Bazen çılgınca bir iyimserliğe kaptırıyorum kendimi, fakat çok uzun sürmüyor bu. Doğrulukla karınları doymadığı için hayatlarını yüksek yalana yatıran güzeller güzeli makam hırsızlarının hilekar zihniyetinden döktükleriyle dökülüyoruz...
Bu sefer de Bolu'da döküldük.
79 kere (şimdilik) öldük, 85 milyon kere yandık/yaralandık. Ve ne yazık ki; öfkemizin acısını görmezden geldi görmesi gerekenler. Bırakın, sorumluluk üstleneni, istifa edeni, görevden alanı/alınanı, utanıp bir özür dileyen bile yok.
Peki, şaşırdık mı?
Tabii ki; hayır. Depremden yangına, tren kazasından maden faciasına kadar yaşadığımız onca kötülüğe bir sebep bulunsa bile gerçekte sorumlu bulmayı başaramamış, suçu birbirinin üstüne atan, akıl penceresi kapalı bir zihniyet var ortada. Üstelik, hastalık halindeki kurnazlığıyla övünecek kadar kötü, kötürüm bir zihniyet bu...
Asabı boruk bir yazı gündelikçisi olarak cephanemin kelimeler olduğunu bilmeyen yoktur. Ne var ki; bu, olması gerekenden ziyade gerçekte adi bir rolün oyuncusu kötü, kötürüm zihniyete karşı ateşlesem öldürücü darbeyi indirecek bir kelime bulamıyorum mühimmat depomda.
***
Gary Alan Haugen ile Victor Boutros'un ortaklaşa kaleme aldıkları "Çekirge Etkisi"nde, gelişmekte olan dünyada kamusal adalet sisteminin milyonlarca yoksul için nasıl çalıştığını anlatırlar.
Yazar, adalet sisteminin, yoksular için nasıl çalıştığını anlatmak için çocukluğuna gider ve dedesinin ahududu tarlasındaki eski bir kamyondan söz eder.
Şöyle der:
"Dedemin ahududu tarlasının arka köşesindeki otların arasında paslanarak, çürüyerek duran eski bozuk kamyonu düşünerek buluyorum kendimi. Dedeme, kamyonu olup olmadığını sorsanız, 'Tabii ki; var' derdi. İsteseniz, size motoru, tekerlekleri, direksiyonu da gösterebilirdi. Fakat çalışıp çalışmadığını sorsanız, belli belirsiz bir gülümsemeyle, 'Ah, hayır, onu yıllardır kimse sürmedi, onunla hiç ahududu çekilmedi. Hatta ben olsam yanına gitmezdim, çünkü şimdi yılanlar ve örümcekler için bir barınak yalnızca...' diyerek cevaplardı."
Yazar, "Gelişmekte olan dünyada yoksulluk içinde yaşayan milyonlarca insana kamusal adalet sistemi sorulsa, muhtemeldir ki; ülkelerindeki polisten, mahkemeden, yasalardan, avukatlardan, hakimlerden söz edebilirler; fakat bu şeyler onlara, kamyonun dedeme yararlı olduğu kadar yararlıdır..." diyerek adeta taşı gediğine koyar.
SON SÖZ:
Bolu'da otel daha alevlerin pençesindeyken, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sorumluluğu itfaiye birimlerine, yani, Bolu Belediyesi'ne attı. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise otelin özel turizm alanı içerisinde yer aldığından bahisle yetki ve sorumluluğun Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda olduğunu belirtti. Tıpkı, "Bozuk kamyon" örneğinde olduğu gibi, sorsanız belediyemiz var, itfaiyemiz var, bakanlığımız var, yasa, kanun, yönetmelik, denetim, hepsi var. Gelin görün ki; hepsi, yazarın dedesinin ahududu tarlasının bir köşesinde, yılanlara ve örümceklere barınak olan işe yaramaz kamyon kadar faydalılar.