Başlık, "Dünya tarihinin tartışmasız en tartışmalı ismi" Adolf Hitler'in intihar ederek sonlandırdığı ateşli yaşamının son günlerinde insan kitleleri için kullandığı bir sözdür...
Ben, bu sözü Hitler'den bir günlüğüne ödünç alıp, CHP'li kitleler için kullanacağım.
"Almanya'yı Yahudilerden temizlemek" ana ekseninde siyasete soyunan Hitler, bu yolda ilkin, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin başkanlığını gözüne kestirmişti.
İşe, Halkın Gözcüsü isimli gazeteyi satın alarak başladı. Hitler'in artık kendi görüşlerini yayabileceği bir gazetesi vardı ve vakit kaybetmeden parti yönetimini tasfiye etmek için çalışmalara başladı.
Parti başkanı Anton Direxler, Hitlerin ihtirasını gördü ve bunu engellemek adına Alman Sosyalist Partisi ile birleşerek partinin genel merkezini Berlin'e taşımak istediyse de başarılı olamadı. Çünkü, Anton Direxler'in planını çoktan öğrenen Hitler, ateşli taraftarlarına güvenerek daha erken davranıp partiden istifa etti ve parti yönetimi kendisine devredilmedikçe partiye dönmeyeceği restini çekti.
Direxler, Hitler'den kurtulmayı çok istese de Hitler'in çok kalabalık destekçilerini kaybetmeyi göze alamadığı için çaresiz teklife boyun eğdi ve Ocak 1922'de koltuğu Hitler'e devretmek zorunda kaldı...
***
Efendim, ana muhalefetin ana gündemi adaylık. Daha seçimlere yıllar var, fakat CHP, olmayan seçimi gündemine alıp, aday belirleme telaşına düştü.
Bu konuda epey mesafe kateden ismin Ekrem İmamoğlu olduğu aşikar. Cumhurbaşkanı olma dürtüsü İmamoğlu'nda saplantılı bir ihtirasa dönüşmüş olacak ki; erkenden elinin kaldırılmasını, adaylığının ilan edilmesini istiyor. Minareyi çalan İmamoğlu, parti içindeki destekçilerini de buna kılıf yapmak için "Ön seçim" fikrini ortaya attı.
CHP'de adaylık için daha sessiz, ama derinden giden bir diğer isim ise Mansur Yavaş. İmamoğlu'nun, adayın erken belirlenmesi ve ön seçim fikrine karşılık Mansur Yavaş, hem adayın erken belirlenmesine, hem de ön seçime karşı olduğunu net bir dille ifade etti.
Görünen tablo şu: Tıpkı, Direxler'in Hitler'den kurtulmayı çok istemesi, ama destekçilerini kaybetmeyi göze alamaması gibi, Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş'tan kurtulmayı çok istiyor, ama destekçilerini kaybetmeyi göze alamadığı için şimdilik orta alanda top çeviriyor.
Nitekim, Betimar'ın yaptığı son araştırmaya göre, İmamoğlu, parti içinde önde olsa dahi kamuoyunda Mansur Yavaş'ın gerisinde kalıyor. Mansur Yavaş, yüzde 25,5’lik destekle ilk sırada yer alırken, Tayyip Erdoğan, yüzde 24,0 ile ikinci, Ekrem İmamoğlu ise yüzde 20,9 ile üçüncü sırada yer alıyor.
Araştırmada dikkat çeken bir diğer husus ise İmamoğlu ile Yavaş'ın ikili yarışında seçmenin yüzde 43,6’sının Yavaş’ı, tercih ederken İmamoğlu'nun yüzde 29,1’de kalması...
Bu net tablo karşısında Mansur Yavaş, şimdilik söylenmeyen kelimelerden kurulu sevimli bir cümle ile "Ben de adayım" diyor.
Peki; Mansur Yavaş, adayın erken belirlenmesi ve ön seçim gibi kurnazlıklarla adaylığının engellenmek istendiğini düşünüp, istifa ederek veya istifa resti çekerek yolundan dönmeyeceğini söylerse ne olacak?
CHP'liler, "Ruhun Yanlış Yolu"na sapıp, "Kaybetsek de İmamoğlu'nu yedirmeyiz" mi diyecekler; yoksa Mansur Yavaş'ı ve arkasındaki kamuoyu desteğini kaybetmeyi göze alamayıp, "Adayımızı 'Yavaş' yavaş" mı belirleyeceğiz diyecekler veya başka bir formül mü bulacaklar?
Ne yapacaklar bilmiyoruz, ama CHP zamansız bir yokuşa vurdu kendini ve epey efor sarf edeceğe benziyor. CHP, enerjisini kendi içinde harcarken atı alan yine Üsküdar'ı geçerse şaşırmayın.
SON SÖZ:
Benim okurlarımın, neyi, neden söylediğimi iyi bildiğinden kuşkum yok, fakat yeni başlayanlar arasından ergenlik isyankarlığının saf refleksiyle düşünen/davranan çıkabilir diyerek bir hatırlatmada bulunayım. Efendim, başlığın ve girizgahın kışkırtıcılığına kapılıp, "Vay, sen Hitler'in partisiyle CHP'yi, Hitler'le de CHP'lileri mi kıyaslıyorsun?" diye çıkışmayın. Tabii ki de kıyaslamıyorum, ama söyleyin lütfen, hikayedeki yaşananlarla CHP'deki yaşananlar tıpkısının aynısı değil mi?