Hava Durumu

"Akıl haye fikir tüne!"

Yazının Giriş Tarihi: 20.01.2025 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.01.2025 08:06

Başlık, fikrimin sultanlarından zamanın Mehmet Akif'i, Metin Önal Mengüşoğlu'nun, 2007'de çıkan "Öptüm Kara Gözlerinden" adlı kitabının "Cevdet Baba" bölümünden kaldı aklımda.

Hikaye şu: Eskiden her mahallenin bir delisi vardı. Ama bazılarının şöhreti bütün şehir kadardı. Malatya'nın şöhretli delilerinden birisi de Cevdet Baba idi. Nereden tedarik ettiği bilinmese de üzerinden hiç çıkarmadığı kışlık subay üniformasının yıldızlı düğmelerini, göğsündeki yalancı madalyonları şıngırdatarak sokak sokak dolaşan Cevdet Baba iri yarı, babayiğit, ama zararsız delilerden birisidir.

İnsanlar onu evlerine götürür, üstünü başını temizler, yedirir, giydirir ve yeniden sokaklara salarlar. Ama sokağa salmadan önce Cevdet Baba’ya evin tahsil yapan çocuğu hakkında ne düşündüğünü, çocuğun istikbalinin nasıl olacağı falan sorulur. Bu alışılmış bir şeydir. Herkesin sorusu her zaman aynıdır. Tabii, beklendiği gibi Cevdet Baba'nın cevabı da değişmez.

Cevdet Baba, hakkında soru sorulan genç veya çocuğu tepeden tırnağa, bir psikolog titizliği ile süzüp, yarı Türkçe yarı Kürtçe ve ağır aksak makamda, ciddi, önemseyen pozlar takınarak teşhisini, “Akıl haye fikir tüne” diye açıklar. Yani, “Akıl var, ama fikir yok.”

***

Bundan sonraki okuyacaklarınız girizgahta anlattığım hikaye kadar herkesin kendi yoluna gittiği mutlu bir sonla noktalanmayabilir. Nitekim, günün birinde kopacak ölümcüm yaygaranın özetini anlatacağım size.

Geçtiğimiz birkaç gün içinde yapılan iki esaslı açıklama, devletin adeta felç olmuş yanının Marmara Bölgesi olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.

İlk açıklama, Prof. Dr. Mustafa Sarı'dan geldi. Mustafa hoca, Marmara Denizi çevresinde 25 milyon kişinin yaşadığını ve bunların en az yarısının atıklarının arıtılmadan denize akıtıldığını söyledi.

Sadece bu olsa ne ala. Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan sanayinin atığının da yüzde 70’inin Marmara Denizi’ne boca edildiğinin altını çizdi. Durun, daha bitmedi. Bursa'nın kanayan yarası Nilüfer Çayı'yla birlikte Marmara Denizi çevresinde 200 civarında akarsu bulunduğunu ve hepsinin kaderinin zehir akan Nilüfer Çayı'yla aynı olduğunu vurguladı Mustafa hoca.

Bunun, ne berbat bir çevre felaketi olduğunu ve korkunç sonuçlarını anlatacak kelime bulmakta, cümle kurmakta çok zorlanıyorum doğrusu.

İkinci açıklama ise başkanlığını Şeref Demir'in yaptığı ve son günlerde çok önemli etkinliklere imza atan İMSİAD tarafından organize edilen, “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi Bursa” programında konuşan Prof. Dr. Şükrü Ersoy'dan geldi.

Şükrü hoca, kendisini dinleyen belediye başkanları başta olmak üzere ilgili makamlarda oturan yetkililere; Türkiye’deki yapı stokunun dörtte birinin Marmara Bölgesi’nde yer aldığını söyledi. İlaveten, Bursa’nın yüzde 90’ının da birinci derece deprem bölgesinde yer aldığını ve olası afette nelerin yaşanabileceğini bütün ayrıntısıyla anlattı.

Öte yandan Prof. Dr. Naci Görür hocanın yıllara sari uyarılarını da asla unutmamak lazım. Naci hoca, olası bir Marmara depreminde sadece İstanbul'da en az 4 milyon insanın ciddi tehlike altında kalacağının altını çizip, bulduğu her platformda hem bölgesel hem de ulusal ölçekte deprem hazırlıklarının artırılması gerektiğini ısrarla söylüyor.

Söylüyor söylemesine, ama Cevdet Baba'nın, "Akıl haye fikir tüne" şeklindeki, bir deliden beklenmeyecek kadar akıl dolu cevabını kimsenin önemsemeyip gülüp geçmesi gibi, ülke olarak, hocaların, adeta beyin tokatlayan sözlerini/uyarılarını dinleyip geçmekle yetiniyoruz.

***

Bakın burası çok önemli!

Devletin, her alanda hemen bütün yükünü/varlığını Marmara'da toplayarak, olası bir afetle felakete davetiye çıkarır haldeyiz, ama bu ölümcül tabloya inat aldırmazlık faylarımızda gram kırılma/kımıldama olmuyor.

Marmara Denizi çevresinde 25 milyon kişinin yaşadığını; yine, Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan sanayinin Marmara'da toplandığını, bunların da memleketin en stratejik kuruluşları olduğunu hesaba katarsak, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin yakıcı boyutlarını varın siz düşünün.

SON SÖZ:

Yaşadığım şehir, bölge, ülke adına sorumluluk duyan bir yazı gündelikçisi olarak, fazlasıyla asap bozan bu durum karşısında kimseyi suçlamadan, sadece uyarmak için söylüyorum. Yıllardır yaşadığımız tecrübelere ve ödediğimiz çok acı bedellere rağmen sonucun değişmesi şöyle dursun, daha berbat bir hal içindeyiz. Ne yazık ki; Allah'ın verdiği akıl emanetini rafa kaldırmışçasına hareket ediyoruz ve kuru bir hamasetle kuyruğu dik tutmaya çalışıyoruz. Bu manidar tutum karşısında, "Ne olacak halimiz?" diye soranlara, tıpkı Cevdet Baba gibi memleketi yönetenleri tepeden tırnağa süzüp, "Akıl haye fikir tüne" demekten başka bir cevap bulamıyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.