Küme düşeriz veya düşmeyiz.
Ancak geldiğimiz nokta içler acısı.
Büyükleri geçtik, gençleri bile ağlattık sonunda.
Hem de göz göre göre.
Geriye bakıyorum, gelen tehlikeyi daha 24 Ocak'ta yazmışım.
"Yönetime ve camiaya dikkat" diye.
Tam 4 ay önce ve Bursaspor 24 puanla 7.sırada iken. İşte o günkü uyarı yazımdan bazı alıntılar:
"Bursaspor'un puan cetvelindeki yeri hiç de fena değil gibi görünüyor. Ancak durum, dışı seni içi beni yakar cinsinden. Bursaspor kötü futbol oynuyor. Harun artık kurtaramadığından yenilgiler kaçınılmaz oluyor. Kötü futbolun mimarı Hamzaoğlu gittiğine göre, şimdi bütün gözler yönetim kurulunda. Ne yapacak, nasıl tedbir alacak. Geçmişte yaşanmış olayları hatırlamakta, aman tarih tekerrür etmesin, demekte yarar var. Süper Lig'de 96-97 sezonu Sarıyer 2.yarı 27 puanla orta sıralarda. Sarıyer yönetimi, nasıl olsa bir şey olmaz, diye Yılmaz Vural'ı Trabzon'a veriyor. Sezon bittiğinde Sarıyer 34 puanla küme düşüyor. 2002-3 sezonu. Altay 2.yarı 29 puanla orta sıralarda. İzmir ekibi de, nasıl olsa bir şey olmaz, havalarında. Sezon bittiğinde Altay 35 puanla küme düşüyor. Onun için yönetime ve camiaya, dikkat diyorum"
Bu kadar kötü futbolla, Bursaspor da küme düşebilir demektir bu yazı.
Durum kritik olduğuna göre, tecrübeli ve ağırlığı olan bir teknik adam gerekli, demektir bu yazı.
Takımı biraz kıpırdatabilecek 2-3 takviye şart, demektir bu yazı.
Gelin görün ki, yönetim işi hiç ciddiye almadı. Hatta hatta hafife aldı.
Ne yaptı?
1.Lig'de bile takım çalıştırması zor Mutlu'yu getirdi.
Gençlerbirliği'nin kenara attığı Stancu'yu aldı. Yeşil Bursa'da bile oynaması zor Boban'ı kadroya dahil etti.
Zaten sallantıya giren Bursaspor'un, bunlarla yerle bir olmaması mümkün mü?
2004'te Beşiktaş ve Rizespor'a kızıyorduk. Alın şimdi de, kendi kendimizi bitirdik.
Rahmetli İbrahim Yazıcı'nın "Şampiyonluk ve para" gibi bulunması çok zor mirasını da ne hallere getirdik.