Hava Durumu

Siyaset ve dil üzerine

Yazının Giriş Tarihi: 27.07.2020 07:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.07.2020 07:57

Ülkemiz azgelişmiş sınırını aşmış, gelişmekte olan ülkeler arasında konum aramaktadır. Bu arayış siyasetin dilini, jargonunu da etkiler.
Diller, sosyal, kültürel veya siyasi sebeplerden dolayı tarihi süreç içerisinde bazı değişimler geçirir. Bu değişiklikler sonucunda dillerin hem konuşmada, hem de yazıda bazı farklı şekilleri ortaya çıkar. Bunun somut örneklerini değişen iktidarlarda görürüz.
Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığına jargon adını veririz.
Her siyasi oluşumun siyasi hedeflerini hayata geçirmek için uyguladığı yöntem, kullandığı dil, jargon farklıdır.
Siyasetin beslendiği nokta, ortaya koyduğu vizyon, bana göre geleceğe yönelik olmalıdır. Daha iyi bir gelecek, daha yüksek bir refah düzeyi, daha gelişmiş bir demokrasi olmalı.
Somuta göz attığımızda ise...

Siyaseti izlediğimizde ülkemizde iktidar ve muhalefetin geçmiş üzerinden siyaset yaptığını görürüz. Siyasetimizde temel araçlar Osmanlı, din ve Atatürk'tür.
Özünde ülkemiz siyasi tarihine göz attığımızda bunun temel bir anlayışmış gibi göründüğüne tanık oluruz. Belki de konuyu daha genelleştirip, dünya siyasi tarihine de baktığımızda ağırlıklı olarak, geçmişe yönelik çeşitli araçlarla bir siyaset yapıldığını görürüz.
Bir de bir siyasinin dün söylediği ve savunduğunun, yarın tam tersine bir tavır aldığı veya söylemde bulunduğunu görürüz. Bu siyasetimizde Süleyman Demirel'in söylediği, günümüzde herkesin dilinde olan "Dün, dündür; bugün bugündür" sözü ile somutlaşmıştır.

DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR

Bu sözün doğuş öyküsü söyledir. 12 Mart 1971'de ordu bir muhtıra ile Türk siyasetine el atar. Meclis bu defa askerlerin emirlerini uygulamaya hiç de niyetli değildir. Askerler, görev süresi biten Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın yerine Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'in seçilmesini ister.
Oysa meclis çoğunluğunu oluşturan Adalet Partisi ve CHP liderleri, Demirel ve Ecevit buna razı değildir.
O dönem Faruk Gürler'in yerine Genelkurmay Başkanı olan, Semih Sancar ile Demirel'in gizlice görüştüğü söylentisi ortaya atılır. Gazeteciler, Demirel'e görüşüp, görüşmediklerini sorduklarında hayır cevabını alır. Semih Sancar'a giderek ''Efendim siz her parti lideriyle görüşüp de Sayın Demirel ile görüşmediniz mi? '' diye sorarlar. Sancar ise buna karşılık ''Hayır canım, dün görüştük ya!'' diyerek ağzından sırrı kaçırır.

Bunun üzerine gazeteciler tekrar Süleyman Demirel'e gelip olayı anlatır ve ''Efendim daha dün görüşmedik demiştiniz.'' derler.
Demirel bunun üzerine gazetecilere o meşhur olacak sözünü fısıldıyarak söyler:
''Efendim dün dündür, bugün bugündür."
Sonrasında ise hem askeri kanadın hem de siyasilerin uzlaştığı bir isim Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı seçilir.

SONSÖZ

Bunları niye yazdım? Bunları zaten biliyoruz, diyebilirsiniz. Dün iyi olanın bugün kötü olduğu, dün söylenenin bugün karşı çıkılan olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İktidar olmak, iktidarda kalmak için nerede ise herkesin yalan söylediği, bunun için her şeyin mübah olduğu bir dünya.
Bu özlemimiz mi? Elbette değil.
Doğa ve dünya olaylarına bakışımız, bilimsel temele dayanmadıkça; egolar tavan oldukça, deneyimlerimizden ders çıkarmadıkça, Allah'ın verdiği aklı kullanmayıp, başımıza gelen her olumsuzluğu kaderimiz böyleymiş diye algılamaya devam ettikçe, bu böyle devam edecek. Bir kez daha Einstein'in sözünü anımsatıyorum:
"Aynı yöntemleri deneyerek, farklı bir sonuç beklemek aptallıktır."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.