Hava Durumu

Yalçın İpbüken, ben ve Yalçın İpbüken’in Yaşamından

Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2023 08:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2023 08:07

Yaşam ilginç rastlantılarla doludur. Önünüze çeşitli yol ayırımları çıkar. Siz seçip bir biçimde kaderinizi oluşturursunuz. Karşınıza çeşitli insanlar çıkar. Bu insanların kimileri size rol model olur. Sizi etkiler. Size dokunur. O dokunuşlar bazen sizde farklı bir siz yaratır.

Size bunun kendi yaşantım içindeki bir örneğini anlatayım. Gazeteciliğe başladığım 1975 yılında TOFAŞ Spor Kulübü’nü ve kurucu başkan Yalçın İpbüken’i tanıdım. Değişik alışık olunmadık bir kişilikti. 18 yaşındaki bir genci adam yerine koyup, onunla yaşıtıymış gibi diyalog kuruyordu. Size basit bir örnek vereceğim. Ekrem Özdamar, TOFAŞ formasıyla 2.20 yüksek atlayarak şampiyon olup, rekor kırdığı günün ertesi sabahı evimin kapısı çaldı. Cemal Kurt karşıma çıktı. “Yalçın Bey seni kahvaltıya bekliyor seni almaya geldim” dedi. Yirmili yaşların başında genç bir gazetecisiniz, sizi evden alıyorlar. Ve sabah kahvaltısını bir gün önce rekor kırmış Ekrem Özdamar ve Yalçın İpbüken ile birlikte onun evinde yapıyorsunuz.

Basketbol maçlarını ve antrenmanlarını takip ederken Çetin Karadenizli’yi tanıdım. O zaman çok olmayan kondisyonerlerdendi. Yurtdışında eğitim görmüştü. Onun yaptığı çalışmalar beni etkiledi. Liseyi bırakmış, MAKO Spor basketbol takımında basketbol oynamaya çalışıyordum. Çetin ağabey ile dost olduk. Evlerine gidip geliyordum. Sürekli sorular sorup notlar alıyordum. Elimden o dönemki alanındaki tek kitap olan Tevfik Böke’nin Kondisyon kitabı düşmüyordu. Bir gün bana “Spor Akademileri kuruldu sen niye oraya gitmiyorsun?” dedi. Oraya gitmek için liseyi bitirmek gerekiyordu, bitirdim. Sınavlara girdim ve okula girme başarısı gösterdim.1980 öncesiydi. Okula girdiğimdeki hedefim mezun olunca milli takım çalıştırmaktı. Bitirdiğim yıl Boks Milli takımı, sonrasında Bisiklet Milli Takımı ile çalıştım. Arkası geldi.  Federasyon Eğitim Kurulu Üyelikleri, TMOK üyeliği gibi onur duyduğum yolculuklarım oldu.

1983’te Yalçın İpbüken TOFAŞ’tan ayrıldı. Araya benim askerliğim girdi. Sonrasında onu telefonla Suudi Arabistan’da buldum. Diyaloğumu hiç kesmedim. Bana şöyle demişti:

“Suudi Arabistan’da beni bir eşim bir de sen aradın”.

Olimpiyat Komitesi’nde onunla aynı komitede görev aldım. Güreş Federasyonu Başkanlığı döneminde Eğitim Kurulu’nda görev aldım.

1980’li yılların sonunda bir gün benim jimnastik salonuma geldi. Neler yaptığımı sorduğunda ben büyük bir heyecanla kitap yazıyorum, dedim. Bana “ Senin kaç bilimsel makalen var ki bilimle ilgili kitap yazmaya kalkıyorsun?” dedi. Bu beni kendime getirdi.

Yıllar geçti. 2002 yılında bir gün gazeteye geldi. Bana “Yalın Enstitü’yü kurdum. Seni de üye yaptım. Yalın’ı anlatmamız, tanıtmamız gerekiyor. ” dedi. Nereye üye olmuştum? Yalın neydi? Bilmiyordum. O gün Yalın ile ilgili ilk köşe yazısını Türkiye’de kaleme almıştım. Şenol Şankaya’dan, İbrahim Orhan’a gidip, onlara Yalın’ı anlatmıştık. İlk Yalın Zirve’yi (sonrasında da diğerlerini) BTSO’da Celal Sönmez döneminde hayata geçirmiştik.

KİTAP DOĞARKEN

Yıllar birbirini takip etti. O döneme kadar onun yaşamı ile o kadar renkli anekdotlar dinledim ve olaylara şahit oldum ki, ona hep yaşamını kitaplaştırmalısın, kime yaptırırsan yaptır ama bunu mutlaka yap, önerisinde bulundum. 2020 Aralık ayında beni çağırdı. Sarıyer’deki evinde bu işe başlıyoruz, dedi. Onun ve Sevgili eşi Sema İpbüken’in yaşamını anlatan yolculuğumuz 3 yıl sürdü. Uzun bir yolculuktu. Yolculuğun son dönemlerinde kitabın redaksiyon, tasarım ve baskı aşamasında Optimist Yayınları’nın kurucusu Zülfü Dicleli usta ile çalıştık. Kitap ortaya çıktı. Elimize geldi. Benim basılı 28.ci eserim olmuştu.

Tanıtımı nerelerde nasıl ve ne zaman yapalım derken, TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu’nun İpbüken’e önerisiyle ve TOFAŞ İK Direktörü Orçun Sarıca’nın katkılarıyla Yalçın beyin o dönemler birlikte çalıştığı çalışma arkadaşları ve eski sporcularla TOFAŞ’ta Mustafa Vehbi Koç Spor Kompleksinde bir araya geldik.

Ertesi gün de TOFAŞ Anadolu Arabaları Müzesi’nde Yalçın Bey’in çalıştığı dönemdeki Bursalı gazeteciler ve birkaç yazar arkadaşımızla birlikte kitabın lansmanını yaptık.

SON SÖZ

Yalçın İpbüken, yaşantısı boyunca çevresinde birçok insana dokundu. O hiç kimse için bildiğim kadarıyla kötülük dilemedi. Her zaman her ortamda kendi fikrini ifade etmekten gocunmadı. Bu yaklaşımı belki belirli zamanlarda üst düzey yöneticilerini kızdırdı. Ama o doğru bildiğini yaptı.

Onu tanımak, onunla sohbet etmek, onun dostları arasında yer almak, sıkıştığında fikrini almak benim için bir ayrıcalıktı.

Eğer okuma fırsatı bulursanız yaşam mücadelesinin ne kadar zorlu geçtiğini ve asla hiç bir zor koşulda vazgeçmediğini/never give up göreceksiniz.

Yalçın Ağabey iyi ki varsın, iyi ki seni tanıdım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.