"Dostlar yine beraberiz, gezek akşamındayız. Meşk-i sefa ederiz, gezek akşamındayız. Ne dert kalır ne de hüzün, gezek akşamındayız."
650 yıllık köklerimizden günümüze gelen bir kültür olan Bursa’da “Gezek” adını verdiğimiz kültürel etkinliğimiz çeşitli illerde çeşitli isimlerle hayata geçirilir. Elazığ'da Kürsübaşı sohbeti, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır'da Sıra Gecesi, Erzincan'da Velime Geceleri, Konya’da Oturak Alemi, Manisa’da Oturmah Geceleri, Bursa'da Gezek adını alıyor.
'Gezek Feneri', Gezek'in simgesidir. Fener, üyelerin Gezek evini kolay bulmalarını sağlar. Gezek, fasıl, ara bölüm ve sohbet, sololar ve kapanış olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Sazlar ve sazendeler yerleri alır. Gezek başkanı açılış konuşmasını yapar ve hangi makamın icra edileceğini söyler. Sazlar başladığında sözler bitmiş yerini musikiye bırakmıştır. Fasıl başlamıştır. Gezek akşamı oyun havaları ve Gezek marşı ile sona erer.
***
Perşembe akşamı Yarına Şans Ver Derneği tarafından düzenlenen 'Bir Gezek Akşamı' etkinliği, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde yoğun ilgiyle gerçekleştirildi. Bu etkinlikte Bursa Dostlar Gezeği, Bursa Unesco Derneği Yeşil Bursa Sevgi Gezeği, Neva Kadınlar Gezeği, Bursa İpekyolu Dostluk Gezeği ve Bir Kitap Biletin Olsun Topluluğu’nun gönüllüleri bizi sanat müziğimizin değerli eserleri ile buluşturdu.
Elif Neslihan Hanoğlu’nun sunduğu gece Hicaz Faslından eserlerle başladı. İkinci bölümde ise katkı koyan Gezek temsilcilerinin seslendirdiği eserleri dinledik. Finalde ise TRT Sanatçısı Bahadır Özüşen güzel sesiyle Suzinak makamından çok güzel unutulmuş eserleri bizlere anımsattı.
BAŞKAN EMİRE CANTÜRK EREN NE DEDİ?
Yarına Şans Ver Derneği başkanı Emire Cantürk Eren, etkinliğin açılışında şunları söyledi:
“Bursa’da bir kez daha kültürümüzün nadide incilerinden biri olan ‘Bir Gezek Akşamı’ ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu anlamlı gecede, Türk müziğinin asırlara dayanan mirasını, Bursamız’ın 650 yıllık Gezek geleneği ile buluşturarak sizlere sunuyoruz.
Bu akşam siz değerli misafirlerimiz ile Türk müziğinin eşsiz birlikteliğiyle örf, adet ve geleneklerimize sahip çıkmayı amaçlıyoruz.
Yarına Şans Ver Derneği olarak, 3. Yaşımızı 21 Aralık’ta gururla kutladık. İlk adımlarımızı atarken kat ettiğimiz yollar ve yanımıza kattığımız gönül dostlarımız, bize bu yolda ne kadar güçlü olduğumuzu gösterdi. Pandemi döneminde, hayal kurarak çıktığımız bu yolda, doğadan hastalara, sokaklardaki hayvanlardan çocuklarımıza kadar herkesin bir şansa ihtiyacı olduğunu gördük. Ve söz verdik:
‘Nerede bir ihtiyaç varsa, orada bir YASAV Üyesi olacak.”
Ayrıca Eren, etkinlikten sağlanan gelirin Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan öğrencilere sağlanan burs fonuna aktarılacağını, Bir Kitap Biletin Olsun kampanyasında toplanan kitapların ayrımlarının yapılıp, büyüklere hitap eden kitapların Bursa Büyükşehir Belediyesi Kütüphanesi’ne bağışlanacağını, diğer okul kitaplarının da Diyarbakır'da katledilen 8 yaşındaki Narin'in okuduğu Tavşantepe İlkokulu’na bağışlanacağını sözlerine ekledi.
