Geliyorlar!

"Dayatılmış tarihin ötesinde bir tarih olduğunu bilmek, bilmektir..." der İsmet Özel. Yaşayan en özel şairlerden birisi olan İsmet Özel'in diktiği şiir çınarının gölgesinde, ar ederek sözüne musallat olup, dayatılmış gündemin ötesinde bir gündemden söz edelim bugün.

Geçtiğimiz hafta, biri Bursa'da diğeri Ankara'da olmak üzere iki muhteşem hadise yaşandı. İkisinin parolası da "Geliyoruz" şeklindeydi. Evet, geldikleri kesindi, ama biri yeri göğü inleterek gelirken diğeri daha sessiz bir yürüyüşü tercih etti.

***

"Hata olmaz" kabilinden bir benzetme yaparak Bursa'dan başlayalım. Efendim, İsrafil'in birinci üfleme ile canlıların ölmesi, ikinci üfleme ile de ölülerin dirilmesi meselesi gibi; Bursa'da kabile reisi kılıklı kasaba siyasetçileri, bir felaketle vazifelendirilmişçesine "Canla başla" çalışıp, Bursaspor için surun birincisini var güçleriyle üflediler ve Bursaspor öldü.

Alacaklıların(!), ölü soyucular misali haciz üstüne haciz gönderdiği Bursaspor, adeta kefenlenip tarihe gömülmek üzereydi ki; herkesin, "Tamam, artık maç bitti" dediği bir anda, "Çelik"ten bir el kadife eldiven içinden çıkıp gömülü suru tırnaklarıyla kazıyarak buldu, ikinci defa üfledi ve Bursaspor dirildi.

Yıllardır içler acısı bir kayıtsızlık altında kahrıyla baş başa bırakılan Bursaspor, bu diriltici nefesle yeniden hayata döndü. Suru, öldürmek için üfleyenlerin ölümcül hırslarına inat, diriltici nefes galebe çaldı.

O diriltici nefes ki; sadece nabzın atmasını sağlamak değil, borçtan, parasızlıktan faturalarını ödeyemeyecek, deplasmana bile gidemeyecek kadar ekonomik kötürüm olmuş Bursaspor'u küllerinden diriltip, yeniden büyük hedeflere yöneltti ve günün sonunda şampiyonluk geldi.

Elbette ki; gelinen yer, menzilin ilk basamağı ve daha gidilecek epey bir yol var. Bu yol üzere olan binlerce taraftar, "Geliyoruz" diyerek, yolculuğun parolasını baş köşeye koydular... Yolları açık olsun.

***

Yönümüzü Ankara'ya çevirip, başta bahsettiğimiz iki muhteşem hadisenin ikincisine bakalım şimdi de.

Malumunuz, 28 Ekim'de Türk siyaset arenasına bir parti daha katıldı. Adı, Anahtar Parti (A Parti). "Her evin cenazesi" olarak ebediyete intikal eden Şehit Muhsin Yazıcıoğlu'na yoldaş olmuş Yavuz Ağıralioğlu tarafından altı ay önce kurulan Anahtar Parti, geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da birinci olağan büyük kurultayını yaparak, olası bir erken seçimde seçime girme hakkını elde etti.

Durduğu yer itibariyle, kulaklarını tıkayarak dinleyenlerin, gözlerini yumarak bakanların bile tarifsiz duyabildiği, görebildiği bir lider olarak Yavuz Ağıralioğlu, bu kadar parti varken yeniden bir parti kurmaktan muradının ne olduğunu; "Daha iyisinin mümkün olduğunu gösterebilmek, sorun çözebilmek, duyabilmek, duyduğunu ifade edebilmek, ifade ettiğini sarıp sarmalayabilmek, memleketi ayağa kaldırabilmek için parti kurduk..." sözleriyle özetliyor.

Anahtar Parti'yi, "Her partiden bir parti değil" diyerek tanımlayan Ağıralioğlu, "Biz her partiyiz. 'Biz memleketi adaletle kalkındırabiliriz' diyenleriz. Biz cumhuriyeti halkla buluşturmaya iradesi yetenleriz. Biz milliyetçi bir hareket hassasiyetiyle bu mücadeleye girenleriz. Biz iyiliği bu toprakların pusulası, biz bu memlekette sorunları çözme mesuliyetini memleketin devası, biz memlekette bunları çözünce refahın, saadetin geleceğine olan inancı, yol pusulası diyenleriz..." diyor.

SON SÖZ:

Anketçilerin, "Bu Pazar seçim olsa..." diye yaptıkları araştırmalarda henüz seçenek olarak sunmasa bile, tarifsiz fark edenlerin cevap olarak söylediği, Anahtar Partililer de tıpkı Bursasporlular gibi, "Geliyoruz" diyorlar. Yavuz Ağıralioğlu'nun, sessiz bir yürüyüş ile illerde yaptığı açılışlara bakılacak olursa; depar atarak olmasa dahi sağlam, sağlıklı adımlarla geldikleri görülüyor. Evet, görünen köy kılavuz istemez; hem Bursaspor hem de Anahtar Parti, "Geliyoruz" parolasıyla geliyorlar. Tek fark, Bursaspor bağıra bağıra, Anahtar Parti ise daha sessiz bir yürüyüş ile geliyor.