Hava Durumu

Personae non gratae ve Onur Öymen

Yazının Giriş Tarihi: 25.10.2021 08:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.10.2021 08:01

Toplumumuzdaki temel sıkıntılardan biri de herkesin her konuda bilgisi olsun, olmasın görüş beyan etmesidir. Şu anda ülkemizin itibarı ile ilgili ciddi bir konu gündemde.

18 Ekim 2021 pazartesi günü ülkemizdeki Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara büyükelçileri birer paylaşım yaptı. Ve Osman Kavala davası ile ilgili olarak "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz." dediler.

Bu durum ilginçti. Bilebildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihimiz boyunca görülmemiş bir tavırla karşı karşıya kalmıştık. Bu duruma benzer son tek örnek Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na girdiğinde kapitülasyonları kaldırmasının ardından birbirleri ile savaşan Almanya ve karşısında İngiliz ve Fransa'nın büyükelçilerinin İstanbul'da yaptığı ortak açıklamaydı.

Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara büyükelçileri, Bakanlığa çağrıldı. Bakanlık bu konu ile ilgili bir açıklama yaptı ve finalinde şunu dedi:

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, bazı ülkelere yönelik verdiği ve yıllardır uygulanmayan kararlarını görmezden gelenlerin, sadece Türkiye ile ilgili davalara odaklanmalarının ve özellikle Kavala davasını sürekli ve ısrarla gündemde tutmaya çalışmalarının samimiyetsiz ve çifte standartlı bir yaklaşım olduğuna dikkat çekilmiş, Büyükelçiler/Maslahatgüzarlar Viyana Sözleşmesi kapsamında görevlerinin sorumlulukları içerisinde kalma konusunda uyarılmışlardır."

Bu olayların ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğdan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na bu diplomatların "İstenmeyen adam/persona non grata" ilan edilmesi talimatını verdi.

ONUR ÖYMEN NE DEDİ?

Ben bu konuda çok değerli bir diplomatımız ve saygın bir siyasetçimizin görüşlerini almak istedim. Onur Öymen, 1968'de Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği'nde İkinci kâtip daha sonra da başkatip olarak görevlendirildi. 1978 yılında Dışişleri Bakanı'nın özel danışmanı olarak görevlendirildi. Bir yıl sonra Ekonomik İşler Daire Başkanı oldu. 80'li yılların başında Prag Büyükelçiliği Müsteşarlığı (1980), Madrid Büyükelçiliği Müsteşarlığı (1982) görevleriyle yurtdışında bulundu. Kopenhag Büyükelçisi (1988), Bonn Büyükelçisi(1990) görevlerinin ardından 1995 yılında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak atandı. 1997'de NATO Daimi Temsilcisi oldu. 2002 yılının Ağustos ayında Dışişleri Bakanlığındaki görevinden emekli oldu.

Kendisi CHP Bursa Milletvekilliği yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.

Dün kendisi ile bir görüşme yaptım. Mevcut durum hakkında bir değerlendirmesini almak istedim. Bakın Öymen neler dedi?

"Hukuki ve insan hakları ile ilgili bir konu bir iç mesele sayılmıyor. 1949 imzalanan ve Avrupa Konseyi'nin bir boyutu da insan hakları boyutudur. Bu konuda yetkili olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'dir. Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler bu kararları 46. Maddeye göre kabul etmiş oluyorlar.

Uygulamaya baktığımızda bazı ülkeler insan hakları mahkemesinin birçok kararını uygulamıyor. O zaman ne yapılmalı? Sözleşmeye göre konu Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi'ne gönderilir. Orada alınan karar açıklanır. Orada da alınan kararlar uygulanmazsa uygulamayan ülkenin konseyden çıkarılması söz konusu olabilir.

Burada uygulamalarda tuhaflıklar ve çifte standart söz konusudur. Bundan13 yıl önce Batı Trakya Türkleri ile ilgili Yunanistan aleyhine alınmış bir karar 13 yıldır uygulanmamaktadır. Burada siz 13 yıldır bu ülkelerin büyükelçilerinin orada bir açıklama yaptığını duydunuz mu?

Bunun yöntemi bize karşı yapılan ortak açıklama değildir. Bu açıklamanın o ülkelerin büyükelçilerinin görüşü olmadığı bir talimatla yapıldığı ortadadır. Bunun yöntemi önce ülkelerin dışişlerinin bir basın açıklamasıdır. Ardından o ülkedeki Türkiye'nin büyükelçisinin davet edilip, görüşlerinin bildirilmesidir. Hiçbir koşulda böyle ortak bir açıklama yapmak doğru değildir. Diplomatik açıdan şık olmamıştır.

Cumhuriyet tarihimizde böyle bir şey olmamıştır. Sadece Osmanlı'nın son döneminde I. Dünya Savaşı'na girildiğinde savaşan tarafların, kapitülasyonların kaldırılması ile ilgili büyükelçilerin ortak açıklaması olmuştur.

Bu arada AK Parti döneminde 2004 mayısında Anayasa'nın 90. Maddesine eklenen ve bizimde evet oyu verdiğimiz 'usulüne uygun imzalanmış anlaşmalar kanun hükmündedir. İnsan hakları ile ilgili anlaşmalar kanunlardan önce gelir' maddesi de göz ardı edilmemelidir.

Şimdi biz Türkiye olarak açıklamayı yapan Büyükelçileri 'istenmeyen adam' ilan ediyoruz. Cumhurbaşkanı talimat vermiş birkaç güne kadar karar alınıp, uygulanırsa sınırdışı edileceklerdir. O zaman ne olacaktır? O zaman da bu ülkeler, büyükelçilerimizi sınırdışı edeceklerdir. Yani bir gerilim ortamına girilecektir.

Bize karşı alınmış bu tavır diplomatik olarak geleneklere sığmaz ve şık değildir."

SON SÖZ

Evet, durum budur. Bize karşı yapılan şık değildir. Ve diplomatik geleneklere de uygun değildir. Ayrıca Öymen'in dediklerine göz attığımızda da karar tanımamazlık ve çifte standart unutulmamalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.