyümüş bizim nesil, ilkokulda elin nasıl yıkanacağını öğrendi, öksürürken ne yapılacağını öğrendi, bulaşıcı hastalıklardan nasıl korunulacağını öğrendi. Bütün sınıf ve okul duvarları bunları anlatan posterlerle doluydu. Ayrıca tasarrufun ne olduğunu öğrendi. Kumbara ile radyo büyüdü. Babalarının kestiği tasarruf bonusu kuponlarını gördü.

Yine bizim kuşak sanayileşmenin ne olduğunu gördü ve öğrendi. Şimdi ise üretmenin herşey olmadığını, üretirken, ürettiğinin içindeki ithal oranın ne kadar az olursa o kadar katmadeğeri olacağını öğrendi. Ayrıca başlı başına Ar Ge ve inovasyona dayalı ürünlerin yarattığı kilo başı değerin ne olduğunu gördü.

Daha nasıl bir ders bekliyoruz?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.