Hava Durumu

Ak Parti'nin Moriskoları!

Yazının Giriş Tarihi: 10.02.2025 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.02.2025 08:06

Ak Parti'nin Moriskolarına geçmeden evvel; muhakkak biliyorsunuzdur, fakat biz yine de yeni başlayanlar için "Morisko nedir, Moriskolar kimlerdir?" sorusunu sorarak başlayalım.

Efendim, İspanya'da 800 yıl süren Endülüs medeniyetinden sonra 1492'de Gırnata'daki son Endülüs Sultanlığı da yıkılır ve şehir teslim edilir. Bu teslim esnasında yapılan anlaşma kısa süre sonra Katolikler tarafından bozulur.

Anlaşmanın bozulmasıyla birlikte Müslümanlar için kahredici bir azap başlar. Müslümanlar, "zorla Hıristiyanlaştırılma" veya katledilme seçenekleriyle karşı karşıya kalırlar. Bu yakıcı duruma karşı direniş gösterenler ise Engizisyon Mahkemeleri eliyle şiddetli işkence ve korkunç cezalara çarptırılırlar. Hatta o kadar ki; hamamda yıkanmak bile Engizisyon'da ceza almak için yeter sebeptir. Hemen her seçeneğin ölüme çıktığı bu süreçte Müslümanların bir kısmı kimliklerini gizlice koruyarak, yani, görünüşte Hıristiyan olarak varlıklarını sürdürürler. İspanyollar, bu gizli Müslümanları, "Morisko" olarak adlandırır...

İspanyollar, her türlü işkenceyi yaşattıkları Moriskoların yeterince iyi Hıristiyan olmadıklarını düşünerek 1609 yılında bunlardan artık tamamen kurtulma kararı alır ve yaklaşık bir milyon Müslüman ülke dışına sürülür. Yurtlarından sürülen Müslümanlar Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'a ve diğer Osmanlı topraklarına yerleşirler. Hatta Saraybosna bile sürgün Endülüslü Müslümanlar tarafından kurulmuş bir şehirdir.

1492'de, Gırnata düştükten sonra sadece Müslümanlar soykırım ve sürgün yaşamaz. Stefan Zweıg'in, "Halklar içindeki tek ve kimsesiz halk" diye nitelediği Yahudiler de Müslümanlarla aynı kaderi paylaşırlar ve yurtlarından sürülürler. Ancak tek farkla; İspanyollar, yıllar sonra da olsa Yahudilerden özür diler ve ülkelerine dönme hakkı tanır, ancak aynı şeyi, İspanya'nın öz evladı Moriskolar için yapmazlar. Üstelik, ülkelerine dönmesine izin verilmeyen Müslümanlar, "dışarıdan gelen Araplar" değil bizatihi Endülüs'te doğup büyümüş Müslüman İspanyollardır.

Yurtlarından, yuvalarından kahredici bir acıyla sürülen Moriskolar, gittikleri yerlere Endülüs'ün sanatını, estetiğini ve dinamizmini de götürdüler. O kadar ki; bir Endülüs uzmanı olan Muhammed Benaboud'a "Endülüs, siyasi ve askeri olarak karşı tarafta sukut etmesine rağmen kültürel olarak Endülüs’ün dışında yaşamaya devam etti..." dedirtecek kadar belirgin bir özeliktir bu.

***

Şimdi, Endülüs'ün Moriskolarına bir virgül koyup, başa/başlığa dönemlim ve Ak Parti'nin Moriskolarına değinelim. Efendim, birkaç gün önce, "Ak Parti için malzeme bitti mi?" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Özetle o yazıda, Ak Parti'nin oy kaybedişini "malzemenin bitişine" bağlayan muhaliflere inat aksini iddia etmiş ve "Ak Parti, milletin dün şiddetle şikayet ettiklerinin bir boşluk bulup Ak Parti'ye sızmalarından, burada mevzi kazanmalarından ve tıpkı geçmişte yaptıkları gibi millete parmak sallamalarından dolayı oy kaybediyor. Bu kılık değiştirmiş seçkinciler, yıllarca beraber bayrak asıp o zor gecelerin ihsanında buluşan insanların köküne kibrit suyu dökmek istedikleri için oy kaybediyor..." demiştim.

Bu satırlar, yıllarca birlikte bayrak asmanın ihsanında buluşmuş o kadar çok insanın yüreğine dokunmuş olacak ki; arayan soranın haddi hesabı belli değildi. Fakat arayanların neredeyse tamamı bugün ya Ak Parti'nin uzağında ya da tamamen dışındaydı ki; hatta başka partilere gidenler bile vardı içlerinde. Bu arkadaşların sitemli hikayelerini dinlerken geldi aklıma Moriskoların hikayesi.

Benzetmede hata olmazsa eğer, tıpkı yeterince iyi Hıristiyan olmadıkları düşünülen Moriskoların sürülmesi gibi, Ak Parti'de hüküm sürmeye başlayan AKP'liler, yeterince "AKPlileşmediklerini" düşündükleri Ak Partilileri partiden sürmüşler sanki. Yoksa bu kadar Ak Partilinin Ak Parti dışında ne işi olabilir?

Bakar mısınız manzaraya; İspanya'dan sürülen Moriskoların şehirler kurması gibi, Ak Parti'den sürülenler de partiler kurmaya başladılar artık. Ama bir tarafta bunlar yaşanırken öbür tarafta uydurma bir sistem yüzünden Ak Parti, hayat lütfettiklerinin lütfüne muhtaç hale getirilmiş vaziyette.

Ak Parti, bu kadar gayretsiz, hedefsiz, donanımsız insanların elinde günübirlik siyasetle popülizmin hırçın dalgalarına bırakmamalı kendini. Sıkıntılara kalıcı çareler üretmek için sahip olduklarının yeterli olmadığını görmeli. Bunu yeterli hale getirmek için kolları sıvayacak ehil insanları(nı) bulup yeniden yeni bir hikaye yazmanın peşine düşmeli. Eğer gerçekten isterse, Ak Parti/Erdoğan için bunu yapmak o kadar da zor olmayacaktır.

SON SÖZ:

Geçmişte söylediğim bu sözleri görülen lüzum üzere ve altını çizerek yinelemek istedim. Zira Ak Parti, 23 Şubat'ta siyasi hayatının belki de en önemli kongresini yapacak. Yeni sürecin ilk eşiği olan bu kongrede Ak Parti'nin bakması gereken iki ayna var. Birinci aynada, adeta çökmüş bir ülkeyi küllerinden dirilten ve umut büyüten yüzü; ikinci aynada ise birinci yüzün mirasını hoyratça tüketen yüzsüzlüğü görecek. Açık söylüyorum, bila bedel Ak Partililer, partide ve devlette yetki kullanan bazı sakıncalı figürlerden memnun olmasa bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsında temsil edilen manevi duruşa hala sadık. Bu asil sadakat daha fazla örselenmeden Ak Parti, yüzsüzlerinden kurtulup yüzünü millete dönmeli ve millete dönük yüzleri yeniden görünür yüzü haline getirmeli.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.