Emire Cantürk Eren, bir de müjde verdi. Yine Yarına Şans Ver Derneği ve Bir Kitap Biletin Olsun kampanyası ile 8 Şubat’ta Hatay Medeniyetler Korosu Bursa’da, Osmangazi Belediyesi işbirliğiyle Merinos AKKM’de olacak.
NEDEN SANATÇI OLAMADIM?
Dünyaya gelip nefes aldığım ilk an Türk Sanat Müziği ile tanıştım. Zeynep Kamil Hastanesi’nde beni dünyaya getiren büyük sanatçı ve hekim Prof. Dr. Alaatin Yavaşça’ydı. O dönemler sezeryan falan pek yok, bendeniz çıkmak istemeyince forseps ile kafamdan tutup, çekivermiş ve o detone sesimi ilk duyanlardan olmuş.
Arkasından BEL günleri müzik öğretmenimiz Ethem Zelyüt ama ben bir flütü üflemeyi başaramıyorum. Bu arada da BEL’in orkestrasındayım. Nasıl mı? Orkestrada elbetteki çalmıyorum. Teknik işlere yardım edip, ortalığı topluyorum.
Bu arada illa da çalacağım derken bir gitar alıyorum. Ama akibetini ben bile unuttum. Sadece bir gitarlı fotoğrafım kaldı.
Evde ise televizyonsuz günlerde baba ya pikaptan klasik müzik çalıyor ya da radyodan klasik müzik dinliyor. Lise dönemlerinde sevgili Adnan Önürmen bir doğum günümde bana ilk uzun çalarımı armağan ediyor. Bizet’nin Carmen Suite’i.
Yıllar geçiyor. Bir müzik enstrümanı çalmak istiyorum. Favorim piyano. Sevgili Banu Demirağ “Saçmalama Murat” diyor. Yıllar içinde Sevgili Güzin Değişmez, İstanbul Radyosu’na gidiyor. Onun Bursa’ya geldiği dönemlerde bir yerlerde küçük bir grup müzik yaparken bendeniz her zamanki gibi dinleyici formatında oluyorum.
Aradan yıllar geçiyor. Bir gün Hüseyin Özdilek arıyor ve müziğimizin büyük isimlerinden Kutlu Payaslı’nın yaşam öyküsünü yazma onuru yaşıyorum.
Velhasıl olmayınca olmuyor. Çünkü bu müzik dediğiniz şey çok basit(!) bir şey istiyor. Onun adı da yetenek. Ne demiş eskiler: Vermeyince Mabut/Mabud, ne eylesin Sultan Mahmut?
SON SÖZ
Sivil toplum kuruluşlarını iki ana sınıflandırma içinde değerlendirebiliriz. Bunlar gönüllü üye olunan kuruluşlar (NGO/ Non-governmental organization/Devlet kontrolunda olmayan organizasyonlar) örneklemek gerekirse SİAD'lar, spor kulüpleri, sosyal dernekler gibi.
Diğer taraftan zorunlu üye olunması gereken kuruluşlar. Bir başka deyişle doktorluk yapmak için Tabip Odası'na, avukatlık için Baro'ya, şirket kurmak için Ticaret ve Sanayi Odaları'na üye olmak zorunluluğu gibi.
Bu noktada Mancur Olson, Ulusların Yükselişi ve Çöküşü kitabında genelde STK’lar için iki kategori oluşturuyor. Bunlar sadece kendi üyelerini düşünerek pastayı büyütüp, o pastadan sadece kendilerinin pay almasını sağlayan STK’lar ve de pastayı büyütüp toplumun payını artırmaya çalışan STK’lar.
Bu arada biz çoğu zaman STK’ların bazı kişilerce siyasete uzanan yolda basamak olarak ve güç devşirme merkezi olarak görüldüğüne de tanık oluruz.
Emire Cantürk Eren ve 35 arkadaşının kurduğu Yarına Şans Ver Derneği kurulduğu günden beri içinde yaşadığı topluma karşı hissettiği sosyal sorumluluğu hiçbir çıkar beklemeden, maddi katkı koyarak, networklerini kullanarak yerine getirmeye çalışan gerçek bir gönüllü STK.
Ben buradan Yarına Şans Ver Derneği’ne iyi ki varsınız diyorum.